Seçimlerden Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 13 yıllık tarihinde ilk kez tek başına hükümet kurmasına izin vermeyen bir tablo çıktı. HDP 7 Haziran’ın galibi olarak görülüyor. Peki ya hükümet hesapları? Alper Ballı seçimin sonuçlarını ele aldı.
Abone olSeçimlerden Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 13 yıllık tarihinde ilk kez tek başına hükümet kurmasına izin vermeyen bir tablo çıktı. HDP 7 Haziran'ın galibi olarak görülüyor. Seçim sonuçlarının anlamını ve yeni durumu satırbaşlarıyla ele aldık.
1. Başkanlık sistemi reddedildi
Seçimlerin en önemli sonuçlarından biri seçmenin Cumhurbaşkanı Recep Tayyıp Erdoğan'ın başkanlık sistemi projesine destek vermemiş olması.
Erdoğan 'Yeni Türkiye'nin inşaası için başkanlık sisteminin şart olduğunu vurgulayan bir seçim kampanyasıyla AKP'ye destek istedi. Ama bu desteği alamadı.
Başkanlık sistemine karşı çıkarak kampanya yürüten CHP, MHP ve HDP'nin oy oranı yüzde 60'a yakın. Her üç partinin kampanyalarının eksenine yerleştirdikleri "Erdoğan'ı başkan yaptırmayacağız" söyleminin seçmen nezdinde karşılık bulduğu görülüyor.
Seçimlerde aktif bir kampanya yürüten Erdoğan da AKP'nin yaşadığı gerilemenin sorumluları arasında sayılıyor.
2. AKP oy kaybetti
AKP'nin başarısızlığının görünen bir kaç nedeni var. Birincisi ekonomiyle ilgili. İşsizlik ve hayat pahalılığı yakınmalarının yaygın olduğu bir ortamda muhalefetin asgari ücret ve sosyal haklara ilişkin vaatlerinin seçmen nezdinde karşılık bulduğu anlaşılıyor.
AKP'nin bu vaatleri kaynak tartışmasıyla zayıflatma çabasına muhalefetin 'Kaçaksaray' olarak nitelediği "Cumhurbaşkanlığı binasına ve lüks araçlara kaynak bulunuyorsa bu vaatler için neden bulunamasın" teziyle verdiği yanıt seçmen nezdinde etkili olmuş görünüyor.
Sandığa yansıdığı çok açık olan bir diğer konu da çözüm sürecinin kendisi. Erdoğan'ın çözüm sürecinde tıkanmaya ve Kürt sorununa ilişkin geleneksel AKP çizgisinden sapmaya işaret eden söylemi ve Uludere, Kobani meselelerindeki tavrı Kürt seçmen için barajı aşma şansı yüksek görülen HDP'yi cazip bir adres haline getirdi.
Bu sadece Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da değil, büyük kentlerde ciddi bir oy potansiyeline sahip Kürt seçmenin de AKP'den uzaklaşmasına neden oldu.
AKP'nin Diyarbakır, Van, Şanlıurfa , Mardin gibi kentlerdeki oy kaybı yüzde 10 ila 15 arasında.
Ama diğer yandan çözüm sürecini başlatıp yürüten bir parti olarak da Orta Anadolu ve Karadeniz bölgesindeki milliyetçi muhafazakar kalelerinde ağır darbeler yedi AKP.
Erzurum, Kayseri, Gaziantep, Bursa, Trabzon, Samsun, Sivas, Yozgat gibi kentlerde AKP'nin oy kaybı yüzde 9 ila yüzde 15. Buradaki muhafazakar seçmenin MHP'ye yöneldiği anlaşılıyor.
3. HDP seçimin galibi oldu
Seçimden zaferle çıkan HDP geleneksel oy deposu olan Güneydoğu ve büyük kentlerin yoksul kesimlerindeki seçmeniyle, büyük kentlerdeki liberal sol, sosyalist seçmeni buluştururken, AKP'nin anayasayı değiştirebilecek çoğunluğa ulaşmasından endişe eden CHP seçmenini de stratejik oy kullanmaya ikna edebildi.
Partinin eş başkanı Selahattin Demirtaş'ın kamuoyunda sempati ve ilgi toplayan, Erdoğan'a doğrudan meydan okuyan seçim stratejisi merkezde HDP'ye kuşkuyla bakan seçmenin bu partiye yönelimini güçlendirdi.
Kampanyasını sadece Kürt sorununa odaklamayıp yoksullukla mücadele, sosyal politikalar, gençler ve kadınlara destek, eşit ve adil bir barış ortamı vaadeden kapsayıcı söylemi izleyen HDP'nin ilk sınavı, hükümet kurma görüşmelerinde izleyeceği strateji olacak.
4. CHP buruk ama iyimser
AKP'ye karşı muhalefetini ilk kez laiklik kaygılarına değil, tutarlı bir politika ve seçmenin sorunlarına karşı çözüm önerileri üzerine kuran CHP sandığa yansımasa da, seçmen nezdinde sempati toplayan bir parti olarak ayrıldı seçimlerden.
Alınan yüzde 25 oy burukluk yaratmış olsa da, seçim gecesi HDP'nin barajı aşmasının da etkisiyle CHP seçmeninde 'yenilgi psikolojisi' hissedilmedi.
