BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

8 bin yıl sonra

Başbakan Erdoğan'ın da haberdar olduğu projeye göre 8 bin yıllık kenti taşımaya Avcılardan başlanıyor.

Abone ol

İstanbul’un başka bir yere taşınmasını öngörüyor. Sekiz bin yıllık kenti taşımaya Avcılar’dan başlanacak. Bundan bir süre önce Başbakanlık’ta, İstanbul’da yaşayan vatandaşların can güvenliğiyle ilgili bir toplantı gerçekleşti. Fakat toplantıya katılanlar arasında devletin istihbarat ve güvenlik birimlerinden hiç kimse bulunmuyordu. Bu sefer masanın etrafındakiler, Türkiye’nin önde gelen bilimadamlarıydı. Çünkü toplantının konusu terör ya da organize suçlar değil, İstanbul’da beklenen deprem felaketiydi. Kapalı kapılar ardında, devletin üst düzey yetkilileriyle bilimadamları, sıradışı bir deprem raporunu ve gizli bir projeyi tartıştı. Sadece üst düzey yetkililerin bilmesi gereken verilerin yer aldığı raporda, yüzde 95’inde Marmara’nın tuzlu kumu kullanılarak inşa edilen binaların kimyasının bozulduğu, diğer etkenlerle birleşince; yapıların dayanma gücünün kalmadığı ve deprem sırasında kum yığınına dönüşeceği anlatılıyor. Bilimadamları yetkililere, yapıların güçlendirilmesinin neredeyse imkansız olduğunu söyleyip, binaların yıkılıp yeniden yapılması gibi çalışmalardan artık ümit kesilmesi gerektiğini anlatıyor. Ardından bugüne kadar devlet sırrı gibi saklanan gizli proje açıklanıyor. İstanbulluları depreme karşı korumayı amaçlayan proje, henüz halkla paylaşılmaması gereken bilgiler içerdiği gerekçesiyle bugüne kadar açıklanmadı. İçeride konuşulanlardan da sınırlı sayıda kişinin haberi oldu. İstanbul’u kurtaracak 100 adam Bilimadamlarının resmi temaslarının ardından rapor ve önerilen proje uzmanlara incelettirildi. Konu İstanbul olunca, Başbakan Tayyip Erdoğan da yakından ilgilendi. Uzun bir aradan sonra Başbakanlık'tan, projeye ciddi ve olumlu yaklaştıkları bildirildi. Başbakan Erdoğan’dan alınan destek ve özellikle arsa tahsisiyle ilgili olumlu görüş üzerine çalışmalar başladı. İstanbul’u depremden koruyacağına inanılan proje, İstanbul Deprem Çalışma Grubu imzasını taşıyor. Grup; deprem bilimci, jeolog, mimar, şehir plancısı, bölge planlamacısı, sosyal bilimci, mimar, mühendis, ekonomist, anayasa profesörü ve medeni hukukçu 100 kişiden oluşuyor. Projeyle birlikte İstanbul’u kurtaracak bu 100 adamın kimlikleri de şimdilik gizli tutuluyor. Projenin koordinasyonunu aralarında mimar Turgut Cansever’in de bulunduğu bir sekreterya yürütüyor. Projeyle ilgili bilgi talep ettiğimiz Cansever, “Yüzde 90 çarpıtılır. Basına vermeyi düşünmüyoruz. Belki üç ay sonra...” diyor. Bugüne kadar ortaya atılanların en çılgıncası diyebileceğimiz proje, yaklaşık sekiz bin yıllık geçmişe sahip metropolün, kademeli olarak başka bir yere taşınmasını öngörüyor. İster inanın ister inanmayın ama Yahya Kemal Beyatlı’nın “Sana dün bir tepeden baktım” dediği aziz İstanbul resmen taşınıyor. Koskoca dünya şehrini bir çırpıda taşımak ne ekonomik ne de teknolojik açıdan mümkün değil. Zaten Başbakan Erdoğan’ın yeşil ışık yaktığı çalışmanın tam adı Pilot Şehir Projesi. İlk etapta İstanbul’un kuzeydoğusunda belirlenen bir alana 30 bin kişilik bir şehir kurulacak. Pilot şehrin yeri belli ama çeşitli spekülasyonlara neden olmamak için tam adresi burada açıklamanın doğru olmayacağını düşünüyoruz. Pilot şehir tamamlandıktan sonra, İstanbul’un deprem açısından büyük riski bulunan yerleşim birimlerinden biri boşaltılarak, buraya nakledilecek. Prototip kentin esprisi bizim 50 yıl önce unuttuğumuz, gelişmiş ülkelerde ise harfiyen uygulanan Bölgesel Planlama’ya dayanıyor. Yerleşme birimleri, yerleşme düzeninde kademelendirme metoduyla, işlevlerine, etki alanlarına ve büyüklüklerine göre anlamlı bir kademelenme içinde, bölgesel kalkınma hedeflerine uyumlu olarak oluşturulacak. Yeni