BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

‘Sineklik’ küçüktür ama ...

Zaman Gazetesi yazarı Ali Çolak, Hakkari'de yaşanan sahnede sineklik olayına ve AB ile ilgili uyumun nasıl olacağına değiniyor.

Abone ol

‘Sineklik’ küçüktür ama mide bulandırır! Düşman düşmandır; büyüğü küçüğü, sağcısı solcusu, canlısı cansızı olmaz! Nerede görülürse derdest edilip getirilmeli, gereği yapılmalı ve tesirsiz hale getirilmelidir. Düşmanı küçük görüp önemsemez, vaktinde üzerine gitmezseniz, büyür, gelişir, şımarır ve önü alınmaz bir güç olur. Devletini ve milletini seven her vatan evladının gözü, devlet düşmanlarının üstünde olmalı, onları takip ve teşhir etmeli, devletin gerekli mercilerine ihbarda bulunmalı ki devletin manevi şahsiyetine halel gelmesin! Zaman, her türlü iç ve dış düşmana karşı uyanık olma zamanı. Hele hele birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde!.. Son zamanlarda şu AB uyum yasaları hikâyesi, malûm devlet düşmanlarını iyice şımarttı. Sözümona AB’ye girip hadsiz hudutsuz hürriyet sahibi olacaklarmış. Herkes ağzına geleni söyleyecek, ağzı olan konuşacak; önüne gelen şiir okuyup tiyatro oynayacak, saz çalıp olur olmaz türküler çığıracak... Bunun sonunun nereye varacağı belli! Bir iki gün önce Hakkari’de meydana gelen elim vakayı biliyorsunuz. Sözde “Doğu’ya sanat köprüleri” kurmak için İstanbul’dan bohçasını toplayan gelmiş. Sanatın da bir usulü adabı olmalı değil mi? Her önüne gelen, her bulduğu yerde sanat yapmaya kalkarsa ne olur? Kargaşa olur, terör olur, kötü olur! Bunlardan Mahir Günşiray diye bir tiyatrocu, bir oyun sahneleyecekmiş. Sahnelesin! Ama ne yapıyor? Oyunun içine gizli işaretler yerleştiriyor. Neymiş, dekormuş... Yemezler! Cümle âleme dekor diye yutturmaya çalışarak sahneye bir sineklik koymuş ve güya çaktırmadan üstüne sarı, kırmızı, yeşil vesaire renkler kondurmuş. Sanıyor ki kimse fark etmeyecek! Eeee, memlekette ne kadar bölücü, devlet düşmanı varsa o kadar da vatansever var! Allah’tan uyanık bir vatan evladı hadiseyi fark edip “Bu rezalete son verecek bir vatansever yok mu?” diye devlete dilekçe veriyor da bu münasebetsizliğin önüne geçiliyor. Malum sineklik derhal derdest edilip karakola getiriliyor, savcılık tarafından tutuklanıyor. İşte böyle... Bu densizlerin hakkından bu surette gelinir. Şimdi o sineklik hapsi boylasın da görsün bakalım bölücülük yapmak neymiş! Devlet düşmanları, kitapla, şiirle, tiyatroya, sinemayla, müzikle ve sanat adı altında daha akla hayale gelmedik bin türlü yöntemle bu güzelim ülkenin huzurunu bozmak, devletin gücünü zayıflatarak menfur emellerine ulaşmak istiyorlar. Rüyalarında görürler. Gerçek vatanseverler, bunların icraatlarına göz yummamalı, nerede devletin şahsiyetine halel getirici bir vaka görseler, gerekli mercilere haber vermeli ve meydana gelebilecek vahim hadiselerin önüne geçmelidirler. Bakınız geçtiğimiz hafta, üç adet bölücü ve yıkıcı kitabın daha yakılmasına karar verildi. Ne güzel! Böylece vatan evlatları zehirlenmekten kurtuldu. Bu tür icraata hiç ara vermeden devam etmek icap eder, bu işlerde boşluk bırakmaya gelmez. Şu AB hikâyesi gerçekleşmeden (ki gerçekleşmemesi için gerçek vatanseverler sonuna kadar mücadele etmeli) devlet ve millet düşmanlarının haddini bildirmek lazımdır. Vatanseverler, eskiden bu konularda daha cesur hareket ederdi. Malum kişilerin yazılarını, şiirlerini, dergilerini didik didik eder, suç unsurlarını hemen adli mercilere iletirlerdi. Mesela, yarım asırdan fazla oldu. Bir ‘bölücü’, çıkardığı dergide Melih Cevdet diye bir şairin ‘Tohum’ adlı bir şiirini yayımlamış idi. Devletini ve milletini seven bir polis müdürü, sorumluları derhal sorguya alıp ‘Nedir bu tohum?’ diye sormuştu. ‘Bitkilerin yeşermesi için toprağa atılan şey’ dediklerinde, onların gerçek niyetlerini sezerek, “Toprağa komünistlik tohumu atacaksınız, yeşerip çıkacak değil mi?” diyerek sorumlulara haddini bildirmişti. İtiraf etmeli ki bugünün vatanseverleri bu kadar dikkatli çalışmıyor. Çalışmalıyız arkadaşlar, bu devlet düşmanlarına hareket alanı bırakmamalıyız. Bakınız geçen gün gazetelerde bir fotoğraf gördüm ve çok sevindim. Erzurum’da çocuklarının mezuniyet törenine gelen başörtülü anneler, örtülerinin üzerine peruk takmışlar. Hah şöyle! Nasıl da öğrenmişler kamusal alanın gereklerini. Bunları sıkıştırarak böyle yola getirmek gerekir! Memleketin huzur ve sükunu ancak böyle sağlanır. Ne demişler, bu ülkenin vatanseverleri de en az devlet düşmanları kadar cesur ve atak olmalı, değil mi ya! ALİ ÇOLAK ZAMAN GAZETESİ