Bunda CHP seçmeninin HDP'ye stratejik oy vermiş olduğunun da yaygın olarak kabullenilmesi de rol oynadı.
CHP uzun bir süre sonra ilk kez küskün olmayan ve iç sorunlar yaşamayan bir örgütle girdi seçime. Önseçimin yarattığı ivme ve heyecan seçim gününe kadar taşınabildi.
CHP liderliğinin en büyük başağrısı ise partinin Güneydoğu'da neredeyse 'yok' olması.
Ancak HDP tabanıyla yaşanan geçişkenliğin yarattığı 'iyimser hava'nın, tabanının Kürt sorunu konusunda muhafakazar olduğu söylenen CHP'yi bu konuda daha cesur davranmaya itmesi şaşırtıcı olmayacak.
5. MHP, HDP'ye karşı denge unsuru olarak görüldü
AKP'den kopan seçmenin HDP ile birlikte en yoğun yöneldiği iki partiden biri oldu MHP.
Bahçeli'nin partisinin Kayseri, Şanlıurfa, Sivas, Erzurum, Yozgat, Samsun gibi AKP kalelerindeki oy artışı yüzde 6 ile 10 arasında değişiyor.
Çözüm süreci ve Erdoğan'ın 'tek adamlığı'na karşı yoğun bir kampanya yürüten MHP'nin kaydettiği oy ve milletvekili artışında, milliyetçi-muhafazakar seçmenin TBMM'ye gireceği anlaşılan HDP'ye karşı bu partiyi bir denge unsuru olarak güçlü göndermeyi istediği de seçim öncesi sokaklarda hissedilen tepkilerdendi.
6. Koalisyon korkutmadı
AKP'nin Erdoğan'ın hedef olarak koyduğu anayasayı değiştirecek çoğunluğa ulaşamayacağı anlaşılınca gündeme getirilen koalisyon korkularının, seçmen nezdinde karşılık bulmadığı anlaşılıyor.
Tam tersine Erdoğan'ın, muhalefetin diktatörlüğe gidişte bir durak olarak gördüğü başkanlık heveslerine karşı AKP ve Erdoğan karşıtlığına dayanan bir sandık koalisyonu oluştuğu ortaya çıkıyor.
7. Kadınlar TBMM'ye güçlü giriyor
7 Haziran seçimleri HDP'nin yanı sıra kadınların da zaferi olarak görülebilir. HDP aday listelerini belirlerken, cinsiyet eşitliği stratejisiyle her seçim bölgesinde eşit sayıda kadın-erkek aday belirlemesinin meyvesini 80 milletvekilinden 30'unu kadınların oluşturmasıyla aldı.
HDP, kadın milletvekili oranı yüzde 38'le en yüksek parti. CHP de ön seçim sonuçlarına bağlı olarak kadın adaylar lehine kota kullandı ve 22 kadın milletvekiliyle TBMM'de yer alacak.
AKP'nin kadın milletvekili sayısı da 42, grubundaki kadın oranı CHP'ninkine yakın.
İki partinin de kadın milletvekillerinin gruplarının toplamına oranı yüzde 16-17 civarında. MHP'nin kadın milletvekili sayısı ise 4.
8. Ankara'da yeni hükümet hesapları yapılmaya başlandı
Seçimlerden çıkan tablo hiçbir partiye tek başına iktidar olma şansı vermiyor. Anayasa Cumhurbaşkanı'na bu konuda geniş yetkiler verdiği için söz Erdoğan'da.
Erdoğan'ın hükümeti kurmakla görevlendirmesi beklenen AKP Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu koalisyon için partilerin kapılarını çalacak.
İlk açıklamalar, olumlu yanıt alma ihtimalinin pek yüksek olmadığına işaret ediyor.
Ancak diğer yandan, daha şimdiden partiler arasında nabız yoklama çalışmalarının başladığını düşünmek yanlış olmaz.
Her ne kadar seçim gecesi koalisyon kapısını kapamış olsa da MHP'nin hükümete koşullu destek vermesi, az da olsa bir ihtimal olarak var.
HDP, barajı AKP ve Erdoğan karşıtlığı üzerinden aştığı bir seçim sonunda AKP'yi hükümette tutacak bir pazarlığın içinde olur mu? Seçim öncesi ve gecesi HDP'lilerin buna yanıtı hep 'hayır' oldu.
Davutoğlu'nun başarılı olamaması durumunda teamüller CHP liderinin hükümeti kurmakla görevlendirilmesini gerekiyor.
Bu senaryoda ise, yoğun pazarlıklarla dışarıdan HDP destekli bir CHP-MHP koalisyonu olası.
Bu hem CHP hem de MHP'ye, asgari ücret, taşeronlaşmanın önlenmesi, emeklilere, kadınlara dönük vaatlerini gerçekleştirme fırsatı vererek olası seçim için büyük bir avantaj sağlayacak, hem de Erdoğan ve AKP'lilerin hedef olduğu yolsuzluk iddialarını 'raftan indirme fırsatı.'
Ankara'da Erdoğan'ın böyle bir senaryonun gerçekleşmesine izin verecek bir hükümeti kendi elleriyle kurdurma ihtimaline şans veren pek yok. Böyle bir durumda en gerçekçi senaryo, yeni bir seçim olarak görülüyor.