kentin büyümesinde, altyapı ve sosyal donanıma bağımlı bir politikanın sürdürülebilmesi sağlanacak. İstanbul’da yeni yerleşme düzeninin omurgasını oluşturacak olan pilot şehirler, eski kent karşısında ekonomik, yönetsel ve sosyal açıdan rasyonel bir yerleşme dokusu oluşturacak. Herşeyden önemlisi de pilot yerleşme birimiyle eski kent arasında ulaşım, haberleşme ve pazar ilişkilerinin oluşturulması sağlanacak. Bu entegrasyon sağlandığı zaman Pilot Şehir Projesi başarıya ulaşmış sayılacak. İlk önce Avcılar taşınacak Yeni bir hayat denemesinin yapılacağı pilot şehirde yaşayacak olanlar yine İstanbul içinden seçilecek. Kentin bir yerleşim birimi ya tamamen ya da kısmen boşaltılarak pilot şehre taşınacak. Gizli projede, 17 Ağustos depreminde en ağır hasarı gören Avcılar’ın taşınması öngörülüyor. Fakat 235 bin nüfuslu Avcılar’ı 30 bin kişilik olan pilot şehre nakletmek mümkün görünmüyor. Projede yer alan bilimadamları bu konuda bilgi vermezken, İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği bölümünden Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu, Avcılar’da en çok hasar gören E—5 karayolunun her iki tarafı ile yerleşime kapatılması gereken mahallelerde yaşayanların bu yeni kente nakledilmelerinin isabetli olacağını söylüyor. 17 Ağustos’tan sonra Avcılar'da yapılan yerleşmeye uygunluk çalışmalarında danışman bilimadamı olarak görev yapan Gündoğdu, Avcılar’ın taşınmaktan başka çaresinin olmadığını söyleyerek, projesine destek veriyor. Uykusuz yaz gecelerinde yine nöbetleşe depremi beklemeye başlayan Avcılar halkı, daha güvenli bir yerde yeni bir hayata başlama teklifini nasıl karşılar bunu birlikte göreceğiz. Eğer bu proje başarılı olursa, sıra diğer riskli yerleşim birimlerine gelecek. Depremden önce, —vakit kalırsa— yeni yapılacak kentlere uygun görülen ilçeler taşınacak. Ne başı ne de sonu belli olmayan İstanbul’un yeni yerleşim alanı neredeyse kalmadı sayılır. Bu durumda ormanlık alanlar imdada yetişecek. Ekipte yer alan bir uzman, bazı ormanlık alanların kamu yararı için kullanılabileceğini, bunun da sözünü aldıklarını söylüyor. Bir mega kenti taşımak için teknik ve ekonomik sorunların halledildiğini varsayıp, İstanbul’u kurtaracak adamlara bu işin yasal boyutunu soruyoruz. Anayasa profesörleri ve medeni hukukçuların da yer aldığı ekip, projeyi yasal bir zemine oturtmuş bile. Şehirler, Afet Kanunu olarak bilinen 7269 numaralı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlere Yapılacak Yardımlara Dair Kanun’un 16. maddesinde belirtilen gerekçelerle taşınacak. 1959 yılında çıkarılan kanunun 1968 yılında değişen 16. maddesi şöyle: “Genel hayata etkili afetlerden önce veya sonra kesin lüzum üzerine meskûn bir topluluğun bir kısmının veya tamamının kaldırılarak başka mahallere toplu olarak veyahut dağıtılarak yerleştirilmesi İçişleri, Maliye, Bayındırlık, Sağlık ve Sosyal Yardım, Tarım, Milli Eğitim, Sanayi, İmar ve İskan ve köylerde Köy İşlerine bakan bakanlıkların mütehassıs temsilcilerinden kurulacak bir komite tarafından incelendikten sonra Bakanlar Kurulu Kararı ile İmar ve İskan Bakanlığı tarafından yaptırılır. Ancak bu toplu nakiller aynı belediye ve köy sınırları içinde ise Bakanlar Kurulu kararına lüzum kalmaksızın İçişleri ve İmar ve İskan Bakanlıklarınca müştereken yapılır.” Yeni yerleşim alanları açılabilmesiyle ilgili düzenlemeler ise 21. maddede yer alıyor. Yeni tartışmalara yol açacağa benzeyen maddede “Afet bölgesi içinde ve dışında tespit olunan imar ve iskan alanları içindeki taşınmaz mallardan Hazineye, özel idareye, belediyeye, köy tüzel kişiliğine veya katma bütçeli dairelere ait olanlardan ihtiyaca tekabül eden miktarı, İmar ve İskan Bakanlığının isteği üzerine bedelsiz olarak bu işe tahsis ve temlik olunur. Afet sahaları içinde ve dışında yeniden kurulacak iskan yerleri (Şehir, kasaba, köy) ile mevcut iskan sahalarına yapılacak eklemeler için, yukarıdaki hükümler dairesinde arazi temini mümkün olmayan hallerde (Normal gelişme alanlarına öncelik verilmek şartıyla) arazi ve bina satın alınabileceği gibi, kamulaştırma mevzuatı dahilinde, kamulaştırma da yapılabilir...” deniliyor. En büyük göç 17 Ağustos’tan bu yana dört yıl geçti. İstanbulluların can güvenliğini sağlamak için ortaya atılan projeler fos çıktı. 