BIST 9.673
DOLAR 35,27
EURO 36,70
ALTIN 2.968,48
HABER /  GÜNCEL

"AB dikensiz gül bahçesi değil"

Erdoğan AB yolundaki zorluklardan bahsederken de Avrupa dikensiz bir gül bahçesi değil" diye konuştu.

Abone ol

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, siyasi ve güvenlik alanlarında bütünleşmiş ve uluslararası konjonktürü şekillendirebilecek yeteneğe kavuşmuş bir Avrupa Birliği'nden yana olduklarını söyledi.
Berlin'de Bertelsman Forumu'na katılarak bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, AB'yi yükselen bir refah, istikrar, hukuk ve demokrasi mimarisi haline getiren nedenleri doğru teşhis etmek gerektiğini belirterek, "Avrupa'da entegrasyon sadece bir tercih veya şartların getirdiği bir zorunluluk değil. Aynı zamanda bir sorumluluk haline gelmiştir. Sorumluluğumuz insanlık ve medeniyetler tarihine karşıdır. İşte bu nedenle bugün Avrupa'nın ihtiyacı olan en son şey bölünmedir, kopuştur. Anayasal anlaşma taslağı Avrupa Birliği'nin temel ilkesini çeşitlilik içinde birlik olarak ortaya koymuştur. Günümüz konjonktürü çerçevesinde ben bundan da ileri gitmemiz gerektiğine inanıyorum. Temel hedef çeşitlilik içinde mükemmeliyet olmalıdır" dedi. AB'yi AB yapanın gerçekleştirilebilir bir hedef üzerinde yoğunlaştıktan sonra o hedefe doğru adım adım ama hep elbirliğiyle yürümek olduğunu bilmek gerektiğini ifade eden Erdoğan, "Türkiye olarak daha güçlü, siyasi ve güvenlik alanlarında bütünleşmiş ve uluslararası konjonktürü şekillendirilebilecek yeteneğe kavuşmuş bir Avrupa Birliği'nden yanayız. Bu yönde ilerlenmesini sağlayacak kurumsal yapılanmanın biran önce hayata geçirilmesini destekliyoruz" diye konuştu.

"UZLAŞICI MÜKTESEBAT"

Türkiye'nin Avrupa savunma yeteneklerinin geliştirilmesine yapmakta olduğu katkıyı sürdüreceğini belirten Başbakan Erdoğan, "Birliğe yeni katılan ve katılacak ülkeler olarak Avrupa Birliği'nin sadece siyasi ve teknik müktesebatını değil; uzlaşıcı müktesebatını üstlenmek durumundayız. Ortak geleceğimiz güçlü ve tek vücut halini almış Avrupa'da yatmaktadır. Avrupa'nın bütünleşmesi sürecinde gelinen noktada Atatürk'ün yol gösterici olabileceğine inanıyorum. Nasıl başarılı olacağımızı düşünmek yerine bize nelerin engel olacağını düşünmeliyiz. Engelleri kaldırdığımızda başarı kendiliğinden gelecektir" dedi.
Erdoğan, "28'lerin insan haklarına ve demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne olan bağlılığını teyit edecek ve bu değerleri paylaşacak herkese Avrupa'nın kapılarının açık olacağını vurgulayacağız. Dini, etnik, kültürel, her ne şekilde olursa olsun ayırımcılığı reddedeceğiz. Avrupa'nın daha da kenetlenmiş bir bütün olarak yoluna devam etme kararlılığının altını çizeceğiz" diye konuştu.

STRATEJİK ÇIKARLAR

Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin AB ile bütünleşme hedefine de aynı stratejik çıkar perspektifinden bakması gerektiğini belirterek, "Nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan Türkiye aynı zamanda çağdaş Avrupa değerlerini benimsemiş demokratik ve laik bir hukuk devletidir. Bu özelliğiyle hem Avrupa'da İslam dünyasında bir model, dünyanın en çalkantılı bölgesinde de bir istikrar unsurudur. Türkiye'nin AB'ye üyeliği bütün dünyaya İslam ile modenizmin bağdaşabileceğini gösterecektir. Hıristiyanlar ile Müslümanların AB çatısı altında ortak değerler ve çıkarlar temelinde birlikte yaşayabileceklerini ortaya koyacaktır. Hıristiyan dünyası ve Müslüman aleminin birbirine bakışını olumlu yönde etkileyip diyalog ve işbirliği zeminini güçlendirecektir. AB'ye üye olduğumuzda yalnızca kendi potansiyelimizle değil, yer aldığımız stratejik coğrafya ile de birliğe katkı sağlayacağız" diye konuştu.

