BIST 9.420
DOLAR 34,41
EURO 36,33
ALTIN 2.843,63
HABER /  GÜNCEL

4. Kuvvet medyayı masaya yatırdı

Program'da Fatih Altaylı Ahmet Tezcan'a Tuncay Özkan ile arasında yaşanan olaylara ilişkin açıklamalar yaptı.

Abone ol

4. Kuvvet Medya'da medya masaya yatırıldı. Ahmet Tezcan'ın hazırlayıp sunduğu canlı programda Sabah Gazetesi yazarı Ömer Lütfi Mete, İnternet Haber Genel Yayın Yenetmeni Hadi Özışık, Cine5 Genel Yayın Yönetmeni Aydın Özdalga ve Cem Radyo Genel Yayın Yönetmeni Faruk Uğur konuşmacı olarak katıldı. Ahmet Teczan programda özellikle gazeteciler arasındaki tartışmaların nedenleri ve bu tartışmalar yüzünden gazeteciliğin kaybolan itibarı ve güveni konularını ele aldı. Tezcan, programda, Fatih Altaylı ile Tuncay Özkan arasındaki tartışmalarla ilgili, Fatih Altaylı ile yaptığı ropörtajı yayınladı. Fatih Altaylı bu konuda şu açıklamayı yaptı; "Kormaz Yigitin açıklamaları ile ilgili bir kaset vardı. Tuncay Özkan bu kaseti yayınlamadı, normalde yayınlaması gerekiyordu. Bu kaseti dönemin başbakanına götürdü. Bir gazeteci olarak bu kaseti neden yayınlamadı diye sordum normalde böyle bir kaseti gazeteci olarak yayınlanması gerekirdi.Tuncay Özkan'la kavgam bu yüzden başladı.." "Tuncay Özkan bana göre başarısız bir gazeteci.. Yaptığı haberlerin çoğu yalanlanmış. O kimseye birisi hakkında iyi kötü gazeteci diyemez." diyen Fatih Altaylı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ben Tuncay Özkan'a göre iyi bir gazeteci değilsem bu benim için iyi birşeydir. Çünkü onun gazeteciliği ortada. Tuncay'la birlikte oturduk. Gazeteci gibi değil emniyetci, istihbaratçı gibi , "Bu dosya devlette yok bende var. Bu konuyu ben biliyorum" diye konuştu. Ben de, "Tuncay ben senin gibi gazeteci olamam. Çünkü gazetecilik bu değildir" dedim. Bu sözümden dolayı bugün, "Fatih Altaylı iki kişinin huzurunda ben gazeteci değilim dedi" diyor. Devlette olmayan bilgi bende olmaz. Bana ulaşan bir bilgi vardır onu değerlendiririm. Doğrudur, ben Tuncay Özkan gibi bir gazeteci olamam ve olmak da istemem.." Rekabetten korkmadığını da anlatan Fatih Altaylı "Rekabet olduğu zaman üzülmem, benim rakibim Tuncay değil, o ayrı ben ayrıyım. Ben onun adını anmam o benim adımı alıyor o medya gurup başkanı, ona tv, gazeteler bağlı. Benim bir politika üretmek gibi bir derdim yok. Vatandaşa soralım; "Tuncay Özkan mı Fatih Altaylı mı gazeteci?" vatandaş söylesin. Benim rakibim Emin Çölaşan, Hıncal Uluç benim rakibim onlarla okuyucu açısından rekabet ederim. Benim rakibim atv haber ve Ali Kırca.. Birbirimizle yarışırız nasıl daha iyisini yapabiliriz diye.. Tuncay Özkan başka bir ligde, ben başka bir ligdeyim. Ama o sürekli benim camımdan taş atıyor rahatsız ediyor.. İşini yapsın, başında olduğu grupları yönetsin. Benimle ne işi var" diye konuştu.. Fatih Altaylı Aydın Doğan'ın yanında 9 yıldır gazetecilik yaptığını belirterek bu süre içinde kendisine hiçbir haber konusunda baskı veya zorlama gelmediğini belirterek "Sadece bazen hakaret ve bazı sert yazılarımla ilgili olarak "Belgen var mı? Bu konuda ağır bir tazminat ödeyebiliriz" gibi uyarıda bulunmuştur. Seçim zamanında partiler arasında ayrım yapmamızı ve eşit davranmamız konusunda uyarılarda bulundu. Tuncay Özkan'la ilgili açıklamaları için de beni aradığı oldu. Bir dert yanma gibiydi.. Ben de "Bunları yazmamda bir mahsur var mı?" diye sordum ve izin verince yayınladım.. Bunun dışında Aydın Doğan'la pek görüştüğüm söylenemez, hata çoğu yazara göre daha az görüşüyorum" dedi.. Programa konuşmacı olarak katılan Haber 3'ün sahibi ve Cine5 Genel Yayın Yönetmeni Aydın Özdalga ise Tuncay Özkan hakkında şunları anlattı; "Tuncay Özkan, Aydın Doğan'a çok farklı hizmetler görütürdü götürdüğü hizmetlerle Aydın Doğan'ı baştan çıkardı. Ben de daha önce Kanal D'de Tuncay Özkan ve Fatih Altaylı'nın konumunda çalıştım. Aydın Doğan benim dönemimde ve Fatih Altaylı döneminde normal ve işimize karışmıyor da, neden Tuncay Özkan döneminde değişiyor. Demek ki Demek ki gazeteciliğin yanısıra bilgi, belge, dedikodu türünde dosyalar götürmüş ve Aydın Doğan'ı baştan çıkarmış. Şimdi Tuncay