Financial Times: Türkiye Mısır için model olabilir, Obama'nın Kahire'ye gönderdiği temsilcinin Mübarek rejimiyle ilişkileri, Bush İsviçre gezisini neden iptal etti? ve Sarah Palin'in markalaşma çabası
Abone olİngiliz gazeteleri bugün de Mısır'daki gelişmelere geniş yer veriyor.
Financial Times, başyazılarından birini de bu konuya ayırmış. Gazete, 'Avrupalıların Arap tarihiyle randevusu' başlıklı yazıda Avrupa Birliği'nin Arap dünyasının özgürleşmesine yardım etmesi gerektiğini savunuyor. Dikkat çeken satırlar şöyle;
'Özgürlüğe giden yolda sıklıkla sevimsiz sapmalar olur. Aşırı milliyetçilik, ekonomik sıkıntılar, sınır çatışmaları ve hatta iç savaş. Ama Avrupa, bu yolun sonunda yatan ödülü gözden kaçırmamalı. Kuzey Afrika ve Orta Doğu'da yönetimlerin halklarına en sonunda saygıyla davrandığı komşularla çok daha güven dolu ve yapıcı bir ilişki.'
'Türkiye model olabilir'
Financial Times, bu anlamda Türkiye'nin model olabileceğini söylüyor.
Türkiye'yi 'siyasi ve ekonomik çağdaşlaşma hız kazandıkça, ılımlı İslamcı bir hükümetin ortaya çıktığı gelişen bir demokrasi ve değerli bir bölgesel ortak' olarak tanımlayan gazete şöyle devam ediyor;
'Belli bazı Avrupa Birliği hükümetlerinin Türkiye'ye tam üyelik verilmesini reddetmesi aptallık mı, yoksa mantıklı bir gerçekçilik mi, bu tartışılabilir. Ancak Tunus ve Mısır gibi girişimci bir orta sınıfa sahip Arap ülkelerinin, Avrupa'nın yardımıyla Türk tipi bir siyasi çoğulculuk ve ekonomik gelişme yönünde evrim geçirmesi kesinlikle imkansız değil'
Guardian'ın Mısır'la ilgili gelişmeleri duyurduğu sayfalarında da gazetenin Orta Doğu Editörü Ian Black'in ülkedeki en büyük ve örgütlü mühalif grup olarak tanımlanan Müslüman Kardeşler'le ilgili yazısı dikkat çekiyor.
Black'e göre, Müslüman Kardeşler dünyanın görmezden gelmeyi kaldıramayacağı bir güç. Dikkat çeken satırlar şöyle;
'Müslüman Kardeşler görmezden gelinemez'
'Bugünlerde şiddetten kaçınıyor ve genç Müslümanlara Cihad yapmak yerine, oy verme çağrısı yaptığı için El Kaide'nin saldırılarına uğruyorlar. İsrail ve Siyonizm'e düşmanlıklarıysa aynı. Pek çok başka anlamda da evrim geçirdiler. Şeriat'ı bir referans olarak kullanan demokratik bir çerçevede çalışmaya hazır olduklarını ifade ettiler. Bu, laikleri ve büyük Hristiyan azınlığı kaygılandıran muğlak bir formül. 'Çözüm İslam'da' Müslüman Kardeşler'in sloganı olmaya devam ediyor. Çoğu uzman bugün özgür ve şeffaf bir seçim yapılsa, yüzde 25 ila 40 oy alacaklarını tahmin ediyor. Tabi bu, daha küçük laik ve demokratik partilerin Mübarek rejiminin Müslüman Kardeşlere bilerek vermediği boşluktan ne kadarını kendilerine alabileceklerine bağlı. Çok partili sistemde bir sistemde Müslüman Kardeşler İsrail'le yapılan barış anlaşmasına karşıtlığını kesinlikle ifade edecektir. Ama sürekli bir savaş halindeki eski, kötü günlere dönme arayışında olacaklarını düşünmek zor'
Wisner'ın Mübarek rejimiyle ilişkisi
Independent'ın manşetindeyse, Amerikan Başkanı Barack Obama'nın Kahire'ye gönderdiği temsilcisi Frank Wisner'la ilgili bir haber ver.
