100 dolardan başlayan pazarlık, 5 milyona kadar inebiliyor. Arz talep çok olunca internet sitesi bile açıldı..
Abone ol
Eşcinsel fuhuş, Taksim'i adeta açık bir erkek genelevine dönüştürmüş durumda 5 milyona satılık erkekler Yer: Taksim'i Harbiye'ye, Beşiktaş'a ve Dolapdere'ye bağlayan Divan Oteli'nin karşısındaki dört yol ağzı. Saatler gece yarısını gösteriyor. Otelin tam karşısına düşen kaldırımda yan yana dizilmiş ve yaşları 17 ile 25 arasında değişen modern giyimli, kimi esmer, kimi sarışın, kimi kumral, kimi kirli sakallı, hepsinin de saçları genellikle jöleli bir grup delikanlı. Gecenin bir yarısında, kışın ayazında, kaldırıma dizilmiş, önlerinde duran arabalara eğilip hararetli bir pazarlık yapıyorlar. Arabadakiler, aykırı cinselliklerini ancak gecenin tüm yasakları, günahları, her şeyi örten koyu karanlığında yaşayabileceklerini bilen, yarım saatlik, bir saatlik bir ilişki kurup maddi-manevi bedelini ödeyecekleri genç rentboy (kiralık erkek) arayan orta yaş ve üstü gizli eşcinseller. Ayaküstü hararetli ama hızlı pazarlık sonucunda anlaşmaya varılırsa rentboy, hemen arabaya biniyor ve araba, oradan kaçarcasına süratle uzaklaşıyor. Kaldırımla cadde arasındaki hareketlilik ise sabahın ilk ışıklarına kadar durmaksızın sürüyor. Kaldırımda 'eşcinsel müşteri avı'na çıkan 'şipşak jigololar', harçlıklarını çıkarabilecekleri, kendilerine âşık ettirebilecekleri veya 'söğüşleyebilecekleri' orta yaşlı veya yaşlı bir eşcinsel sürücünün daha gelmesini umut ve heyecanla beklemeye koyuluyor. Taksim Meydanı'nda da manzara, buradakinden çok farklı değil. Eşcinsel fuhuş, Taksim Meydanı'nı adeta açık bir erkek genelevine dönüştürmüş durumda; seks pazarlığı, meydanda, alenen yapılıyor hem de sıkı sıkıya!.. Orada eşcinsel avcısı jigololar, Atatürk heykelinin bulunduğu küçük parkı çevreleyen demir parmaklıklara diziliyor ve meydanda jigolo beğenen eşcinsellere kendilerini teşhir ediyor. İstiklal Caddesi'nin hemen girişindeki ve yine Gezi Parkı'nın hemen altında yer alan kafelerde de onlara sıkça rastlamak mümkün. Eşcinsel fuhuş, artık öylesine yaygın ve kanıksanmış ki ava çıkmış jigololar, önlerinden geçen veya karşılaştıkları bir eşcinsele bu işi para karşılığı yaptıklarını 'laf atarak', kendi aralarında yüksek sesle yaptıkları konuşmalarla 'dokundurarak' belli ediyorlar. Atılan zarf, eğer 'av' tarafından kabul görür ve alınırsa zaten karşılığı anında geliyor. Eşcinsel, dönüp gülümseyerek iletişime geçiyor ve ayak üstü sıkı pazarlık başlıyor. Oradaki tanışma da -eğer pazarlıkta anlaşmaya varıldıysa!- ya bir otelde, ya bir garsoniyerde ya da eşcinselin evinde sonuçlanıyor. Eşcinsellerin ağırlıklı olarak gittiği ve bu özelliğiyle ünlenmiş otellerin yanı sıra İstiklal Caddesi'nin ara sokaklarında bu iş için hizmet veren, otel gibi çalışan ama hiçbir yasal nitelik taşımayan özel evler bile olduğunu söyleyelim!
