İngiltere gazetelerinde Afganistan ve Hindistan’daki seçimler ile dünya ekonomisinin durumu hakkındaki yorum ve haberler dikkat çekiyor.
Abone olİngiltere gazetelerinde Afganistan ve Hindistan’daki seçimler ile dünya ekonomisinin durumu hakkındaki yorum ve haberler dikkat çekiyor.
Afganistan’daki Devlet Başkanı seçiminin ardından “iktidar oyununun” başladığını haber veriyor Times gazetesi.
Kabil’deki Jeremy Kelly’ye konuşan Batılı bir yetkili, “Şimdi gerçek politika başlıyor” ifadesini kullanıyor.
Eski bakanlardan Abdullah Abdullah ile Eşraf Gani’nin ikinci tura kalmasının beklendiği aktarılan habere göre, yeni Devlet Başkanı’nı, diğer 6 adayın kimi destekleyeceği belirleyecek.
Taliban hareketinin 2011’deki Amerikan müdahalesiyle devrilmesinden bu yana iktidarda olan Hamid Karzai’nin desteklediği Zalmay Resul ile Abdullah’ın akşam yemeğinde bir araya geldiklerine dikkat çekiliyor.
Siyasi yorumcu Harun Mir ise “Hiçbir aday listesi kendi başına ülkeyi yönetmeye yeterli gelemez” diyor. Mir, Paştun olan Gani’nin listesinde hiçbir Tacik isim yer almadığını, Tacik olan Abdullah’ın listesinde de ülkenin en büyük etnik grubu olan Paştunlardan önemli bir kişi bulunmadığını anlatıyor. Mir’e göre ulusal birliğin korunması için uzlaşma şart.
Haberde, Taliban militanlarının tehditlerine rağmen 2009’da 4 buçuk milyonda kalan oy sayısının 7 milyona çıktığı belirtiliyor.
Ancak Taliban’ın güçlü olduğu güneydeki Helmand eyaletinin 100 bin nüfuslu Sangin bölgesinde sadece 2 bin kişinin oy kullandığı kaydedilmiş.
Daily Telegraph gazetesinin başyazısında, seçimde ilk 3 sırada yer alması beklenen adayların hepsinin de, Aralık ayından sonra Amerikan askeri varlığının devam etmesine olanak tanıyacak güvenlik anlaşmasını imzalamaktan yana olduğunun altı çiziliyor.
“Afgan iyimserliği” başlıklı yazıda şöyle deniyor: “Şimdilik bu seçim nadiren görülen bir olay özelliği taşıyor: Afganistan’da ümit verici bir an.”
Hindistan'da seçimler başlıyor
Guardian’ın birinci sayfasındaki haberlerden biri, bugün başlayan Hindistan genel seçimleriyle ilgili. 9 gün sürecek seçimlerde 800 milyondan fazla seçmen sandığa davet ediliyor.
Jason Burke, Hindistan’ın bağımsızlığını kazandığı 1947’den beri siyaset sahnesinde baskın olan Nehru-Gandi ailesinin liderlik ettiği Kongre partisinin büyük bir hezimete uğrayabileceği vurgulanıyor.
Seçimlerde sürpriz yapması beklenen parti ise yolsuzluk karşıtı Sıradan Adam partisi.
Dünya ekonomisi nereye gidiyor?
Hindistan Merkez Bankası Başkanı Raghuram Rajan, eğer hükümetler küresel ekonomiyi yeniden dizayn etmek için anlaşamazsa, 2007-2008’dekine benzer krizlerin tekrar edeceği uyarısı yapıyor.
Times’a konuşan eski IMF baş ekonomisti, sıcak paranın 1990’lardan beri ‘atlıkarınca’ misali sanayileşmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasında gidip geldiğini anlatıyor.
Eski ABD Hazine Bakanı ve Harvard Üniversitesi öğretim üyesi Lawrence Summers ise Financial Times’taki makalesinde dünya ekonomisinde tekrar büyümeye geçilebilmesinin yollarını irdeliyor.
IMF’nin gelişmiş ülkelerde “uzun süreli ekonomik durgunluk” tespiti yaptığını belirten Summers; Türkiye, Brezilya, Çin, Güney Kore ve Rusya gibi gelişmekte olan ülkelerde de büyümenin gerilediğini belirtiyor.
Summers şöyle diyor: “Gelişmekte olan ülkelere sermaye akışını ve ihracatı desteklemek zorunludur. En önemlisi de, sözleşmeleri ve mülkiyet haklarını hiçe sayma sinyalleri veren otoriter hükümetlerin olduğu bazı ülkelerde popülist tehditlere karşı siyasi adımlar; yatırımcının ve ödeme garantili maliyenin korunmasıdır. Bu çerçevede ABD Kongresi’nin IMF’nin ödeme garantili finans kabiliyetini güçlendirmesi yönünde karar alması mecburidir.”
İran'da idamlar artıyor
Times’taki başka bir haberde, İran’da Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin iktidara geldiği 10 ay içinde infaz edilen idam cezası sayısında büyük artış olduğuna işaret ediliyor.
Norveç’teki İran İnsan Hakları örgütünün verilerine göre, geçen yıl 687 kişi idam cezasına çarptırıldı. Bu cezaların 487’si Ruhani’nin başa gelmesinden sonra infaz edildi.
Örgütün sözcüsü Mahmud Emiri Muğaddem, ölüm cezasının siyasi bir araç olduğunu belirterek şöyle diyor: “Seçimden sonra ortaya çıkan değişim umudu rejim için çok tehlikeliydi. İnfazlardaki artış, Batıya karşı esnekliğin ülke içinde değişim olacağı anlamına gelmediğini gösterme amaçlı.”
Hugh Tomsilon imzalı haberde, İran devleti içindeki muhafazakâr odağın, ‘ılımlı’ olarak görülen Ruhani’nin iktidara gelmesinin ardından nükleer program konusunda Batı ülkeleriyle uzlaşma yoluna gidilmesine rağmen gücünü koruduğu vurgulanıyor.