AB Türkiye temsilcisi TSK’nın siyaset üzerindeki etkisini, ana dilde yayın yasağını ve işkencenin sürmesini eleştirdi.
Abone olAB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Büyükelçi Hansjörg Kretschmer, 6’ncı uyum paketinin Türkiye’yi AB kriterlerine daha da yaklaştıracağını söylerken, TSK’nın siyaset üzerindeki etkisini, ana dilde yayın yasağını ve işkencenin sürmesini eleştirdi. Kretschmer, Kıbrıs sorununun, üyelik yolunda Türkiye için temel bir siyasal koşul olmadığını, ancak siyasal yapı içinde büyük bir rol oynadığını belirtti. ATSO Meclis Salonu’nda düzenlenen toplantıda konuşan Kretschmer, Türkiye’nin, AB kriterleri yönünde çok ciddi adımlar attığını belirterek “Bir ülke AB’ye üye olmak istiyorsa, istikrarlı, insan haklarını, demokrasiyi ve azınlık haklarını koruyan bir ülke olmalıdır” dedi. Büyükelçi Kretschmer, Türkiye’nin, müzakere tarihine kadar inanç, ifade ve örgütlenme özgürlüğünü, diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi yerine getirmesinin önemli olduğuna değindi. 6. UYUM PAKETİ Türkiye’de, AB adaylığı ve üyelik sürecinde ciddi adımlar atıldığına dikkati çeken Kretschmer, şöyle konuştu: “Parlamentonun 6. Uyum Paketi’ni kabul etmesi, Türkiye’yi yeniden AB kriterlerine daha yaklaştırmış olacaktır. Türkiye, diğer Avrupa ülkeleri gibi, inanç, ifade ve örgütlenme özgürlüğü gibi temel hak ve özgürlükleri garanti altına almalıdır. Ayrıca bu özgürlükler, gündelik hayatta da mutlaka yaşama geçirilmiş olmalıdır, vatandaşlar ve idareciler bilgilendirilmelidir. Örneğin, işkencenin mutlaka ortadan kaldırılması gerekmekte...Türkiye’nin bazı bölgelerinde sıkça uygulanan bir yöntem olduğunu biliyoruz. Türkiye’de Türkçe olmayan televizyon yayınları hala başlatılmadı. Türkiye’de yaşayan ve Türk olmayan insanların kendi dillerindeki yayınları izleme hakları olmalıdır.” ASKERİN POLİTİKA ÜZERİNDE ETKİSİ Konuşmasında, demokrasinin tam olarak hayata geçirilmesi için Türkiye’nin sivilleşmenin önemine de değinen Büyükelçi Kretschmer, sözlerini şöyle sürdürdü: “AB’deki durum ile Türkiye’deki durum karşılaştırıldığında fark büyüktür. Türkiye’de askerlerin, MGK’nın ve MGK Genel Sekreterliği’nin durumu, konumu ve Silahlı Kuvvetler’in bütçe bazındaki özgürlüğü ve TSK’nın bu konulardaki ifadeleri ve gözlemlerini açıklayışı AB’nde bizim alışık olmadığımız durumlardır. Problem nerede? Temel olarak bir demokrasi problemi... Demokraside kararı veren birim halktır ve halk kendisini parlamentoda ifade eder ve o halkı, parlamentonun güvenine sahip hükümet temsil eder. Eğer Türkiye’de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin politika üzerinde önemli bir etkisi varsa bu demokrasi açısından bir eksikliği, bir açığı ifade eder. Çünkü silahlı kuvvetler üyeleri, seçilmiş insanlar değillerdir onlar daha farklı da olsa bir memur statüsünde olan kişilerdir. Türkiye’de siviller ve askerler arasındaki ilişki, eğer AB ülkelerindeki olduğu gibi gerçekleşmiyorsa bu durum, demokrasideki bir açığı ve eksikliği ifade etmektedir. 59. Hükümet döneminde Türkiye, ki bu hükümet, Meclis’te büyük bir çoğunluğa sahip. Gerekli reformları yapabilecek şansı elde etmiştir. Ve AB bilmektedir ki, Türkiye’nin bu tek şansıdır ve AB olarak, Türkiye’nin AB’nin liberal demokrasi ülkesi haline gelmesi için tüm desteğimizi vereceğiz.” ‘KIBRIS SORUNU AB İÇİN SİYASAL KOŞUL DEĞİL’ AB’nin, 2004 yılı sonunda vereceği kararın, bilimsel ya da matematiksel bir karar olmayacağını, kararın Türkiye’deki gelişimin değerlendirileceği siyasi bir karar olacağını ifade eden Kretschmer, Kıbrıs sorununun, üyelik yolunda Türkiye için temel bir siyasal koşul olmadığını, ancak siyasal yapı içinde büyük bir rol oynadığını belirtti. ‘TÜRKİYE’NİN ÜYELİĞİ AB İÇİN KAZANÇLI’ Türkiye’nin üye olmasıyla AB’ye de önemli kazanımlar sağlayacağını da vurgulayan Büyükelçi Kretschmer, “Türkiye AB’ye üye olabilirse, bu, stratejik ve siyasal anlamda AB’ye ağırlık kazandıracaktır. Türkiye nüfusu bakımından birliğe büyük potansiyel kazandıracaktır” dedi.