AVRUPA'YA KATKI

Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı tamamlandığında Kafkaslar ve Ortaasya'nın petrol ve doğalgazının güvenli bir şekilde Batı piyasalarına ulaşımında görev üstleneceklerini hatırlatan Başbakan Erdoğan, "Böylece Avrupa Birliği'nin Doğu Akdeniz'in üzerinden Ortadoğu Kafkaslar ve Ortaasya'nın barış, istikrar, güvenlik ve refahına aracı olabileceğiz. Birliğin kendi içine kapalı ve stratejik derinliği dış sınırlarında son bulan bir bölgesel örgüt yerine etkin bir küresel güç haline gelmesine katkıda bulunacağız" dedi.
AB ile stratejik çıkar birliğini kurabilmek için önce Avrupa Birliği'nin standartlarına erişebilmenin bilinci içinde olmak gerektiğine değinen Erdoğan, "Üyelik müzakerelerine başlamanın ön koşulu olan Kopenhag siyasi kriterlerine uyum çalışmalarımızı büyük ölçüde tamamladık. Reformların etkin bir şekilde uygulanmasına yönelik çalışmalarımızı hızlandırdık ve kararlılıkla sürdüreceğiz" diye konuştu.

"RANDEVUYU KAÇIRMAYACAĞIZ"

40 yılı aşan Türkiye Avrupa Birliği ortaklığının seyrinde 1999 Helsinki Zirvesi'nden bu yana geçen 4 yılda çok büyük sıçrama kaydettiklerini hatırlatan Başbakan Erdoğan, "Bu sadece ilişkilere verilen bir ivme değildir. Niteliksel bir dönüşümdür. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonraki en önemli evrim süreci içerisindedir. Çok değil bundan 10 yıl önce Türkiye'de idam cezalarının kaldırılmasına ihtimal verilmezken bugün bu yapılmıştır. Türk halkının günlük yaşamında kullandığı Türkçe dışında dil ve lehçelerin öğrenilmesi veya bunlarla yayın yapılması tabu iken bugün bu aşılmıştır. Türkiye ağır bir işkence sicili altındayken bugün alınan tedbirler neticesinde bu tarz olaylarda yaşanan düşüş uluslararası düzeyde teslim edilmektedir. Müzakerelerin başlatılmasına ilişkin kararın alınacağı Aralık 2004'e kadar uzanan dönemde de yerine getirmeye kararlıyız. Türkiye bu randevuyu kaçırmayacaktır. Avrupa Birliği'nin randevusuna gelmeyeceğini düşünmek bile istemeyiz" dedi.

"KÜRESEL AKTÖR OLMA"

Birliğin yeniden yapılandırılmasında karşılaşılan sıkıntıların ve geçici ilk siyasi mülahazaların AB'yi dar bir vizyona mahkum etmeyeceğine inandıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, "Birliğin ahdi yükümlülükleri doğrultusunda ve küresel bir aktör olmanın sorumluluğuna uygun ufkun ötesini gören bir stratejik vizyonla hareket edeceğine eminiz. Esasen Aralık 2004, karara bağlanacak olan katılım müzakerelerine başlama tarihidir. Tam üyelik için daha önümüzde uzun bir süreç olacaktır. Müzakereleri açma kararı Avrupa Birliği'nin Türkiye vizyonunu ve Türkiye ile ilişkilerini olması gereken mecrada tutma iradesini gösterecektir. İhtimal bile vermek istemiyorum ama menfi bir kararın ilişkilerimizi rayından çıkararak varacağı nokta üzerinde yine de çok iyi düşünülmesi gerektiğine inanıyorum" diye konuştu.
Erdoğan ayrıca, Avrupa'nın dikensiz bir gül bahçesi olmadığını belirterek, "Dikenler ellerimize batmaya devam edecektir. Ama katlanacağımız bir nebze meşakkat ve özveri, bahçenin yaşayıp güçlenmesi için hayati önemdedir. Türkiye, üzerine düşen özveriyi yapmaya hazırdır. Yeter ki yanımda güllerin dikenlerinden şikayet etmeyen ortaklar bulabiliriz" ifadelerini kullandı.