Gazetenin deneyimli Orta Doğu Muhabiri Robert Fisk'in haberine göre, Wisner, müşterileri arasında Mübarek rejimi de bulunan bir hukuk firmasında çalışıyor.
Haberde, Wisner'ın 'Cumhurbaşkanı Mübarek'in liderliğinin devamı kritik. Bu kendi mirasını yazması için bir fırsat' şeklindeki sözleri hatırlatılıyor.
Bu sözlerin, Mısır'daki demokratik muhalefeti şoka uğrattığı ve Wisner'ı Kahire'ye yollamaya karar veren Obama ve Dışişleri Bakanı Clinton'ın muhakemesini tartıştmaya açtığı belirtiliyor.
Fisk ayrıca, Obama ve Clinton'ın Wisner'ın kişisel düşüncelerini söylediğini ifade ederek, bu sözlerle aralarına mesafe koymaya çalıştığını kaydediyor.
Bush'a suç duyurusu
Times, Eski Amerikan başkanlarından George Bush'un, işkence iddialarından soruşturmaya uğrama kaygısı nedeniyle, İsviçre ziyaretini iptal ettiğini duyuruyor.
Bush, görevi bıraktıktan sonraki ilk Avrupa ziyaretinde, 12 Şubat'ta İsrail yanlısı bir grubun vereceği akşam yemeğinde konuşacaktı. Grubun avukatı, Bush'u protesto gösterileri sırasında çıkabilecek şiddet olayları nedeniyle ziyaretin iptal edildiğini belirtti.
Ancak, işkenceyi yasaklayan uluslararası insan hakları yasaları uyarınca soruşturma başlatılması için İsviçre mahkemelerine suç duyurusunda bulunan insan hakları kuruluşları, asıl nedenin kendi başvuruları olduğunu belirtiyor.
Suç duyurusuna dayanak olarak da insanda boğulma hissi yaratan waterboarding adlı sorgu tekniği gösteriliyor.
Bush anılarını yazdığı kitabında bu sorgu yöntemine bizzat onay verdiğini söylemişti.
Ancak habere göre, İsviçre makamları suç duyurusuyla ilgili bir soruşturma başlatmaya isteksizdi.
Bir İsviçre Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Adalet Bakanlığı'nın Bush'un görev süresi sırasında işlediği iddia edilen suçlar karşısında dokunulmazlığı bulunduğu sonucuna vardığını söyledi.
Ama insan hakları örgütleri Bush'un böyle bir dokunulmazlığı olmadığı görüşünde.
Palin markası
Times'ta Amerikan siyasi yaşamının bir başka önde gelen ismi, eski Başkan Yardımcısı Adayı ve Alaska Valisi Sarah Palin'le ilgili bir haber dikkat çekiyor.
Habere göre Palin, hem kendisinin, hem de büyük kızı Bristol Palin'in ismini markalaştırmak için başvuru yaptı.
Bu başvuruyla bazı Amerikalı siyasi yorumcuların, Palin'in kamu hizmetinden çok, para ve şöhretle ilgilendiği yönündeki görüşünün pekiştiği belirtiliyor.
Haberde Palin'in, gelecek yılki seçimde başkan adayı olmak için Cumhuriyetçi Parti'de nabız yokladığı, ancak Arizona'daki silahlı saldırıya verdiği tepki ve partinin karşı çıkması nedeniyle bundan büyük ölçüde vaz geçtiği hatırlatılıyor.
Times, başvuruyla birlikte Palin markasının bir darbe daha aldığını, Çünkü hem Sarah Palin, hem de kızının formu imzalamayı unutması nedeniyle, başvurularının reddedildiğini belirtiyor.