BIST 9.949
DOLAR 35,26
EURO 36,72
ALTIN 2.982,58
HABER /  GÜNCEL

8 Türk'ün öldürülmesi olayında kayıp belge bulundu!

ALMANYA'da 8'i Türk 10 kişinin canını alan ırkçı NSU terörüne ilişkin davanın seyrini değiştirebilecek bir kayıp belgenin bulunduğu açıklandı.

Abone ol

ALMANYA'da 2010 yılında Chemnitz'te yaşanan sel felaketinde kaybolduğu açıklanan bir belgenin kopyası ortaya çıktı.

Yeşiller Partisi'nin iç politika uzmanı Valentin Lippmann gelişmeyi doğruladı. Yetkilileri eleştiren Lippmann, kayıp ilan edilen başka belgelerin de bulunup bulunmadığını sordu.

Ralf Marschner isimli bir muhbirin 13 Ekim 1999 tarihinde alınan ifadesinin de yer aldığı dosyanın sel sırasında kaybolduğu açıklanmıştı.

MUHBİRİN KOD ADI "PRIMUS"

"Primus" kod adlı Ralf Marschner isimli muhbirin, uzun yıllar iç istihbarat kurumu Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı adına görev yaptığı ortaya çıkmıştı.

NSU'nun intihar eden üyesi Uwe Mundlos'un bir dönem Marschner'in Zwickau'da bulunan işletmesinde çalıştığı belirlenmiş, NSU’nun hayatta kalan ve yargılanmakta olan baş sanığı Beate Zschäpe'nin de aynı firmada çalıştığı iddiası ise doğrulanamamıştı.

"SKANDAL OLUR"

DW'ye geçen ay konuşan müdahil avukat Mustafa Kaplan, belgenin önemini şu sözlerle değerlendirmişti: "Anayasayı Koruma Teşkilatı yıllar boyunca NSU üçlüsünün eylemlerinden haberdar olmuş ise ve onları engellemedilerse, bu durum hafiletici neden olarak görülebilir ve Beate Zschäpe ile NSU üçlüsüne yataklık eden ve yargılanmakta olan Ralf Wohlleben’e verilecek ağır cezaların indirilmesine neden olur ki bu da skandal olur."

"İSTİHBARATIN HABERİ VAR MIYDI?"

Davanın bir başka müdahil avukatı Mehmet Daimagüler ise şunları söylemişti: "Uwe Mundlos'un Alman İç İstihbarat Servisi'ne bağlı bir muhbirin firmasında çalışmasından istihbaratın haberi var mıydı ve hatta istihbarat servisleri mi bunu organize etmişti? Bunların da ortaya çıkartılması gerekmektedir. Eğer devlet istihbarat birimleri bu gelişmelerden haberdar olmuş idiyse tüm bu cinayetlerin önüne geçilmiş olurdu. Müvekkillerim bu soruya bir yanıt bekliyor. Devletin, Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın bu gelişmeleri aydınlatması gerekir. Ama bugüne kadar bir gelişme olmadı."