İngiliz basınında Oxford'da ortaya çıkarılan çocuk istismarı örgütüne, emlak sektörünün kara para aklama aracı haline geldiği tartışmasına ve IŞİD'e karşı mücadeleye geniş yer veriliyor.
Abone olİngiliz basınında Oxford'da ortaya çıkarılan çocuk istismarı örgütüne, emlak sektörünün kara para aklama aracı haline geldiği tartışmasına ve IŞİD'e karşı mücadeleye geniş yer veriliyor.
Times gazetesinin manşetinde, yaklaşık 15 yıldır toplamda 370'in üzerinde çocuğu istismar edip, ülkenin farklı bölgelerindeki çok sayıda kişiye pazarlayan örgüte dair detaylara yer veriliyor.
Örgüt üyelerinin büyük kısmının Pakistan asıllı ve Müslüman olmasının araştırma soruşturma konusu olması gerektiğini söyleyenlere dikkat çekilen haberde, 2013'te ortaya çıkarılan olayla ilgili hazırlanan yeni bir rapora vurgu yapılıyor.
Haberde OPxfordshire Çocukları Koruma Komitesi için raporu kaleme alan Alan Bedford'un sözlerine yer verilmiş:
"Ne zaman bu tür bir organize çocuk istismarı olayı ortaya çıksa, suçu işleyenlerin Asya ve bazen de Afrika kökenli olduğunu görüyoruz. Zanlıların büyük kısmı da Müslüman oluyor."
'Kara para aklama başkenti'
Independent gazetesinde ise İngiltere'nin 2008 krizinin ardından toparlanan emlak piyasasının karanlık bir yüzü olduğu vurgulanıyor ve sektörün kara para aklamak isteyenler tarafından sıkça kullanıldığını belirtiyor.
Dünyanın dört bir yanında haksız kazanç elde etmiş birçok insanın Londra emlak piyasasına milyarlarca pound getirdiği vurgulanıyor.
Çok sayıda konut satışının paravan şirketler aracılığıyla yapıldığı da ifade edilen haberde, gerçek sahibinin kim olduğu bilinmeyen konut sayısının sadece Londra'da 36 binin üzerinede olduğu da vurgulanıyor.
Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün yürüttüğü çalışmaya dayanan haber şöyle devam ediyor:
"Kara para aklamak isteyenlerin Londra emlak piyasasına yönelmesi, konut fiyatlarındaki hızlı yükselişi de körüklüyor."
'Gerilimin zamanı değil'
Daily Telegraph gazetesinin baş yazısında ise gerilen İsrail - ABD ilişkileri ele alınıyor ve küresel gelişmelerin kritik aşamalara geldiği bir dönemde Batılı müttefikler arasında bir gerilimin 'zamansız olacağı' ifade ediliyor.
"İran devrim muhafızları Irak ordusunu Tikrit'te IŞİD'e karşı destekliyor. Orta Doğu'nuın yapısında büyük değişiklikler yaşanıyor. Böyle bir dönemde Washington ve İsrail arasında çıkabilecek bir anlaşmazlık fazlasıyla endişe verici."
Yazıda İsrail Başbakanı Netanyahu'nun dün ABD Kongresi'nde dile getirdiği endişelerin de anlaşılması gerektiği vurgusu yapılıyor:
"İsrail sürekli olarak tehditlere mnaruz kalan bir ülke. İsrail'i ortadan kaldırmaya kararlı olanlar var. O nedenle İsrail halkının İran ile üzerinde uzlaşılacak nükleer program anlaşmasından kesin ve net güvenceler istemesini anlayışla karşılamak gerekiyor."
'Batı kararlı olmalı'
Guardian gazetesi'nde yer alan bir yazının başlığında ise "IŞİD şeytanın ta kendisi mi?" sorusu soruluyor ve yine başlıkta verilen cevapta "Böyle düşünmenizi çok isterlerdi" deniyor.
Örgütün her şiddet eylemini bir propaganda malzemesine dönüştürdüğü ifade edilen yazıda, "Beşar Esad rejimi Suriye'de varil bombalarıyla 6 binden fazla insan öldürdü. Ancak bu saldırıları hiçbir zaman propaganda videolarına dönüştürmedi" deniyor.
IŞİD tehdidine karşı Batı'nın daha kjararlı bir mücadele vermesi gerektiği de ifade edilen yazı şöyle devam ediyor:
"Batı'nın cihad anlayışına yaklaşımı yıllar içerisinde çok farklılık gösterdi. 1980'lerde Afganistan'daki cihatçılar eğitiliyor ve silah desteği alıyordu.ABD'nin 14 yıl önce başlattığı 'Teröre karşı savaş' operasyonundan bu yana uzun yıllar geçti. Ama ABD birliklerinin Irak'a geldiği 2003 yılından bu yana Orta Doğu'daki örgütlerin sayısı arttı ve IŞİD gibi örgütler de hiç görülmediği ölçüde büyüdü."