BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

9 Ocak İngiltere basın özeti

İngiliz gazeteleri bugün de manşetlerini Charlie Hebdo saldırısına ayırmış durumda. Gazetelerin sayfalarında konuyla ilgili haberler kadar analizler de dikkat çekiyor. Economist dergisinde ise Türk medyasının durumuyla ilgili bir haber göze çarpıyor.

Abone ol

İngiliz gazeteleri bugün de manşetlerini Charlie Hebdo saldırısına ayırmış durumda.

Gazetelerin sayfalarında konuyla ilgili haberler kadar analizler de dikkat çekiyor.

Paris saldırısı zanlısının 'İngiltere bağlantısı'

Daily Telegraph'ta, İngiltere güvenlik güçlerinin, Charlie Hebdo saldırısının olası İngiltere bağlantılarını araştırdığına dair bir haber var.

Habere göre bir dönem Londra'nın kuzeyindeki Finsbury Park Camisi'nin imamlığını yapan, daha sonra ABD'de teröre destek suçundan hapis cezasına çarptırılan Ebu Hamza'nın bir yardımcısının, Charlie Hebdo saldırının zanlılarından biri olan Cherif Kouachi'yle ilişkisi vardı.

Haberde özetle şu bilgilere yer veriliyor:

"Eski bir MI5 muhbirine göre Cherif Kourachi, ABD'de terör saldırısı girişiminde bulunan iki El Kaide saldırganını kuzey Londra'daki Finsbury Park Camisi'nde örgüte kattığı iddia edilen Djamel Beghal'le ilişkiliydi."

"Cezayirli Beghal; İngiltere, Almanya, Fransa ve İspanya'da bir terörist hücreler ağı kurduğunu belirtiyordu. 2001'de yakalandığında ağının yok olduğu düşünülüyor. Beghal, 10 yıl önce Kourachi'yle hapiste tanıştı ve ona yeni bir ağ kurduğunu söyledi."

"Beghal 2010'da serbest bırakıldı. Cezayirli-Fransız Kourachi 2008'de Irak'a cihatçı göndermekten tutuklanmıştı. İki adam serbest kaldıktan sonra yakınlıklarına devam etti. 2010'da Fransa'da istihbaratçılar tarafından, iki başka teröristle birlikte futbol oynarken görüntülendiler."

"1990'lı yıllarda Finsbury Park Camisi, Hamza'nın üssüyken Beghal de sürekli oradaydı. Ürdünlü Ebu Katada'yla yakınlığı olduğu söyleniyor."

Gazeteye konuşan, bir dönem Finsbury Park Camisi'nden MI5'a muhbir olarak çalışan Reda Hassaine, "Paris'te olan şey Ebu Hamza ve Ebu Katada'nın mirasıdır" diyor.

İngiltere'de de saldırı planlanıyor

İngiliz iç istihbarat servisi MI5'ın, Suriye bağlantılı gruplar tarafından son 14 ayda birçok terör saldırısı girişiminde bulunulduğuna dair açıklaması İngiliz gazetelerinde geniş yer kaplıyor.

Financial Times ve Daily Telegraph açıklamayı manşetine taşımış.

Açıklamayı MI5 Genel Direktörü Andrew Parker yaptı.

Parker, IŞİD'in Paris'tekine benzer saldırılar düzenleme niyetinde olduğunu söyledi.

MI5 şefi, İngiltere'den 600'den fazla cihatçının savaşmak üzere Suriye'ye gittiğini söyledi.

Parker, "her terör saldırısını engellemeyi umamayacaklarını da" belirtti.

Gazeteler, olası bir saldırıya karşı İngiltere'deki bazı limanlarda ve terminallerde güvenlik önlemlerinin artırıldığını aktarıyor.

'Suçu Müslümanların üzerine atmayın'

Guardian'da Fransız-Cezayirli gazeteci Nabila Ramdani'nin analizi göze çarpıyor.

Yazının başlığı 'Bu katliamın suçunu Fransa'nın Müslümanlarının üzerine atmayın'.

Ramdani, saldırının ters tepebileceğini ve yeni şiddet olaylarına yol açabileceğini belirttiği yazısına Paris'in tarihindeki kitlesel şiddet olaylarından bahsederek başlıyor.

Ramdani, 1789 devriminde kentin yaşadığı 'terörde' on binlerce kişinin öldüğünü, 19. ve 20. yüzyılda Paris komünü ile iki dünya savaşı sırasında kitlesel katliamların olduğunu belirtiyor.

İkinci Dünya Savaşı sırasında kentte on binlerce Yahudi'nin infaz edildiğini aktarıyor daha sonra ise 1961'de Paris'te yaklaşık 200 Cezayirli'nin katledildiğini hatırlatıyor.

Şiddet artışı dinmiş olsa da bu son olaydan 50 yıl kadar sonra Paris varoşlarında yaşayan topluluklarda hala kırgınlık hissinin sürdüğünü söylüyor yazar.

