BIST 9.725
DOLAR 35,18
EURO 36,72
ALTIN 2.965,17
HABER /  GÜNCEL

6 Türk'ten biri için her yol mübah!

2012 Küresel Yolsuzluk Anketi'ne göre Türk yöneticilerin yüzde 16'sı 'İş kazanmak için rüşvet verilebilir!' diyor

Abone ol

Ernst & Young Güney Doğu Avrupa ve Türkiye Usulsüzlük İncelemesi ve Uyuşmazlık Danışmanlığı Bölümü Sorumlu Ortağı Dilek Çilingir tarafından düzenlenen toplantıyla, ''2012 Küresel Yolsuzluk Anketi'' sonuçları açıklandı.

Dünya genelinde bin 758, Türkiye'den ise 50 şirket yönetici ve çalışanının görüşleri alınarak gerçekleştirilen anket sonucuna göre, Türk katılımcıların yüzde 16'sı, iş kazanmak için rüşvet verilebileceği görüşünde. Bu oran iki yıl önce açıklanan anket sonuçlarında yüzde 4 olarak yer almıştı. Ankete katılan Türk katılımcıların tamamı, rüşvet ve yolsuzluk risklerini azaltmak için düzenleyici kurumların daha sıkı gözetim uygulamasını istediğini ifade ediyor.

Ernst & Young'ın ''Daha Fazla Büyürken: Dürüstlük için bir yer'' başlıklı ve dünyanın önde gelen şirketlerindeki üst düzey yöneticilerin katılımıyla yürütülen 2012 Küresel Yolsuzluk Anketi'nin sonuçlarına göre, iş kaybetmemek veya yeni iş almak için nakit rüşvet verebileceğini belirten yöneticilerin oranı 2010'da dünyada yüzde 9, Türkiye'de yüzde 4 iken, yeni anket sonuçlarına göre, dünyada yüzde 15'e, Türkiye'de yüzde 16'ya yükseldi.

Ciro artış hedefini yakalama baskısıyla ilke ve yasalara uygunluğun göz ardı edilebildiğini belirten yönetici sayısında hem küresel sonuçlarda hem Türkiye sonuçlarında artış gözlemlenirken, rekabet şartları iş etiğine aykırı davranış ve uygulamalar ile bozuluyor.

Ankete katılanların üçte birinden çoğu ülkelerinde yolsuzluğun yaygın olduğuna inanırken, bu oran hızlı büyüyen ülkelerdeki yöneticiler arasında çok daha yüksek seviyelerde bulunuyor.

Sonuçlar çerçevesinde, mali tablolarda usulsüzlük birçok ülkede önemli bir risk unsuru olarak varlığını korurken, Uzakdoğu'daki yöneticilerin yüzde 15'i mali performans hakkında yanlış bilgi vermenin savunulabileceği görüşündeler. Düzenleyici kurumlar ve pay sahipleri tarafından bu eylemlerin önlenmesinden sorumlu tutulan yönetim kurullarının ağır bir baskı altında olduğu görüşü öne çıkıyor.

Ayrıca, üst düzey (C-suite) yöneticilerin yarısından çoğu Yönetim Kurulu'nun emniyet subabı olarak görev yapabilmesi için işleri daha yakından takip etmesi gerektiğini düşünürken, bu oran ülkemizde yüzde 80'e yakın çıkıyor.

Ankette, yöneticilerin dikkat çeken mesajlar da verdiği belirtilirken, şirket yönetiminin konuya sahip çıkmasına rağmen kusurlu davranışların cezalandırılmadığı ifade ediliyor.

Yöneticilerin neredeyse yüzde 50'si, şirket yönetiminin rüşvet ve yolsuzluk karşıtı ilkelere bağlılığını açıklamasına rağmen, ihlal edenlerin cezalandırılmadığı görüşünde birleşiyor.

Türkiye'de, rüşvet ve yolsuzluk karşıtı ilkelerini ihlal edenlere gerekli cezanın verildiğini belirtenlerin oranı yüzde 54 seviyesinde bulunuyor. Çilingir anket sonuçlarını açıklarken, şunları kaydetti:

''Günümüzün piyasa şartlarında büyüme ve etik ilkelere bağlılık, birbirleri ile 'rekabet eden' iki öncelik gibi görünebilir. Yönetim Kurulu rüşvet ve yolsuzluk risklerinin daha kapsamlı ve daha sık değerlendirilmesi yönünde yönetim kademesini zorlamalı, yasa ve politikalara uygunluğun sağlanması için amaca hizmet edecek bir raporlama sistemi uygulanmalıdır. Buna ek olarak, rüşvet ve yolsuzluk karşıtı ilkelerini ihlal edenlere de şirketler gerekli cezaları uygulamalı, bunu caydırıcı bir yöntem olarak da kullanmalıdırlar.''

CFO'LAR MERCEK ALTINDA

CFO'ların rüşvet, yolsuzluk ve usulsüzlük konularında Yönetim Kurulu'na rapor sunan en etki sahibi yöneticiler arasında yer aldığını anımsatan Çilingir, şöyle devam etti:

''Ancak yaklaşık 400 CFO ile yapılan görüşmeler sonucunda kaygı uyandıran bir azınlık grubun, problemin parçası olabileceği ortaya çıkmıştır. Şöyle ki, görüşleri alınan CFO'ların yüzde 15'i iş almak için nakit rüşvet verebileceğini, yüzde 4'ü ise mali performans hakkında yanıltıcı bilgi sunabileceğini belirtmiştir. Ülkemizde bu oranlar sırasıyla yüzde 16 ve yüzde 2 olarak gerçekleşmiştir. Bu kesimin mutlak sayısı çok değilse de, CFO'nun sorumluluk kapsamı dikkate alındığında kurum ve Yönetim Kurulu için büyük bir tehlike arz ettiği açıktır.''

TÜRKİYE'DE "İHBARCILARA PRİM SİSTEMİ" YÜZDE 64 DESTEK ALDI

Sonuçlara göre, ankete katılan Türk şirketlerinin yüzde 98'i periyodik iç denetimler gerçekleştirdiklerini, yüzde 76'sı özel takip yazılımları kullandıklarını ve yüzde 68'i bünyelerinde bir bildirim hattı bulundurduklarını belirtirken, Dilek Çilingir bu konuda ''Karşılaştığımız vakalar ve yaptığımız çalışmalar, bu önlemlerin ya yeterince etkili çalışmadığını, ya da yanlış uygulanıyor olabileceğini gösteriyor. Çünkü usulsüzlük vakaları her geçen yıl artıyor.'' diye konuştu.

Çilingir, bir diğer verinin de, ihbarcılara 'prim sistemi' uygulanmasına destek verenlerin oranının yüzde 64 ile, ülkemizde dünya ve Avrupa oranlarından yüksek olması olarak öne çıktığını bildirerek, ''Araştırma sonuçları şirketlerin usulsüzlük risklerinin artık farkında olduklarını ve bu riskle başa çıkabilmek için gerekli önlemleri almaya başladıklarını göstermektedir. Ancak, artan finansal zorlukların, çalışanların usulsüzlük eğilimlerini artırabildiği göz önüne alınırsa, bu önlemlerin yeterli olmayacağı açıktır. Hem şirket yöneticileri, hem de Yönetim Kurulları, konuya daha yoğun eğilmeli, kanun koyucular ve hukuk sistemi de bu çabaya destek olmalıdır.'' diye konuştu.