Avrupa Parlamentosu Milletvekili Vural Öger, Avrupa'nın gelişmelerden endişeli olduğunu yazdı.
Abone olAvrupa Parlamentosu Milletvekili Vural Öger, Danıştay 2. Dairesine yönelik saldırının Avrupa'da da üzüntüyle karşılandığını belirterek, ''Avrupa'da, Türkiye'nin kaotik bir ortama sürükleneceği korkusu oluştu'' dedi.
20. Alman-Türk Gazeteciler Semineri'ne katılmak üzere Antalya'ya gelen Vural Öger, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Danıştay 2. Dairesine yönelik saldırının Avrupa'da da üzüntü ve kaygı yarattığını kaydetti.
Avrupa'da saldırının ardından Türkiye'nin nereye gittiğine ilişkin tartışmalar yaşandığını belirten Öger, ''Avrupa'da, Türkiye'nin kaotik bir ortama sürükleneceği korkusu oluştu'' diye konuştu. Vural Öger, laiklik konusundaki tartışmalara da değinerek, şunları söyledi:
''Türkiye AB'ye ancak laik bir statüyle girebilir. Türkiye'nin başka hiç şansı yoktur. Eğer Türkiye, Avrupa Birliği'ne girmek istiyorsa her türlü dini tesirden uzak, dinin kamu alanın dışına çıkarıldığı bir laik sistem, gideceği tek yoldur. Bunun alternatifi Müslüman kimliği taşıyan bir Yakındoğu ülkesi olacaktır. Türkiye'nin hedefi bu olmaması gerekir diye düşünüyorum.'' Öger, Avrupalıların türbanlıları, ''kendisine ait olmayan zihniyetin insanları'' gibi algıladıklarını ifade etti.
Vural Öger, Avrupa'da türban konusunda, ''Bu, bana ait olmayan bir dünya ve benim hemşehrim olmasını istemiyorum. Avrupa Birliği bir değerler birliğidir, bunlar başka değerler taşıyor'' şeklinde bir düşünce olduğunu belirtti. Öger, ''Ama Avrupa'ya ancak ve ancak laik bir Türkiye olarak, Avrupa'nın değerlerini taşıyan ve uygulayan bir ülke olarak girebiliriz'' diye konuştu.
Öger, şunları söyledi:
''Avrupa değerleri nedir? Mesela kadın-erkek eşitliği var. Avrupalı diyor ki, 'Kadın erkek eşitliğini kabul etmeyen toplumu ben arama alamam. Bende dini kurallar değil medeni hukuk geçerli.' Eğer biz dersek ki, 'Medeni hukuk bizim yaşamımızı düzenleyen bir hukuk sistemidir, dini sisteme göre yaşamıyoruz', işte bu laikliktir. Bunu açıklıkla deklare etmemiz lazım, buna göre yaşamamız lazım.''