2 milyon binadan bugüne kadar sadece 542’si sağlamlaştırıldı. Zaten iyileştirme için tek yetkili merci yok. Kurumlar topu birbirine atıyor. Onarım ve güçlendirme projelerinde bugüne kadar 150 trilyon harcandı. Bunların büyük bir bölümünü de ağır ve orta hasarlılar oluşturuyor. Uzmanlar bu yapılara yüzde 35’ten daha fazla şans tanımıyor. Yıkıp yeniden yapma projelerinden de ümit yok gibi. Zaten İstanbul’da bugüne kadar alınan tüm önlemler deprem sonrasına ilişkin. Böyle bir ortamda İstanbul’u kurtarmak için soyunan 100 adamın projesi önem kazanıyor. İstanbul’daki yapıların dayanma gücü, senaryolar ve fay hattıyla ilgili gerçekler ortada. Hiçbirşey yapmadan ölmektense şehri bir başka yere taşımak daha mantıklı gibi görünüyor. İşler yolunda giderse, üzerine şiirler, kitaplar yazılıp şarkılar bestelenen yüzlerce yılık semtler gelecekte olmayacak. Sözkonusu yerler depremin yıkıcı etkisiyle haritadan silinecek belki ama insanlar hayatta kalmış olacak. Pilot şehirler kurulup, İstanbul boşaltılmaya başlarsa; Türkiye 1923 mübadelesi ve Birinci Dünya Savaşı sırasında gerçekleşenden daha büyük “zorunlu göç”e tanık olacak. Bu sefer kuraklık, askeri çatışmalar, siyasi ve dinsel baskılar sonucu değil, beklenen deprem nedeniyle insanlar yurt bildikleri semtlere veda edecek. 45 gün sürdüğü nakledilen 1509 depreminde II. Bayezid bile, 10 gün kadar Topkapı Sarayı bahçesine kurulan bir çadırda yaşadıktan sonra, çareyi şehri terkedip Edirne’ye gitmekte bulmuştu. Yüzbinlerce insanın hayatı kurtarılacaksa eğer, bu göç olmalı. Ya da acısını unutamayacağımız bir insanlık dramıyla karşılaşmaya hazır olmalıyız. Yrd.Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu: "Avcılar'ın başka çaresi yok!" Projeden haberim yok! Bu adamlar neden böyle kapalı devre çalışırlar anlamıyorum. Bu konular tartışılırken Avcılar Belediyesinden bilgi alınmadıysa o işte çok ciddi bir yanlış vardır demektir. En riskli binaların durumunu kontrol edebilen, söyleyen bir mekanizma ile bu karar verilmeli. Bu ekiptekiler aylarca çalıştılarsa veri bazında ellerinde bilgi olması lazım. Belediyenin yaptığı yerleşime uygunluk raporu önlerine geldi mi acaba? Ben bu işin içinde olan bir kişiyim, mesela bana gelip şu ana kadar hiç kimse hiçbirşey sormadı. Biz yerbilimciyiz üstelik. Taşınma konusuna gelince; Avcılar’ın başka çaresi yok! Avcılar birinden kurtulsa öbürü var! Ortası kırılırsa beklenenden belki daha az etkilenir ama Adalar önü kırılırsa hedef. 6.5 yeter. Fazla büyüğe gerek yok. Avcılar’daki teknik durum şu: Depremde bir tek anormallik gösteren yer Avcılar oldu. Şiddeti 8 olarak hissetmesi gerekirken 9 olarak hissetti. Deprem E—5’in iki tarafında çok ciddi şekilde büyüdü. Deprem dalgaları büyüyünce de sonuçta kötü binalar yıkıldı ama anormal bir yıkım oldu. Depremden sonra burada yerleşmeye uygunluk çalışması yapıldı. Çok büyük ve güzel bir mühendislik çalışması yapıldı. Aşağılarda çok ciddi heyelanların olduğu, depremi büyüten etkenler, bütün bu bilinenler somut veriye dönüştürüldü. Avcılar’da çok ciddi risk olduğunu hem çalışmalardan hem de 17 Ağustos depreminden biliyoruz. Bunlar da gösteriyor ki, Avcılar’da ‘radikal önlemler’ alınmalıydı. Bazı yerlerin yıkılması, bazı yerlerin imara kapatılması gerekirdi ama bunlar olmadı. Çünkü bunun için hem irade gerekli hem de para. Para var da irade yok. Halk da destek vermedi. Kaynak : Aksiyon