Ramdani'niye göre Fransa'da yaşayan Kuzey Afrika kökenli Müslümanlar, işsizlikten dini ifade özgürlüğüne kadar farklı konularda ayrımcılıktan yakınıyorlar.

"Din karşıtı nefret söylemi modern Fransa'da çok yaygın hale geldi" diye yazan Ramdani bunun Marine Le Pen liderliğindeki Ulusal Cephe gibi partiler tarafından maniple edildiğini belirtiyor.

Sosyalist Başbakan Manuel Valls'ın Roman göçmenleri topluma entegre olmamakla suçlayıp sınırdışı edilmeleri gerektiğini söylemesi ardından Romanlara yönelik saldırılar yaşanmasını da hatırlatıyor Ramdani.

"Fransa'daki tahammülsüzlük ikliminin izlerinin Charlie Hebdo'da göründüğünü, derginin bütün dinleri hicvettiğini ama en çok İslam'ı hicvettiğini ve yayın yönetmeni Stephane Charbonnier'nin düzenli olarak İslam'ı küçümsediğini" belirtiyor yazar.

Bunların hiçbirinin saldırıyı mazur göstermeyeceğini belirten Ramdani, Cezayir kökenli Fransız vatandaşları ve dünyanın dört yanındaki Müslümanların önemli bir çoğunun saldırı nedeniyle dehşete düştüğünü yazıyor.

Saldırı sonrası protestolara birçok Müslümanın katıldığını da hatırlatıyor.

Buna rağmen Müslümanlara, camilere yönelik saldırıların başladığına vurgu yapıyor.

Ramdani yazısının sonunda Paris'in şiddet tarihiyle ilgili hatırlatmalarına gönderme yapıyor ve "Paris'in tarihi gösteriyor ki, aşırı şiddet sıklıkla daha fazla şiddeti teşvik eder" diye yazıyor.

Şiddet döngüsünün sürebileceğini yazan Ramdani, bununla birlikte ortadan durumdan küçük bir yazar ve sanatçı grubunun da, yasalara bağlı Fransız Müslümanların da sorumlu tutulmasının da aynı oranda gülünç olacağını yazıyor.

Economist: Türk medyası için zor zamanlar

Economist dergisinin bu haftaki sayısında Türk medyasının özgür olup olmadığına dair bir haber var.

Haber, 'Zor zamanlar' başlığını taşıyor.

Economist haberinde, Türkiye'de yaşayan Hollandalı gazeteci Frederike Geerdink'in attığı tweetlerde terör örgütünün propagandasını yapma suçlamasıyla gözaltına alınmasından yola çıkarak Türkiye'deki medyanın durumunu inceliyor.

Haberde Geerdink'in gözaltına alındığı gün Hollanda Dışişleri Bakanı Bert Koenders'in ziyaret için Ankara'da olduğu hatırlatılıyor.

Haberde özetle şu ifadelere yer veriliyor:

"Erdoğan ve Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 12 yıl önce iktidara gelmesinden sonra Erdoğan'ın reformları, 2005'te Avrupa Birliği'ne üyelik görüşmelerini başlatmaya ulaşmak için yeterliydi. Ancak Erdoğan, git giderek artan biçimde tahammülsüzleşti."

Erdoğan'ın öfkesinden korkan medya patronlarının birçok eleştirel gazeteciyi işten kovduğunu belirten Economist, bir yıl önceki yolsuzluk soruşturmalarının ardından baskının arttığını aktardı.

Haberde, TV sunucusu Sedef Kabaş'ın yolsuzluk iddialarıyla ilgili attığı tweetler nedeniyle gözaltına alındığı, birçok gazeteci hakkında dava açıldığı, karikatüristlerin de hedef olduğu belirtiliyor.

Haberde görüşlerine yer verilen Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın (AGİT) Basın Özgürlüğü Temsilcisi Dunja Mijatovic, Türkiye'de kadın gazeteci ve blog yazarlarının internet siteleri ile Twitter ve Facebook'ta saldırıya uğradığına dikkat çekmiş.

Mijatovic şunu eklemiş "Bu, eleştirel sesleri susturmak için ilave bir yol. Ofisim yakın zamanda bu soruna odaklanacak ve analiz edecek."

Economist internetle ilgili son dönemdeki yeni yasal düzenlemelere de değiniyor ve açıklanan resmi nedenlerin tersine birçok kişinin, bu düzenlemelerin asıl olarak, yolsuzluk soruşturmalarında adı geçenlerin yeni ses kayıtlarının ya da buna benzer materyallerin internete düşmesine engel olmayı amaçladığını düşündüğünü belirtiyor.

Haberin en sonunda Frederike Geerdink'in serbest bırakıldığını duyurduğu tweetinden bahsediliyor ve gazetecinin Bakan Koenders'in Türkiye'de olmasından dolayı şanslı olduğunu söylediği hatırlatılıyor.