MANİSA'da yaşayan 2 çocuk annesi A.A. (31), 17 yaşına kadar kendisine 9 yıl boyunca cinsel istismarda bulunduğunu ileri sürdüğü babası Ş.B.'ye (55) verilen 13,5 yıl hapis cezasının İstinaf Mahkemesi tarafından da onanmasına rağmen yaklaşık 5 yıldır tutuksuz yargılanıp, dışarıda gezmesine tepki gösterdi.
Abone olÇocukluğu Uşak'ta geçen şimdi ise Manisa'da yaşayan A.A. (31), iddiaya göre, 8 yaşından 17 yaşına kadar kilitli odada öz babası Ş.B.'nin cinsel istismarına uğradı.
Cinsel istismarı annesi, teyzesi, ortaokul ve lise öğretmenlerine anlatmasına rağmen kimse inanmadı. A.A., 19 yaşına geldiğinde S.A. (33) ile evlendi. 2 kız çocuğu dünyaya getiren A.A., yaşadığı travmalar peşini bırakmayınca babası Ş.B. hakkında 2016 yılının mayıs ayında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Gözaltına alınan Ş.B., sevk edildiği adliyede tutuklandı, yaklaşık 6 ay sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Uşak Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, Uşak 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilerek, Ş.B. hakkında, 'nitelikli cinsel istismar' ve 'Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlarından dava açıldı. 2018 yılının nisan ayında görülen ilk duruşmada savunması alınan Ş.B., hakkındaki iddiaları reddederek, "Kızıma cinsel istismarda bulunmadım ancak birkaç kez şiddet gösterdim. Bir keresinde ev telefonu faturasının yüksek gelmesi nedeniyle dövmüştüm. Erkek arkadaşlarıyla konuşuyormuş. Daha sonra kredi kartımdan, benden habersiz bir şekilde 600 TL'lik makyaj malzemesi almış. O zamanlar maddi durumum iyi değildi, bu nedenle kendisine kızdım. Kızım bu olaylar nedeniyle eşime, "Ben, bunun acısını sizden çıkarırım' demiş. Bu nedenle bana iftira attığını düşünüyorum" dedi.
2018 yılının Nisan ayında görülen ikinci duruşmada, mahkeme heyeti Ş.B.'ye 'nitelikli cinsel istismar' suçundan 13,5 yıl hapis cezası, 'Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçundan ise beraatine karar verdi. Her iki tarafın da karara itiraz etmesi üzerine dosya İstinaf Mahkemesi'ne gönderildi. Yerel mahkemenin kararı, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15'inci Ceza Dairesi tarafından 11 Ekim'de onandı. Tarafların tekrar itiraz etmesi üzerine, dosya bu kez Yargıtay'a gönderildi.
"Korktuğum ve küçük olduğum için tepki gösteremiyordum"
Konuyla ilgili DHA'ya konuşan A.A., "En son 17 yaşımdayken, bağırıp tepki gösterince istismar olayları son buldu. Öncesinde korktuğum için ve yaşımın da küçük olması nedeniyle tepki gösteremiyordum. 19 yaşımda evlenerek o evden ayrıldım. 26 yaşımda, ikinci çocuğumu da dünyaya getirdikten sonra dünyanın güvensiz olduğu ve çocuklarımı nasıl koruyacağım konusunda bende bir kaygı ortaya çıktı. Geçmişte de bu olayları yaşadığım için psikolojik olarak çok sıkıntı çekmeye başladım. Bunun neticesinde psikolojik destek almaya başladım ve bunun altında o evde yaşadıklarım olduğu ortaya çıktı. Destek almadan önce, geçmişe yönelik böyle bir dava açabileceğimi bilmiyordum. Sonrasında da araştırdım ve dava açmaya karar verdim" dedi.
Çocukluğumu çaldılar
A.A., bir çocuğun dünyaya geldiğinde ilk güvenmesi gereken kişilerin anne ve babası olduğunu belirterek, "Ben, bunu hiç yaşayamadığımı görüyorum. Yer ve mekan neresi olursa olsun çocuklar anne ve babasıyla kendisini güvende hisseder. Ancak, ben annem ve babam yanımda olduğunda kendimi tehlikede hissediyorum. Çocukluk dönemimi çaldılar. Bir çocuğun koşup oynaması, gülüp eğlenmesi gereken bir dönemde bunlar yaşandı. Bunlar benim için çok büyük bir kayıp. Her çocuk, mutlu bir çocukluk yaşamayı hak ediyor. Yaşadıklarımdan annemin de haberi vardı, bana, 'Karnımızı o doyuruyor. O tutuklanırsa bizi kim besleyecek? Dava açarsan, 'İftira atıyor derim, yalanlarım. Kızlığın mı bozuldu, gebe mi kaldın? Ne var bunda bu kadar büyütecek' dedi. Tüm söylemleri beni susturmaya yönelik oldu" diye konuştu.
"Eşim çocuklarımızı severken yargılamaya başladım"
Eşiyle evlenip anne olduktan sonra yaşadığı travmaların peşini bırakmadığını belirten A.A., "Büyük kızım dünyaya geldiğinde daha koruyucuydum, daha kontrolcüydüm. Etrafımdaki herkes benim için şüpheliydi. Her şeyi yapabilirler diye düşünüyordum. Büyük kızım 5 yaşına geldiğinde kardeşi oldu. Hemen hemen o tarihlerde psikoterapi almaya başlamıştım. Çocuklarımla ilişkim o tarihten sonra daha da düzeldi. Eşim biz evlenmeden önce her şeyi biliyordu. Ona her şeyi anlattım, bunları bilerek evlendik. Eşim çocuklarımızı severken 'Neden böyle yaptın, neden şöyle yaptın' gibi tepkilerim olmaya başladı. Sürekli çocukları severken onu sıkboğaz ediyordum. O da bana, 'Bu böyle olmaz. Çocuklarımı bile içimden geldiği gibi sevemiyorum. Senin bakışların kartal gibi üzerimde, sürekli beni yargılamadan korkuyorum' dedi. Eşimin o cümlelerinden sonra destek almaya karar verdim" ifadelerini kullandı.
"Aramızda dolaşmasın diye dava açtım ancak hala aramızda"
Davayı açmasındaki asıl nedenin, toplum için zararlı olan bu tür insanların tutuklanması olduğunun altını çizen A.A., "Tabii ki geçmişin de hesabını sormak istiyordum ancak ben bir anne olarak, asıl bu tarz insanlar bizim aramızda dolaşmasın diye dava açtım. Biz çocuklarımızı bu dünyada, bu ülkede yetiştiriyoruz veya onları koruyamazsak tedirgin oluyoruz. Ancak amacıma ulaşamadığımı görüyorum. Çünkü, 2016 yılında davayı açmamdan bir ay sonra bana bunları yaşatan kişi tutuklandı. 6 ay tutuklu kaldıktan sonra, tahliye edildi. Yani 2016 yılının aralık ayından bu yana neredeyse 5 yıldır aramızda dolaşıyor. Tutuksuz yargılanıyor ve denetimli serbestlik yasasından faydalanıyor. Böyle bir suç hem yerel mahkeme hem de İstinaf Mahkemesi tarafından onanmışken. Ben suçunu çekmesi gerektiğini düşünüyorum" dedi.