Yol parasına seks! Aslında ortalıkta öyle büyük paralar, dolarlar, Euro'lar uçuşmuyor. Şaşırtıcı belki; ama bu genç çocuklar, bedenlerini, yalnızca 5 milyon TL ile 30 milyon TL arasında değişen paralarla kiralıyor. Pazarlık, 50 milyon liradan başlasa da açlık, soğuk, uykusuzluk, yorgunluk, sıcak bir yatağın, sıcak bir çorbanın cazibesine yenik düşüyor ve 'yol parası' veya 'küçük bir harçlık' teklifine ikna olunuyor. Yine de bu dünyanın yazılı olmayan kurallarına, 'racon'una göre kimse, hiçbir zaman düşük ücretle çıktığını söylemiyor, aksine, birkaç milyon aldıysa bile bunu hep "100 dolar aldım" şeklinde ifade ediyor. Bu, hem 'piyasa'nın düşmemesi hem de şanın yürümesi açısından olmazsa olmaz bir kural. Anadolu'dan büyük kente artan göçle birlikte hızla evrilen ve artık kelimenin tam anlamıyla 'kayıt dışı ekonomi'de küçük de olsa illegal bir pazar haline dönüşen bu aykırı sektörün lokomotiflerinden biri de barlar. Bu barların başında da İstiklal Caddesi'ndeki Ağa Camii'nin caddeye bakan kapısının tam karşısına düşen sokakta bulunan iki bar geliyor. Bu barlar, tamamen genç 'rentboy'ların piyasası konumunda. Canı isteyen bir eşcinsel, parayı bastırdığı sürece, buradan istediği jigoloyla hemen çıkıp gidebiliyor. Barlardan biri aslında bir gay bar olarak açılmış olsa da zaman içerisinde tamamen 'eşcinsel seks pazarı'nın işlediği ve ilgili olanlar arasında bu özelliğiyle hızla ünlenen bir 'marka'ya dönüşmüş. Mekânın işletmecisi, buranın bir jigolo mekânı olduğunu kabul ediyor ama "Biz, böyle olması için özel bir çaba göstermedik. Kendiliğinden oluşan bir şey oldu. Kimseye müdahale edemez veya herkesi denetleyemeyiz. Karşılıklı ve gönüllü alışverişe dayanan bir ilişki söz konusu. Biz sadece bar hizmeti veriyoruz" diyor.
Sevgisiz hayatlar 23 yaşındaki O.T., bu barı espriyle karışık 'işyeri' olarak tanımlıyor. Uzun boylu, yakışıklı, esmer bir delikanlı. Baldırlarını sıkıca saran ve belli ki ünlü bir markanın imitasyonu blucini ve yine gövdesini sıkıca saran daracık, incecik, parlak tişörtü, jöleyle dikleştirilmiş, şekillendirilmiş simsiyah saçları dikkat çekiyor. İç Anadolu kökenli. Ailesi Zeytinburnu'nda yaşıyor ama o, pek görüşmediğini söylüyor onlarla. Ortaokul ikiden terk. Sonrasını okuyamamış. Nedeni ekonomik sıkıntılar. Dört kardeşi daha var. Taksim'le, Beyoğlu'yla, mahalledeki arkadaşları tanıştırmış onu. O gün bugündür de buranın müdavimi. "Her zaman müşteri çıkıyor mu?" sorumuzu, elini saçlarının arasında gezdirerek, sıkıntılı, biraz gergin ama nedense kasılarak şöyle yanıtlıyor: "Valla, o duruma bağlı. Ama turistler iyi para veriyor. Turistlerin eli Türklerden daha açık. Onlar zevklerine daha düşkün. Ne kadar istesek veriyorlar. Eğer o gece turist varsa işler iyi gidiyor. Yerli müşteriyle sıkı pazarlıklar yapılıyor ama bazen de bir şey bulamazsak fiyatları kırıyoruz." Onlar için ne kadar yüksek fiyatlarla