ABD'nin, elde edilen istihbarat sonucu birçok diplomatik temsilciliğini hafta sonu kapatması İngiliz gazetelerinde yer bulurken, Independent Mısır'da Mursi yandaşlarının, devrik lider için gizli pazarlıklar yaptıklarını aktarıyor.
Abone olAmerika Birleşik Devletleri'nin, elde edilen istihbarat sonucu, olası bir saldırı tehdidi karşısında Orta Doğu ve Kuzey Afrika'daki birçok diplomatik temsilciliğini hafta sonu kapatması İngiliz gazetelerinde geniş yer buluyor.
Daily Telegraph gazetesi, Con Coughlin imzasıyla yayınladığı değerlendirmede, Batılı ülkelerin bu son istihbaratın ardından yaşadıkları endişenin, El Kaide tehdidinin henüz yenilmediğini ortaya koyduğunu vurguluyor.
Bu savaş henüz bitmedi
Coughlin, "Bu savaş henüz bitmedi" başlıklı yazısında, "Ölümcül bir düşüşte olduğu söylenen bir örgüt için, hafta sonunda yaşananlar ve Batılı ülkelerin telaşı, El Kaide için oldukça tatmin edici bir sonuç olmalı. Tehdidin ne olduğu tam olarak bilinmese de, Amerikan istihbarat yetkilileri, El Kaide'nin Ramazan Bayramı için büyük bir saldırı planladığına ikna olmuş durumdalar" diyor.
Gazetenin haberine göre tehdit, özellikle Yemen'deki bir El Kaide hücresini işaret ediyor. Son yıllarda, El Kaide örgütünün parçası olan Arap Yarımadası'ndaki El Kadie'nin, en kanlı eylemleri düzenleyen grup olduğunu vurgulayan Daily Telegraph yazarı, bu militanların zayıf hükümetleri olan Müslüman ülkelerde konuşlandığını, yıllardır iç savaş ve istikrarsızlık içindeki Yemen'in bu örgüt için ideal bir merkez olduğunu ifade ediyor.
Hafta sonunda kapatılan büyükelçiliklerin, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama'nın 'terörle savaş sona ermek üzere olduğu' ve 'Usame bin Ladin’in öldürülmesi ardından El Kaide'nin Batılı ülkeleri hedef alan büyük ve kanlı saldırılar düzenleme becerisi kalmadığı' saptamalarıyla çeliştiğini savunan Con Coughlin, Washington'daki yetkililerin işi şansa bırakmak istemediklerini ancak bir saldırı olmasa bile, yaşananların El Kaide ve ona bağlı örgütlerden gelen tehdidin devam ettiğini gösterdiğini belirtiyor.
El Kaide'nin son dönemlerdeki en büyük başarısının, Suriye'deki ılımlı muhalefete sızmak olduğunu yazan Con Coughlin, El Kaide'yle ittifakını gizlemeyen el Nusra Cephesi'nin, Özgür Suriye Ordusu'nun bir komutanını öldürerek 'bir iç savaş içinde iç savaş' çıkarmayı başardığını söylüyor.
Daily Telegraph yazarı, yorumunu şu sözlerle noktalıyor:
"El Nusra Cephesi'nin temel amacı Devlet Başkanı Beşar Esad'ı devirmek ve Suriye'de tartışmasız bir İslam devleti kurmak. Bu süreçte Suriye'nin kimyasal silah stoklarını da ele geçirmek istiyor. Yıllardır El Kaide'nin temel amaçlarından birisi, kitle imha silahlarına sahip olabilmek ve Batı'ya karşı geniş bir kanlı savaş yürütmek. Bugüne dek bunu başaramadı. Ancak Suriye ve Arap dünyasındaki diğer müttefikleri bunu başarırsa, Başkan Obama ve Batılı ülkelerin karşısına, diplomatik temsilciliklerini birkaç gün kapatmaktan daha büyük sorunlar çıkacak."
Yandaşları Mursi için pazarlık yapıyor
Independent gazetesi, dünya haberlerine ayırdığı sayfalarında, Mısır'daki son gelişmeleri değerlendiriyor.
Devrik Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin taraftarlarının yenilgiyi kabullendiğini ve Mursi'yi ülkeden çıkararak sürgüne gönderme planları yaptıklarını belirten gazete, bu konuda gizli görüşmelerin devam ettiğini belirtiyor.
