BIST 8.664
DOLAR 34,35
EURO 37,43
ALTIN 3.021,64
HABER /  GÜNCEL

9 Temmuz 2013 İngiltere Basın Özeti

İngiltere'de gazeteler bugün Mısır'daki gelişmeleri, Türk ekonomisini ve Usame Bin Ladin üzerine Pakistan'da hazırlanan bir raporu ele alıyor.

Abone ol

İngiltere'de gazeteler bugün Mısır'daki gelişmeleri, Türk ekonomisini ve Usame Bin Ladin üzerine Pakistan'da hazırlanan bir raporu ele alıyor.

Mısır'daki gelişmeleri ön sayfasından duyuran tek gazete Independent.

Gazete, "Onlarca ölü. Yüzlerce yaralı. Ve bir ülkenin barış ve demokrasi umudu sokaklarda kanlar içinde" başlığının altında dün 51 kişinin ölümü ve 440 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan çatışmanın detaylarını veriyor.

Destekçileri vurulan Müslüman Kardeşler'in, Mursi'yi deviren ordu ittifakına karşı ayaklanılmasını istediğini hatırlatıyor Independent.

Gazete ayrıca çatışmaların sonucunda önce Nur Partisi'nin Mursi'yi deviren iktidara desteğini çektiğini, ardından da Sünnilerin lideri olan Mısır'ın saygın ilahiyat fakültesi El Ezher Üniversitesi'nin müftüsünün iç savaş uyarısı yaptığını aktarıyor.

Independent gazetesi iç sayfasında konuyla ilgili başka bir haberinde Amerika Birleşik Devletleri'nin Mısır'daki gelişmelerden endişelendiğini, ama yardımı kesecek kadar endişeli olmadığını yazıyor.

Gazete, Beyaz Saray sözcüsü Jay Carney'nin demokratik biçimde göreve gelen Mursi'nin devrilmesinin darbe olarak sınıflandırılıp sınıflandırılmayacağı üzerinde çalıştıklarını söylediğini aktarıyor.

'Darbe' sınıflandırmasının Mısır'a sağlanan yardımı keseceğini belirten gazete, sözcünün açıklamasının Obama hükümetinin içinde bulunduğu ikilemi gözler önüne serdiğini yazıyor.

Mısır'daki gelişmeler üzerine Ian Black imzasıyla bir analiz yayınlayan Guardian gazetesi, ülkede dökülen kanın geleceğin ne kadar belirsiz olduğuna, ve Mursi'nin devrilmesinin 'son' değil 'başlangıç' olduğunu ortaya koyduğunu yazıyor.

Mursi'nin yerine geçici bir hükümet getirilmesinin geri alınmayacağını, ancak toplumun gittikçe daha da kutuplaştığını belirtiyor Black. Analiz ayrıca Müslüman Kardeşler'in Mursi'yi yeniden başa getiremeyeceklerini anladıklarını, ama ordunun da rahat rahat ülkeyi kontrol edememesi için çalışacaklarını öne sürüyor.

Black'in analizine göre iç savaş çok uzak bir olasılık olsa da durum yakın zamanda durulmayacak; aksine şiddetlenecek.

"Özgürlük ve demokrasi düşman olabilirler"

Mısır'daki olaylardan yola çıkarak Financial Times gazetesinde bir makale yazan Gideon Rachman, demokrasi ve özgürlüğün her zaman birbirlerini tamamlayan şeyler olmayacağını öne sürüyor.

Mısır'daki liberallerin, demokratik seçimlerle başa geçen Mursi hükümetinin askerler tarafından devrilmesini onu başlıca reformlara tehdit olarak gördüklerinden desteklediklerini aktarıyor.

Müslüman Kardeşler'in basına baskı oluşturduğunu, kadınların ve azınlıkların haklarını korumadığını ve topluma gittikçe daha da İslamcı bir ton aşıladığını kabul ediyor Rachman. Ona göre Mısır'da korkulan şey, Müslüman Kardeşler'in seçilmesini sağlayan reformları, seçmenden değil de Tanrı'dan emir aldığını düşünen bir partinin koruyamayacağıydı.

Rachman makalesine şöyle devam ediyor:

"Bu sorun Mısır'a özgün değil. Türkiye'de de laik kesim Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AKP'yi protesto ediyor. Müslüman Kardeşler'in aksine Erdoğan kuvvetli ekonomik başarılara imza attı.

