Çünkü bu mahkeme sadece AB'ye üye ülkelerin vatandaşlarının yaptığı başvuruları kabul ediyor...
Abone olAvrupa Birliği Mahkemesi, Gümrük Birliği nedeniyle zarar ettiğini öne süren bir Türk şirketinin yaptığı başvuruyu kabul etti. Şirketin avukatı Selim Sarıibrahimoğlu, başvurunun bir ilki oluşturduğunu ve diğer firmalara da bu yolu açtığını söyledi. Alınan bilgiye göre, otomotiv yan sanayi ürünü rulman üreten Yedaş A.Ş'nin avukatı Sarıibrahimoğlu, firmanın, Gümrük Birliği prosedürleri nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek, bu zararın tazmini istemiyle iki yıl önce Lüksemburg'taki Avrupa Birliği Mahkemesi'ne başvurdu. Başvuruda, AB üyesi ülkelerin üyelikten sonra Gümrük Birliği'ne geçtikleri anımsatılarak, bu ülkelerin geçiş dönemi boyunca ve halen birliğin tüm mali araçlarından yararlandıkları belirtildi. Türkiye'nin, AB'ye tam üye olmadan Gümrük Birliği'ne girdiği kaydedilen başvuruda, Türkiye'nin, Gümrük Birliği ile sadece Avrupa ülkelerine karşı değil, aynı zamanda ortak gümrük tarifeleri ile Çin gibi ülkelere de açıldığı kaydedildi. Başvuruda, Türkiye'nin Gümrük Birliği ile gümrük, vergi, resim, harçlar ve gümrük fonlarından oluşan gelirlerinden vazgeçtiği anımsatılarak, bu şekilde oluşan gelir açığını AB'den gelecek mali destekler ile kapatamadığı, AB'ye üye ülkelerin vetoları sebebiyle bu yardımları alamadığı ve yüksek faizle iç borçlanmaya gittiğine işaret edildi. Yedaş'ın, Gümrük Birliği öncesinde 1995 yılında otomotiv yan sanayi ithalatı 1500 dolar iken, 1998 yılında bunun 2341 dolara yükseldiği ifade edilen başvuruda, bunun, firmanın uğradığı zararın açık delili olduğu kaydedildi. ''FİRMA, KAPANMA DURUMUNA GELDİ'' Başvuruda, Yedaş'ın, rulman ve yatak imalat projesini 1992 yılında hayata geçirdiği, ancak Gümrük Birliği'nin getirdiği sonuçlar nedeniyle tamamlayamadığı, planlanan üretim hedeflerine ulaşamadığı ve fiilen zarara uğrayarak kapanma durumuna geldiği belirtildi. Bilirkişi raporlarına göre, Gümrük Birliği'nden önceki 1991-1995 döneminde toplam dış ticaret açığının 49 milyar dolar, bunun 16.6 milyar dolarının AB kaynaklı olduğu belirtilen başvuruda, şu görüşlere yer verildi: ''Aynı dönemde ithalatın ihracatı karşılama oranı yüzde 62 idi, dış ticarette aynı oran yüzde 71'di. Gümrük Birliği'nden sonraki 1996-2000 döneminde toplam dış ticaret açığımız yüzde 109 artarak, 102.5 milyar dolara ulaştı. Bunun AB kaynaklı kısmı yüzde 237 artarak 16.6 milyar dolardan 56 milyar dolara ulaştı. Bu dönemde ihracat ve ithalat oranları yüzde 62'den yüzde 56'ya düştü ve ticarette AB tarafından yaratılan aynı oran yüzde 71'den yüzde 54'e düştü. AB'nin bakış açısına göre, 1996-1998 döneminde AB'nin dış ticaret kaynakları 114.6 milyar ECU'ydu. Türkiye'nin bu kaynaktaki payı (genel oran olan yüzde 24) yüzde 23.7, yani 27.2 milyar ECU'ydu. Türkiye'nin zararının ana nedeni elbette AB'nin taahhütlerini yerine getirmemesidir. Verilmesi gereken destek, fiili ekonomik koşullar açısından, AB seviyesine henüz gelmemiş ülkelerde standart birliği sağlamaktı. Bu hüküm, Ankara Anlaşması'nda yer almıştır. Bu yardımların hiç sağlanamaması ya da kısmen sağlanması nedeniyle kötü durumda olan şirketler kapatılmış ve büyük zarara uğramışlardır.'' ''SAVUNMA İÇİN AB'YE 1 AY SÜRE VERİLDİ'' Avrupa Birliği Mahkemesi, başvuruyu kabul etti. Mahkeme, davalı konumundaki AB'ye, savunmasını vermesi için 12 Şubat 2004 tarihinden itibaren bir ay süre verdi. Avukat Sarıibrahimoğlu, ilk kez bir Türk firmasının Gümrük Birliği nedeniyle gördüğü zararın tazmini için Avrupa Birliği Mahkemesi'ne başvurduğunu belirterek, bu başvurunun kabul edilmesiyle önemli bir aşama kaydedildiğini ifade etti. Başvurunun kabulünün diğer Türk firmalarına da bu yolu açtığını belirten Sarıibrahimoğlu, söz konusu mahkemeye AB'ye üye ülkelerin vatandaşlarının başvurabildiğini, başvurunun kabulünün bu açıdan da önem taşıdığını kaydetti.