"Muhammed Mursi yandaşları, Cumhurbaşkanı'nın serbest bırakılması ve ardından resmî olarak 'istifa etmesi' konusunda gizli görüşmeleri sürdürüyor" diyen Independent olası seçenekleri şöyle aktarıyor:
"Tartışılan seçeneklerden biri, gözaltına alındığından beri halkın karşısına çıkmayan devrik Cumhurbaşkanı'nın televizyondan yayınlanacak bir konuşmayla istifa etmesi ve yetkilerini Başbakan Hazım el-Beblavi'ye devretmesi. Bir diğer seçenek ise Mursi'nin gözaltından serbest bırakılması ve sürgün olarak bir başka ülkeye gönderilmesi."
Gazete, Mısır'ın en üst güvenlik kurumu olan ve geçici Cumhurbaşkanı Adli Mansur ve Genelkurmay Başkanı Abdülfettah el-Sisi'nin de üyesi olduğu, Ulusal Savunma Konseyi'nin bir uyarı yayınladığını ve 'müzakerelerin sonu açık şekilde devam edemeyeceğini' söylediğini ifade ediyor.
Hafta sonunda Washington Times gazetesine bir mülakat veren Genelkurmay Başkanı el-Sisi'nin Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği'ni eleştirdiğini belirten gazete, "Batı'nın Mısır'da orduya verilen halk desteğini tam olarak anlamadığı algısı nedeniyle el-Sisi Washinton ve diğer Batılı hükümetleri eleştirdi ve "Özgürlük ve demokrasinin sadece sizin ülkelerinizin tekelinde olduğunu, diğer ülkelerin bu haklara sahip olmadığını mı düşünüyorsunuz?" sözleriyle Batı'nın Mısır'a sırtını döndüğünü savundu" görüşüne yer veriyor.
Sınır tanımayan savaş
Times gazetesi de Orta Doğu'daki gelişmelerden etkilenen bir başka ülkeyi, Lübnan'ı yorum sayfalarına taşımış.
'Sınır tanımayan savaş' başlıklı değerlendirmesinde gazete, Lübnan'daki çalkantıların, Suriye konusunda kararlı adımlar atılmamasının sonucu olduğunu belirtiyor.
Gazetenin değerlendirme yazısı özetle şöyle:
"Suriye'nin sorunları sadece Suriye'nin sorunları değil. İki yıl önce yerel bir ayaklanma olarak başlayan huzursuzluk mezhepler arası bir iç savaşa dönüştü ve Orta Doğu'daki hemen her ülke de bundan payını alıyor. Çatışmalar uzadıkça mezhepler arası savaşın yayılma riski de artıyor.
"Bu riskin en yüksek olduğu ülkelerin başında, mezhep farklılıklarının devletin yapısına örüldüğü Lübnan geliyor. Lübnan nüfusunun yarısı Müslüman. Sünnî ve Şiîler'in oranı da yarı yarıya. Yasa gereği, Lübnan Başbakanı Sünniler'den, Meclis Başkanı'ysa Şiîler'den seçiliyor.
"Suriye ve İran'dan destek alan Şiî örgüt Hizbullah hükümete girmiş durumda ve askerî olarak Lübnan ordusundan çok daha ileri seviyedeler.
"Bir bakıma Lübnan, Suriye’deki çatışmaların aslında zaten içinde. Yaklaşık 200 bin Suriyeli mülteci sınırı geçerek Lübnan'a geçti. Bu, Lübnan'ın hassas demografisinde önemli bir değişim olabileceği endişelerini de beraberinde getirdi. Öte yandan, rejimin devrilmesi durumunda kendi geleceğinden endişe eden Hizbullah, Beşar Esad'a bağlı güçlere Kuseyr ve Humus'un muhalif güçlerden geri alınmasında destek vermeye başladı. Bunun karşılığı Lübnan'ın başkenti Beyrut’ta Başkanlık Sarayı'nı hedef alan roketler ve artan mezhep çatışmaları oldu.
"Uluslararası toplumun, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a karşı kararlı ve anlamlı adımlar atamaması çatışmaların yayılmasına neden olan sebeplerden birisi.
"Suriye'deki muhalefeti silahlandırmak için ortada çok geçerli sebepler var. Bu çatışmaları oluruna bırakmak sadece şiddetin artmasına neden olacak. Esad müzakere masasına oturtulmalı ve bunu sağlamanın bir yolu elindeki askerî avantajı ortadan kaldırmak. İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague, iki ay önce, Suriye'deki durumu 'Kötüye giden bir rotada' diye tanımlamıştı. Durum hâlâ böyle."