9 şehit veren İlker Paşa, programını yarıda kesmeliydi!
Konuşamıyoruz! Konuşturmuyoruz!
Konuşanı susturmak için, tankla, tüfekle
saldırıyoruz!
Silahımız hakaret ve küfür!
"Hain" oldum o kırılası eli yazdığım için... Bin
yıl geçse yine yazarım. Çocuk, genç, yaşlı her kimse, suç
işliyorsa, polisin görevi suçlunun başını gözünü yarmak
değil.
Sebep ne olursa olsun, kişinin "yaşam hakkı"nı
kimse elinden alamaz, almamalı!
Aynı fikirde olmayabiliriz. Bu gayet doğal değil
mi? Ama benimle aynı görüşte olmaman, sana hakaret
etme özgürlüğünü vermiyor!
"Hainlik" meselesine gelince, yazımın başlığını
okuyup, sonunu getirmeyenlerin bu yaftası umurumda değil.
İnternethaber'in arşivi oracıkta duruyor, isteyen
ne kadar "hain" ya da ne kadar
"vatansever" olduğumu arşıvdeki yazılarımı
okuyarak görebilir. O da önemli değil, biz sanal kabadayıların
lafıyla "hain" olsaydık, şimdiye kadar çoktaaan
ipe giderdik!
Geçelim!
Asıl meseleye geçelim...
PKK terör örgütü, bir kez daha kirli yüzünü ortaya koydu ve 9
canımızı aldı. Acımız büyük! Yaldızlı laflarla bu
acı elbette giderilemez. Topyekün bu acının dindirilmesi için
kalıcı adımların hemen atılması gerekiyor!
Bugün (29 Nisan 2009) içimize ateş düştüğü saatte,
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, gazete
ve televizyonların üst yöneticilerini bilgilendiriyordu.
Başbuğ iki saat ekranlarda kaldı. Her konuda
gazetecileri bilgilendirdi. Hatta gazetecilere, "şunu
sormayacak mısınız?" dedi...
İnanılır gibi değil!
9 şehit vermiş bir komutanın, toplantı umurunda
olmamalıydı. O kadar gazeteci gelmiş Ankara'ya kimin
umurunda. Genelkurmay Başkanı programını yarıda kesip,
bölgeye gitmek yerine, basın toplantısı yapmayı tercih
etti!
Evet, belki de yapabileceği hiçbir şey
yoktu. Ama arkadaşlarını kaybeden askerler için,
Başbuğ'un bu hareketi moral olmaz mıydı?
Ergenekon veya bir başka konu, bugün için
çok mu önemliydi?
Bir gün sonraya ertelenemez miydi bu toplantı?
Pekala olabilirdi!
Ama Başbuğ bunu yapmadı...
Neden?