Ama İstanbul'da dile getirilen şikâyetler Kahire'dekilerden çok farklı değil. Protestocular, hükümetin temel hakları kısıtladığını, yargıyı baltaladığını, gazetecileri korkuttuğunu ve laik Türklerin özgürlüklerini tehdit eden bir İslamcı politika izlediğini söylüyor.

Tıpkı Müslüman Kardeşler gibi AKP de şikayetlere seçimlerde altığı oy oranıyla cevap veriyor. (…) Vladimir Putin veya Recep Tayyip Erdoğan gibi otoriter hislere sahip popülistler başa geçtikten sonra köylerde yaşayan 'gerçek halka' odaklanıp orta sınıfın değer verdiği özgürlükleri çiğneyebiliyor.

Bu tür hareketler Batı'da özgürlüklerin seçimden geldiği varsayımını çürütüyor. Aslında Batı'nın kendi geçmişine bakacak olursak seçim hakkının ilk değil son geldiğini görürüz."

Liraya destek için 2,25 milyar dolar

Financial Times gazetesi Türkiye'nin ekonomik durumu üzerinde yayınladığı bir haberde, Başbakan Erdoğan'ın Gezi Parkı protestolarından "gizli bir faiz lobisini" sorumlu tuttuğu bir dönemde Merkez Bankası'nın faiz oranlarını yükseltmekten çekindiğini ve bu yüzden liraya destek olabilmek için 2,25 milyar dolar rezerv kullandığını yazıyor. Gazetenin haberi şöyle:

"Türkiye'nin büyük cari açığı daha çok kısa dönemli akımlarla finansa ediliyor. Bu yüzden de lira, ABD'nin parasal teşvikten vazgeçeceği gibi ihtimallerden çok daha fazla etkileniyor.

24 Mayıs'tan beri lira dolar karşısında %5 oranında değer kaybetti. GlobalSource Partners danışmanlık firmasından Murat Üçer "60 milyar dolarlık bir cari açığın %6'lık faiz oranlarıyla idare edilip edilemeyeceği sorusuyla karşı karşıyalar. Siyasi gerilimin arttığı ve faiz lobisi savının dolaştığı bir ortamda Merkez Bankası zor bir durumda olmalı." diyor.

Türkiye'yi Haziran'da etkisi altına alan protestolardan çok önce Merkez Bankası'nın faiz oranlarını değiştirmeyeceği ortadaydı. Zira banka sıklıkla para politikasını faiz oranlarını değiştirerek değil, daha düşük oranlara verilen borcu değiştirerek sıkılaştırıyor.

Merkez Bankası bu tür alışılmışın dışında adımların faiz artışıyla gelen sorunlara yol açmayacağına inanıyor. Korkulan sorunların arasında iç büyümenin yavaşlaması veya çok fazla yabancı sermayenin çekilmesi de bulunmakta.

Ama bazı uzmanlar bu davranışın ne kadar yerinde olup olmadığını sorguluyor. UBS Bankası'ndan Reinhard Cluse "Yüksek cari açığı olan ülkelerin faiz oranlarını da yüksek tutması gerekiyor. Yoksa açık büyür." diyor.

Her ne kadar Merkez Bankası bağımsız olsa da, Erdoğan'ın İslami hükümeti 2001 yılından beri reel faiz oranını sıfır olarak belirledi.

Protestolar sırasında Erdoğan bunlardan bir faiz lobisini sorumlu tutmakla kalmayıp spekülatörlerin 'ümüğünü sıkacağını' söyledi ve halkın özel bankalardan daha çok kamu bankalarını kullanmasını teşvik etti.

Bin Ladin hız sınırını aştığından durdurulan bir arabadaydı

Telegraph Gazetesi, dış haberler sayfalarını Bin Ladin hakkında El Cezire televizyonuna sızdırılan rapora ayırmış.

Gazete, Bin Ladin'in de içinde bulunduğu bir arabanın Pakistan'da hız sınırını aşmasından dolayı durdurulduğunu, ama polisin onu tanıyamadığını yazıyor.

Gazetenin haberine göre polis onu tanımış olsaydı, Bin Ladin yakalandığı tarihten 8 yıl önce yakalanabilirdi.

Telegraph, bu inanılmaz olayın Pakistan'ın Bin Ladin'in yakalanışına dair hazırladığı raporda gün yüzüne çıktığını yazıyor.