BIST 8.619
DOLAR 34,30
EURO 37,52
ALTIN 3.025,47
HABER /  GÜNCEL

6 saat telefonda neler yaptırmadılar ki

Telefon yöntemiyle dolandırılan emekli Abdullah Deniz'in başına gelenler hem gülümsetiyor hem de ders niteliği taşıyor.

Abone ol

Kendisini 6 saat boyunca telefonda tutan kişilerin "fotoğraf çektir", "tuvalete git", "telefonunun şarjı bitmesin, şarja tak" gibi emirlerini de harfiyen yerine getiren, banka ve PTT şubesinde de sıra beklediği için telefondakilerden azar işiten Deniz, üzerinden bir yıl geçmesine rağmen yaşamını değiştiren olay nedeniyle psikolojik destek alıyor.

Olay sonrası telefonla kendisine ulaşan polislere, "Ben nereden bileyim sizin polis olduğunuza" diyerek inanmayan Deniz, şimdi herkesi telefon dolandırıcılığına karşı uyarıyor.

Bir suç örgütü operasyonunda adının geçtiği belirtilerek, telefonla arayanların verdiği dört ayrı hesaba 107 bin 300 lira yatıran Konya Bölge İdare Mahkemesi Yazı İşleri Müdürlüğünden emekli Abdullah Deniz'in başına gelenler filimlere konu olacak türden.

Kendisini polis ya da savcı olarak tanıtan dolandırıcılar, aranan kişiye kimlik bilgileri, telefon numarası ya da banka hesaplarının terör örgütleri tarafından ele geçirildiğini ve kullanıldığını söylüyor. Kendisini emniyet amiri, rütbeli asker, hakim veya savcı olarak tanıtan dolandırıcılar, çeşitli vaatlerde bulunarak kişileri dolandırıyor.

107 BİN 300 LİRASI DOLANDIRICILIK YÖNTEMİYLE ALINDI 

"Dolandırıcılara 107 bin 300 lira kaptırdım ve bir kuruş geri alamadım" diyerek konuşmasına başlayan Deniz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, olay günü kendisini emniyetten aradığını belirten kişinin, ismini söyleyerek "senin ev telefonun da şu değil mi?" dediğini ifade etti.

Ev telefon numarasını yanlış söylediklerini, doğrusunu kendisi aktarınca telefonun kapandığını ifade eden Deniz, "Bu sefer ev telefonumdan eşime ulaşıp, 'kocan elimizde rehin' deyip benimle ilgili kıyafetime varıncaya kadar tüm bilgileri almışlar. Olayı da polise anlatmaması konusunda eşimi tehdit etmişler. Sonra yine beni aradılar. Üzerimdeki kıyafetten kaç tane çocuğum olduğuna varıncaya kadar benimle ilgili tüm bilgileri doğru sıraladılar. Suç örgütü tarafından da ismimin kullanıldığını ve bu durumun aydınlığa kavuşması için para yatırmamı istediler" diye konuştu.

6 SAAT BOYUNCA TELEFON KULAĞINDAYDI

Sonrasında onların sürekli para istediğini, kendisinin de yatırdığını anlatan Deniz, şöyle devam etti:

"Tam 6 saat boyunca telefon kulağımdaydı, ne istedilerse yaptım. Telefonum sürekli meşgul olduğu için kimse bana ulaşamadı. Babamdan kalan tarlanın satışından aldığım parayı, oğlumun gönderdiği parayı, emekli ikramiyemi dört ayrı hesaba yatırdım. Evrak için lazım olacağından fotoğrafçıya gitmemi istediler. Sekiz adet fotoğraf çektirdim, gerekince benden isteyeceklerini belirttiler. 'Telefonunun şarjı bitecek, şarj et' dediler. 'Şarj aletim yanımda yok' deyince azarladılar. Hemen gidip şarj aleti aldım. Kış olduğu için hava çok soğuktu, üşüdüm. Çay ocağına giderek hem ısınmamı hem de telefonumu şarj etmemi istediler. Bu arada kimseye bir şey anlatmamam konusunda sürekli uyardılar. 'Tuvalete git' dediler.

KUYRUKTA BEKLERKEN AZAR İŞİTMİŞ

'Lavabo ihtiyacım yok' deyince yine kızdılar, 'olsun git' dediler. Telefon kulağımda lavaboya gittim. PTT ve banka şubesine gittiğimde sıra beklediğim için azar işittim. Ön sıradakilere 'hastam var' diyerek paraları verilen hesaba yatırdım."

PSİKOLOJİSİ BOZULDU

Parayı yatırdığında faturaları saklaması konusunda kendisine sürekli telkinlerde bulunulduğunu dile getiren Deniz, mesai bitimine az bir zaman kala nakit parası kalmadığını belirtince, kredi kartından para çekmesinin istendiğini aktardı.

Koşarak bankaya gittiğini ve yine parayı hesaba yatırdığını vurgulayan Deniz, şunları kaydetti:

"Sonra 'Biz evinde bekliyoruz. Sen de taksiye binip gel' dediler. Eşim geç de olsa polise haber vermiş. Tabii ben o zamana kadar paraların tamamını yatırmıştım. Telefonu kapatır kapatmaz telefonla bana ulaşan polislere, 'Ben nereden bileyim sizin polis olduğunuzu?' diyerek inanmadım. Bunun üzerine polisler beni Konya Emniyet Müdürlüğüne davet etti. Emniyete gittiğimde dolandırıldığımı anladım. Olaydan sonra yakalanan üç kişi tutuklandıktan bir süre sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Psikolojim bozuldu. İnsanlara güvenim kalmadı. Telefon rehberimde kayıtlı olmayan kişilerin telefonunu açmamaya özen gösteriyorum. Geceleri uyuyamıyorum. Psikolojik destek alıyorum. Yaşadıklarımı düşününce yıllarca adliyede çalışmış biri olarak 'ben nasıl bu tuzağa düşmüşüm?' diyor, kendimi affedemiyorum. Ben bile yaşadıklarıma zaman zaman gülüyorum."

Kendilerini savcı, hakim, polis, ve başkomiser olarak tanıtan dört kişiyle görüştüğü ve sürekli telsiz sesi geldiği için hiç dolandırılacağına inanmadığını söyleyen Deniz, bu tür telefonlara hiç kimsenin itibar etmemesi, hemen polise başvurulması uyarısında bulundu.