çıktıkları önemli bir ölçüt; çünkü bu, 'hava', 'piyasalarının yükselmesi', 'şanlarının yürümesi' demek. Piyasaya yeni girenler bile bu altın kuralı kısa sürede kavrıyor ve hemen uygulamaya geçiriyor. Sözgelimi, bir 'müşteri' gibi 'pazarlık' yaptığımız henüz 18 yaşındaki N.C., loş ışıkların, koyu sigara dumanlarının, birbirine karışıp giden onlarca ten ve nefes kokularının arasında bize 'onunla geçireceğimiz bir gecenin bedelinin 100 dolar olduğunu" söylüyor. Yüksek volümlü müzik yüzünden birbirimize seslerimizi güç duyuruyoruz ama yine de ısmarladığımız içki karşılığında sohbet etme olanağı buluyoruz. Sinoplu olduğunu, İstanbul'a sekiz ay önce geldiğini, geceliği 7 milyon lira olan bir otelde kaldığını, otel parasını bulamadığında ya parklarda, banklarda sabahladığını veya geceyi bazı eşcinsellerin, travestilerin evinde cinsel ilişki karşılığı geçirdiğini öğreniyoruz. Ailesini hiç aramadığını, bir gün otobüse atlayıp İstanbul'a geldiğini söylüyor. Altı kardeşin dördüncüsü o. Yalnızca ilkokulu bitirmiş, sonra ailesinin geçimine katkıda bulunmak için orada burada çalışmaya başlamış. Şimdi sürdürdüğü hayat, onu hızla yaşlandırıyor farkında olmasa da; çünkü alkolle, sigarayla, seksle, hatta esrarla harmanlanmış, yıpratıcı, yoğun, ölümcül, aykırı geceler, ondan çok şey alıp götürüyor, pek çok şeyi tüketiyor. Öylesine genç ki neredeyse çocuk izlenimi veriyor. Bu toy ama bıçkın olmaya öykünmüş hali, biraz da şefkat hissi uyandırıyor ve pazarlık olumsuz sonuçlanıyor ama barın kapanış saatlerine doğru birkaç kişiyle daha kuytu bir köşede veya dans ederken, ısmarlanan içkileri yudumlarken pazarlık yapan, arada da bu hayatın kendisine öğrettiği gibi, keskin, kaçamak, cilveli bakışlarla bizi kesen N.C., tekrar bize yanaşıp yüzde elli indirim yapıyor! Bunu da çok bulduğumuzu söyleyince bu kez 100 dolardan başlayan fiyat, 10 dolara kadar iniveriyor! Hayatının baharındaki bu genç, eğitimsiz ve yoksul erkek fahişeden yakamızı türlü çeşit bahaneler uydurarak kurtarıp Taksim Meydanı'na çıktığımızda oradaki hareketliliğin yoğunlaştığını fark ediyoruz. Bunun nedeni, barların kapanmış, eğlence mekânlarında jigoloların müşteri, eşcinsellerin partner bulamamış ve meydana akın etmiş olması... Taksim Meydanı, bu saatlerde tam bir açık hava genelevi görünümünde. Erkek erkeğe seks için yapılan pazarlıklar, meydandan The Marmara'nın karşısındaki parka, oradan da telefon kulübelerinin ve otobüs duraklarının bulunduğu alana kadar uzanıyor. Kıyafetleri, tavırları ve konuşmalarıyla hemen kendilerini belli eden efemine eşcinsellerle onların tam tersi bir erkeksilik sergileyen eşcinsel jigoloları arasında bazen tartışmalı, bazen esprili, bazen de bakışmaya dayalı bir pazarlık biteviye sürüp gidiyor. Gece, usul usul güne kavuşmaya başladığında pazarlıklar kızışıyor, sonra yerini mahmur, uykusuz, çaresiz, her teklife razı, yorgun yüzlere bırakıyor.
