BIST 9.720
DOLAR 35,22
EURO 36,80
ALTIN 2.976,98
HABER /  GÜNCEL

4 Temmuz 2012 Basın Özeti

İngiltere gazetelerinde bu sabah; İngiltere'de devam eden bankacılık skandalı, Esad'ın pişmanlık açıklaması ve Sarkozy'nin evine yapılan baskınla ilgili haberler öne çıkıyor.

Abone ol

İngiltere'de geçen hafta başlayan ve bu hafta devam eden bankacılık skandalı yeni gelişmelerle bir kez daha İngiliz gazetelerinin manşetlerinde.

Financial Times gazetesi Barclays bankasında patlak veren ve Pazartesi günü yönetim kurulu başkanı Marcus Agius'un istifa etmesine neden olan bankalar arası borçlanma faizi – Libor - skandalının bu sefer bankanın CEO'su Bob Diamond ve baş işletme direktörü Jerry del Missier'in işlerine mâl olduğunu yazıyor. Gazete, Diamond'ın Pazartesi günü istifa etmemekte ısrar ederken İngiltere Merkez Bankası başkanı Sir Mervyn King ve Mali Hizmetler İdaresi başkanı Lord Turner'ın bunun aksi yönde baskı yaptığını belirtiyor. Gazete ayrıca bu üç istifayla İngiltere'nin en büyük bankalarının birinin tepesinde şimdi lider kalmadığını da ekliyor.

Aynı konuyu manşetine taşıyan bir başka gazete Guardian ise istifalar konusunda Maliye Bakanı George Osbourne'un "bu Barclays ve ülke için doğru karar. Bence Bob Diamond'ın istifası sorumluluk sahibi yeni bir çağ için atılan ilk adım" dediğini okuyucularıyla paylaşıyor. Guardian, Diamond'ın bugün bir parlamento komisyonunda Libor oranlarının manipüle edilmeye çalışıldığı 2005 ile 2009 yılları arasında bankada neler olduğunu açıklamaya çalışacağını yazıyor.

Daily Telegraph ise Diamond'ın açıklamalarıyla skandala İngiltere Merkez Bankası'nın da sürüklenebileceğini şöyle duyuruyor: "Dün Barclays tarafından açıklanan belgeler, İngiltere Merkez Bankası başkan yardımcısının (Paul Tucker) eski İşçi Partisi hükümetinin baskısıyla Barclays'i borçlanma faiz oranlarını düşürmeye teşvik ettiğini gösteriyor."

İngiltere'de Bankacılık Denetleme Kurulu, Barclays'in borçlanma maliyetini olduğundan düşük göstererek Libor'u manipüle ettiği gerekçesiyle bankaya 290 milyon sterlin ceza vermişti.

Esad '%100 pişman'

Suriye Cumhurbaşkanı Beşar El-Esad'ın Türkiye’de Cumhuriyet gazetesine verdiği mülakata Independent gazetesi de yer veriyor. Haber şöyle başlıyor: "Suriye Cumhurbaşkanı Beşar El-Esad ülkesinin, komşu Türkiye'yle ilişkisinde artan tansiyonu düşürmeye çalıştı - veya çalışıyormuş gibi gözüktü. Esad, geçen ay ülkesinin bir Türk savaş uçağını düşürmesinden duyduğunu üzüntüyü belirtirken, iki ülke arasındaki sorunların savaşa yol açmasını istemediğini söyledi. Esad'ın Cumhuriyet gazetesinde geçen sözleri yüzeyde pişmanlık ifadesi gibi gözükse de, kendisi Türkiye'nin iletişim kanallarını kapamasından dolayı uçağın İsrail'e ait olduğunu düşündüklerini belirterek kabahati başkasının üzerine attı."

Gazete ayrıca Esad'ın "(uçağın) Türkiye'ye ait olduğunu düşürdükten sonra öğrendik. Yüzde yüz 'keşke düşürmeseydik' diyorum. Uçak İsrail'e ait olsaydı memnun olurdum. Son aylarda acil durumda arayacak bir Türk komutanın telefonu bile yok elimizde" dediğini aktarıyor.

Sarkozy'nin evine baskın

İngiliz gazetelerinin çoğunda bugün ana sayfadan duyurulan bir başka haber Fransa'nın eski Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy'nin evi ve ofisine yapılan baskın. Habere ana sayfasında büyük yer ayıran Guardian, Fransa polisinin, cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasının finansmanına yasadışı yollardan fon aktarıldığı soruşturmalarıyla ilişkili olarak Sarkozy'nin evi ve ofislerini bastığını yazıyor.

Haber şöyle devam ediyor: "Sarkozy'nin avukatı Sarkozy ve eşinin baskın sırasında evde olmadıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı olduğu sırada dokunulmazlığı olan Sarkozy'nin bu hakkı 16 Haziran tarihinde sona erdi. Şimdi Bordeaux'de bir hakim Sarkozy ve orta-sağ partisi UMP'nin seçimi kazandığı 2007 yılında duygusal bakımdan hassas olan (L'Oreal firmasının mirasçısı) Bettencourt'dan aldığı nakit paradan çıkar sağlayıp sağlamadığına bakıyor. Soruşturma savcısı Sarkozy'nin seçim kampanyasına 800 bin euroluk yasadışı fon aktarıldığı iddialarını araştırıyor."

Sınırları kapama planı

Daily Telegraph, Yunanistan'ın geleceğinin nispeten belirsiz olmasının İngiltere'nin de çeşitli acil durum hazırlıkları yapmasına neden olduğunu okuyucularıyla paylaşıyor. Avrupa Birliği'nin 27 üyesinin vatandaşları diğer AB ülkelerinde yaşayıp çalışabiliyor. Daily Telegraph'ın duyurduğu bir habere göre İngiltere Başbakanı David Cameron ise ülkesini 'ne pahasına olursa olsun' korumak için Yunanistan'daki ekonomik durumdan kaçanlara Birleşik Krallık sınırlarını kapama planlarını savundu.

Euro para biriminin çökmesi durumunda göçmenlik planlarının değiştirilmesi fikrini dün Telegraph'a yaptığı açıklamada gündeme getiren İçişleri Bakanı Theresa May yangını körüklemekle suçlanmıştı. Telegraph, bu konu yine gündeme getirildiğinde Başbakan David Cameron'ın "Her türlü olasılığa karşı çeşitli planlarımız var. Olağanüstü baskı ve gerginlik durumunda göç hareketlerini kısıtlayabiliriz. Ama tabi buna gerek olmamasını diliyoruz. Ülkemizi güvenli; banklarımızı kuvvetli, piyasaları dirençli tutmak için ne gerekiyorsa yapmaya hazırım. Başbakan olarak görevim bu" dediğini aktarıyor.

Arafat'ın ölümü

Daily Telegraph gazetesi başka bir haberinde eski Filistin lideri Yaser Arafat'ın radyasyon seviyesi yüksek olan Polonium kullanılarak öldürülmüş olabileceğini yazıyor.

Haber şöyle devam ediyor: "İsviçre'deki bir laboratuvarın yaptığı deneyde eski Filistin liderinin kıyafetlerinde çok yüksek miktarda Polonium-210 maddesi kalıntıları keşfedildi. İddialar, Filistinlilerin Arafat'ı İsrail istihbarat birimi Mossad'ın öldürdüğü şüphelerini yeniden gündeme getirebilir. Lozan şehrindeki Radyofizik Enstitüsü, Arafat'ın kıyafetlerinde insanlar için ölümcül olan seviyenin 20 katı miktarında Polonium-210 buldu." Arafat 2004 yılında Paris'te hayatını kaybetmişti.