BIST 9.673
DOLAR 35,17
EURO 36,60
ALTIN 2.962,18
HABER /  EKONOMİ

7 Keban barajımız oldu

Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, enerji tasarrufunda alınan önlemleri çarpıcı bir örnekle anlattı.

Abone ol

Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, ''Sadece ampuller ile motorların değişmesiyle Türkiye'de 7 Keban Barajı karımız oldu'' dedi.

Enerji Verimliliği Derneği'nce (ENVERDER) İzmit'teki bir restorantta düzenlenen toplantıda konuşan Güler, Enerji Verimliliği Projesi'nin toplumun en önemli dönüşüm çalışmalarından biri olduğunu söyledi.

''Sadece ampuller ve motorların değişmesiyle Türkiye'de 7 Keban Barajı karımız oldu'' diyen Güler, insanların evlerindeki ampulleri değiştirmesinin büyük katkılar sağladığını kaydetti. 

Güler, her bir ampulün değişmesiyle 2 yetişkin ağacın dikilmesine eş değer olduğunu ifade ederek, söz konusu elektriği üretmek için kömür ve doğal gaz santrallerinin kullanıldığını bildirdi.

Güler, 6,5 yıllık bakanlığı döneminde birçok baraj ve boru hattı yaptıklarını dile getirerek, ''Enerji Verimliliği Projesi, sosyal sorumluluğu açısından önemli. Bu konuda bilinç oluşturulmalı. Enerjide dışa bağımlılığı gidermek için 2 şey yapabiliriz, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı adını, Tabii Kaynaklar ve Enerji Bakanlığı diye değiştirmek. Bu da rüzgar, jeotermal ve kömür kaynaklarımızla bunu oluşturmak, diğeri de enerji de verimliliğe ağırlık vermek'' diye konuştu.

UCUZ EŞYA YERİNE AZ ENERJİLİ OLANLAR TERCİH EDİLİYOR

Beyaz eşya üretiminde Enerji Verimliliği Projesi'nin büyük dönüşüm yaptığını belirten Güler, artık vatandaşların aldığı beyaz eşyaların, enerji tüketiminin A, B veya C grubunda olduğunu kaydetti.

İnsanların artık ucuz beyaz eşya yerine az enerji harcayan eşyaları tercih ettiğini ifade eden Güler, bu durumun ekonomiye de katkı sağladığını söyledi.

Güler, enerji verimliliğine önem verdiklerini dile getirerek, şunları kaydetti:

''Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığı, hem cari açıktaki enerjinin olumsuz katkıları hem de işsizlik konusundaki önemli sorunlar, enerji verimliliğiyle büyük ölçüde azalacak. Sadece yalıtım konusuna ağırlık vermiş olsak, Türkiye'deki binaların yüzde 12'sinin yalıtımı var, yüzde 88'inin yalıtımı yok. Dolayısıyla yalıtım yapsak, kendi kaynaklarımızı aslında daha iyi değerlendirebiliriz. Türkiye'deki yalıtımı olmayan binaların yalıtımı yapılmış olsa, birçok insana ekmek parası çıkar. Bu emek yoğun iş olduğu için Rusya'ya ve İran'a vereceğimiz parayı cebemizde kalması böylece mümkün olur. Termal kamerayla Türkiye'yi dolaştık o zaman. Dışı güzel olan binaların enerji yalıtımının çok iyi olmadığını gördük.''

"BİNANIN DURUMUNA GÖRE ENERJİNİN YÜZDE 25'İ İLE 50'Sİ DIŞARIYA ATIYORUZ"

ENVERDER Genel Başkanı Erkan Gürkan da kaynakları etkin kullanabilmenin bir yaşam biçimi olduğuna dikkati çekerek, insanların rahatı bulduktan sonra çabuk tüketme alışkanlığının olduğunu kaydetti.

Sanayinin getirdiği olanakların doğru kullanılmaması halinde problem olarak hayatın önemli bir parçasını oluşturabileceğini ifade eden Gürkan, yeşil büyüme denilen kavramın bütün yaşam alanlarını etkileyebileceğini anlattı.

Gürkan, ülke ekonomisinin güçlü olması isteniyorsa insanların bu duruma nasıl katkı yapacağını düşünmesi gerektiğini dile getirerek, petrolün varil fiyatının son dönemde 100 doların üstüne çıktığını bildirdi.

Değişen her bir rakamın insanların cebinden giden ekonomik değeri tanımladığını belirten Gürkan, ''Bu parayı ne ile yaşıyorsak onunla ödüyoruz. Fosil yakıtlarda doğal gazda yüzde 97 civarında, petrolde de yüzde 91-92 civarında ithal eden ekonominin fertleriyiz. Birçok zorlukla yapılan boru hatlarından geçen enerji kaynaklarını, binanın durumuna göre, yüzde 25 ile 50'sini duvardan dışarı atıyoruz'' dedi.