İngiltere'de yerel seçim yenilgisinin iktidar partisinde yarattığı çatlak; Başbakan Cameron, Londra belediye başkanının gölgesinde mi kalıyor?; el Kaide liderinin son aylarında örgüt tarafından bir yük olarak görülmeye başlandığı iddiası.
Abone olİngiliz pazar gazeteleri iktidardaki Muhafazakâr Parti'nin yerel seçimlerde darbe almasının parti yönetimine ve ülke siyasetine olası etkilerini yorumluyor.
Sunday Telegraph gazetesi, iktidar partisinden bazı milletvekillerinin yerel seçim mağlubiyetinden yönetimi sorumlu tuttuklarını, yönetimin ise tartışmaları bastırmak için önlemler almaya çalıştığını yazıyor.
Gazeteye göre Başbakan David Cameron bu amaçla, tartışma yaratan yüksek hızlı tren projesini ertelemeye ve parlamentonun üst kanadı Lordlar Kamarası'nda yapılacak reformları gevşetmeye karar verdi.
İngiltere başbakanının yatıştırma önlemleri
Sunday Telegraph, hükümetin yeni dönemde, emek piyasasını daha esnek hale getireceğini belirttiği adımlar atarak düşük verimle çalışan kişilerin işten çıkarılmasını kolaylaştıracağını da belirtip ekliyor:
"Hükümet, gelecek seçimlerde Muhafazakâr Parti'nin aleyhine işleyeceğini öngördükleri kadınların çalışma koşullarında da değişiklikler yaparak, esnek çalışma haklarını artıracak; Amerikan Federal Soruşturma Bürosu'nun (FBI) bir benzerini İngiltere'de kurarak suç oranlarını düşürmeyi hedefleyecek ve özel üniversitelerin kurulmasını kolaylaştıran yasaları şimdilik rafa kaldıracak."
Başbakan David Cameron'ın şimdiye kadarki en büyük muhalefetle karşı karşıya kaldığını yazan Observergazetesi, başbakanın önündeki kritik görevin, koalisyon ortağı Liberal Demokratlar'la Muhafazakâr Parti muhalifleri arasında denge kuracak siyasi bir çizgi izlemek olduğunu belirtiyor.
Independent on Sunday gazetesi ise Başbakan Cameron'ın önündeki, en önemli tehlikenin, ülke çapındaki mağlubiyete rağmen Londra'da belediye seçimlerini kazanan Boris Johnson'dan geldiğini yazıyor.
'Cameron'ın desteğine rağmen kazandık'
Sunday Mirror gazetesi tekrar Londra Belediye Başkanı seçilen Boris Johnson'ın "Yağmura, BBC'ye, bütçeye ve David Cameron'ın desteğine rağmen kazandık" demesini öne çıkarıyor ve Londra seçim galibiyetinin, Boris Johnson'ın Muhafazakâr Parti'nin başına geçme hevesini körüklediğini yazıyor.
Gazete, yerel seçimlerin ardından Cameron'ın kendi partisinin Londra adayı Johnson ile birlikte mutlu görünmediğini ve el sıkışırken yüzünü başka yöne çevirdiğini de belirtiyor.
Independent on Sunday gazetesi muhabirlerinden Patrick Cockburn, Amerikan Özel Birlikleri tarafından Pakistan'daki bir operasyonda öldürülmesinin birinci yıldönümünde Usame Bin Ladin'in son aylarını nasıl geçirdiği ile ilgili yeni bilgilerin ortaya çıktığını yazıyor.
Cockburn'e göre, El Kaide lideri öldürülmesinden önceki aylarda tecrit olmuş halde, kuruntulara ve hezeyanlara kapılmış bir şekilde ve örgüt militanları tarafından alay edilerek yaşamış.
Bin Ladin'in emirleri 'dinlenmiyordu'
Gazetenin yazarı, bin Ladin'in öldürülmesinin ardından "absürt derecede çok sayıda eski CIA ve FBI ajanlarının gazetelere mülakat vererek, operasyonda kilit rolü kendilerinin oynadığını" söylediklerini ve el Kaide liderinin yerini geçmiş yıllarda bulamamalarının nedenini ise önceki Amerikan yönetimlerinin "beceriksizliklerine" atfettiklerini belirttikten sonra özetle şöyle devam ediyor:
"Ancak bu ifadelerin büyük bir kısmı hayal ürününden ibaret… Operasyonun ardından Amerikan yönetimi bin Ladin'i el Kaide'nin operasyonel olarak aktif bir lideri olarak tasvir etti ancak bin Ladin'in dış dünya ile bağlarının kesik olduğunun ortaya çıkması üzerine bu açıklamaları geri çektiler. Bin Ladin'in 200 sayfayı bulan 16 mektubunun yayınlanması ile birlikte el Kaide liderinin son aylarında emir ve talimatlarının pek de ciddiye alınmadığı ortaya çıktı."
Cockburn, bin Ladin'in mektuplarındaki analizlerinde, örgüt komutanlarını "bir ya da iki 'düşman'ı öldürmek için camilerde bombalar patlatarak Müslümanları öldürmelerinden dolayı eleştirdiğini de belirtiyor.