Çukurova Medya Grup Başkanıdır. O göreve gelinceye kadar gazeteciydi. Medya Gurup Başkanı olmakla gazetecilik formasyonunu bir kenara bırakmıştır. Erturul Özkök de aynısını söyledi. "Ben yüzde 15 gazeteci yüzde 85 iş takipçisiyim" dedi. Tuncay Özkan'ın konumu da budur. O artık patronunun işlerini takip etmekle, grubu içinde bulunduğu darboğazdan çıkarmakla yükümlüdür. Gazeteci olarak, bana ve Fatih Altaylı'ya sataşmasını doğru bulmuyorum. Çünkü artık kendisini gazeteci olarak görmüyorum.. " diye konuştu.. Programa katılan Sabah gazetesi yazarı Ömer Lütfi Mete ise; "Bizim gençliğimizde mit veya cia ajanı sıfatı verilen gazeteciler vardı ama bu gazetelere yansımazdı. O zaman gazeteler azdı, tv gazeteciliği yoktu. Şimdi gazeteci çok. Sayı arttıkça sığlık ve yüzeysellik gazeteciliğe hakim oldu. Bu da bana göre gazetecilik okullarının eğitim düzeylerinden kaynaklanan yetersiztlikten kaynaklanıyordu. Daha önceleri usta çırak ilişkisi vardı. Önceleri bir imza çıkması bile çok uzun zaman alıyordu gazetede imza namus anıtı gibi oluyordu. O imza ile söz söylemek çok önemli bir konu idi. Sokak ağzı ile konuşmak imkansız gibi bir şeydi. Ama bugün tüm gazetecilerin aynı yapıda olduğunu söylemek istemem. Bugün kişisel kavgaların temelinde en güvenilmez meslek mensubu konumuna gazeteci olmuştur. Bunu bu hale getiren sadece meslek mensupları değil aynı zamanda toplumdur. Gazeteci var olduğundan beri güdümlü olmaya açık olmuştur. Dünyada en ahlaksız olan şey gıybettir. İnsanı ahlak açısından da gıybet çok kötü şeydir. Gazetecinin halk adına ayıp arama memurluğu yaptığını söyleyen Mete, "Ancak üzülerek söylemek gerekiyor ki, gazetecilik bitmiştir. Müşteriye ilgisini çekecek haber verilememektedir. Televizyonlara bakıyorsunuz, bir iki haber kanalı dışında televizyon demek çok zor.. Sadece bir eğlence merkezi haline gelmiş. Bu televizyonların haberlerine bakıyorsunuz, bir keçi boynuzu kadar haber yok haber diye sunulan şeylerin içinde.. Hal böyle olunca, gazeteciye itibar, gazeteciye güven kalmamıştır" diye eleştirilerde bulundu.. Tuncay Özkan ve Fatih Altaylı arasındaki tartışmaya da değinen Mete, "Tuncay Özkan el öpmüş olabilir. Eskiden de el öpenler vardı. bu bizim örf ve adetlerimizde var. Ama "Tuncay Özkan el öpüyor" sözünü "Tetikçilik yapıyor" imasıyla söylerseniz, bu ağır bir itham olur ve ben bu konuda birşey söyleyemem" dedi. İnternet Haber Genel Yayın Yönetmeni Hadi Özışık ise programda özellikle gazeteciler arasında yaşanan tartışmalarda ilkeli tavrı ele alarak bu konuda eksik kalan noktaları ortaya koydu. Hadi Özışık, eleştirilen gazete ve televizyonlara rakip olarak çıkan ve alternatif medya görevini yerine getiren internet sitelerine sözü getirerek, "Ertuğrul Özkök en iyi yazısını bugün yazdı. Kimin çıkardığı belli olmayan bazı internet sitelerini eleştirdi. Bizim de eleştirdiğimiz bu dedikodu ve iftira sitelerini eleştirmesi güzel ama bir dönem bu sitelerden birini Hürriyet Gazetesi'nin manşetine çekerek onları bu noktaya kendisi getirdi.. Yani kirliliğin altında şikayet edenin de imzası var. Bu tür haberleri kimlerin yaptığını herkes biliyor. Ancak bunlar nedense kimliklerini saklıyorlar. Bir bakıma, medyada eleştirdiğimiz kirlilik, internet sitelerine de bulaşmaya başladı.Bunların önüne geçmek istiyorsak bunu hep birlikte yapmalıyız" dedi.. "İletişim şurasında iki gazeteci gördüm. Biri Sedat Ergin'di, diğeri ise Tuncay Özkan" diyen Özışık, "Sedat Ergin, haberleri sayesinde gündeme gelirken, Tuncay Özkan, grubuyla ilgili yaptığı tartışmalarla ilgi odağı oldu. Tuncay Özkan'ın savunucusu değilim ama Tuncay Özkan Doğan Gurubunda maaşlı elemandı.. Hadi Aydın Özdalga ve Fatih Altaylı iyi gazetecilik yahptı, Tuncay Özkan Tetikçilik yaptı diyelim.. Onun verdiği bilgiler bir şekilde kullanılıyor daha fazla para adına herşey yapılıyor parayı veren kişinin hiçbir sorumluluğu yokmudur? Patron, "Kardeşim ben senden gazetecilik istiyorum. bu tür şeyler istemiyorum" diyemez miydi? Burada Tuncay Özkan'ı suçlamanın ötesinde, siyasilerin elinde bulunan medyayı konuşmak gerekiyor" diye konuştu.