Sanal dünyada eşcinsel avı! Cebinde biraz parası olan erkek rentboy'lar, o saatleri internet kafelerde geçirmeyi tercih ediyor çünkü bu pazarın son zamanlardaki en önemli mecralarından biri de sanal ortam, yani chat!.. İnternet sitelerinin gay sohbet kanallarının genel odalarında, iki dakikada bir statik olarak sürekli verilen şöyle ilanlara sıkça rastlamak mümkün: "Selam ben B... yaşım 23, 1.78 boy, 70 kilo, esmerim. Jigoloyum. Şu an Taksim'deyim. Resmim var. Saat başına 30 milyon alıyorum. Çok iyi sevişirim. Yeri ve parası olan olgun yaştaki gay'ler, ya özelime gelin ya da beni arayın. Telefonum:...." Bu tür ilanların sayısı, özellikle son iki yılda dikkat çekecek kadar ciddi bir artış gösterdi. Sadece internet yoluyla müşteri arayan eşcinsel avcısı rentboy'ların sayısı hiç de azımsanacak gibi değil. Öyle ki Eyüp'te yaşayan ve yaşları 18 ile 24 arasında değişen bir grup rentboy, fotoğraflarının yer aldığı bir internet sitesi bile kurmuş. Dileyenlere sitelerinin adreslerini veriyor ve orada fotoğrafı bulunan gruptan istediklerini seçme şansı tanıyorlar. Kuşkusuz, bu yöntemle gerçekleşen buluşmaların sonu bazen soygun, dayak ve hatta cinayetle bile sonuçlanabiliyor! Eşcinsellere yönelik cinayetlerin failleri arasında yine eşcinsel rentboy'larının başı çektiğini anımsatmakta yarar var. Eşcinsel avcısı rentboy'ların 'işyerleri'nden biri de yine Dejavu ve Sahra isimli barların bulunduğu sokakta yer alan Akvaryum adlı sauna. 24 saat açık olan bu saunanın, hamam çağrışımı yapıyor olması, ortama buğulu ve gizemli bir hava da katıyor. Burada çalışan rentboy'lar, herhangi bir maaş almıyor; geçimlerini, partner bulmaya gelmiş erkek müşterilerinin verdiği ücretlerle sağlıyorlar. Buranın da kendine özgü bir jargonu var. Sözgelimi, para karşılığı ilişkiye girmek, 'masaja girmek' olarak tanımlanıyor. Müşteri, üstlerinde sadece mayo olan ve ortalıkta sürekli gezinerek bedenlerini teşhir eden 18-26 yaş arasındaki rentboy'lardan beğendiği biriyle 'masaj'a girmek isterse, mutlaka önce pazarlık yapılıyor. Buradaki kabinler de ekstraya tabi ve kabinin ücretini de yine müşteri ödemek zorunda. Akvaryum, İstanbul'da, rentboy'ların mekân anlamındaki ilk işyerleri olarak da kabul ediliyor. Taksim'le bir biçimde tanışan eşcinsel jigoloları, bir daha bu dünyadan kopamıyor. Taksim, gizemli, karanlık ve çekici bir kuyu gibi onları içine çekip bir süre sonra da yutuyor. Piyasaya yeni giren gençler, önceleri müşteriler tarafından hayli ilgi görüyor hatta paylaşılamıyor ama bu ilgi, kısa süre sonra bitiveriyor; çünkü bu piyasada, çark çok acımasız işliyor; arz-talep dengesi, tamamen duygusallıktan ve derinlikten yoksun yapay bir görselliğe dayandığı için müşteri, bir kez tadını aldığı rentboyu hemen defterinden siliyor ve gözleri yenisini arıyor. Piyasanın müşterileri de zaten belli olduğu için yeni rentboy'un cazibesi, yalnızca birkaç ay sürüyor ama bu birkaç ay, Taksim'in onu büyülemesine yetiyor. Öyle güçlü bir büyü ki bu, ona ram olanlar, tesirinden bir daha kurtulamıyor. Bu yüzden Taksim Meydanı ve civarındaki parkları mesken edinen ve özellikle gay turist avı için sürekli tetikte bekleyen öbek öbek hırsızlık çetelerinin tüm üyelerinin, eski rentboy'lardan oluşması bir tesadüf değil. Taksim, göz kamaştıran parıltılı ışıklarının arkasında kimselerin göremediği, bilemediği yüzlerce kayan yıldız saklıyor. Beyoğlu'nun, Taksim'in 15 veya 20 yıl önceki halini iyi bilen ve şimdi kırklı veya ellili yaşlarını süren eşcinseller ise gelinen noktayı iç geçirerek, hayıflanarak değerlendiriyor. Küskün bakışlar ve kırgın bir sesle söyledikleri, aslında şu anki durumu da yalın ve çarpıcı biçimde özetliyor: "Çok ayağa düştü her şey. Bizim zamanımızda bir gizlilik, mahremiyet vardı. Eşcinseller daha da kıymetliydi. Şimdi dünya tersine döndü. Eskiden bize para verirlerdi, şimdi bizden para istiyorlar..." Kaynak:
www.tempodergesi.com.tr