Ne derseniz? Elbetteki para... Aslında tüm dünya savaşlarının bir sebebi de bu değil miydi?
Abone olİNTERNET HABER- ADNAN BERK OKAN
Biliyor musunuz?..
Neredeyse borçsuz ülke yok…
Borçlar da öyle sıradan; ufak tefek değil hani…
Yüz milyarlarca dolar…
Bütün devletlerin böylesine yüksek borçları ekonomik büyümenin önündeki en büyük engel…
Bütün borçlu devletler ülkelerindeki alt yapıları geliştirmek, halklarının refahını arttırmak, sağlık ve eğitim hizmetlerini daha yüksek kalitede verebilmek yerine borç ödüyorlar…
Borç ödemek için ise haliyle tasarruf oranlarını arttırmaya çabalıyorlar, vergi oranlarını yükseltiyorlar…
Oysa biliyoruz ki aslında böylesine büyük borçları verenler, verebilenler; o paraları kendi matbaalarında basmadıklarına göre, daha sonradan borç verdikleri ülkelerin halklarının sırtından kazandılar…
Peki…
Dünyadaki büyük huzursuzlukların temelinde bu ülkelerin büyük borçları yatıyor olamaz mı?.. Bu soruyu en güzel ve doğru, özel hayatlarında kurumsal ya da kişisel yüksek borçları olanlar cevaplar…
Tıp adamları insan ömrünü kısaltan en önemi etkenlerden birinin “borçluluk” oranları olduğunu söyler… Ne kadar çok borcu varsa bir kişinin, kalbi o kadar çok yorulur…
Borçlu insan aldığı her nefeste, ödeyemediği ve ödemeye kalktığında ailesinin iaşe ve ibadesinden (yiyeceğinden, yatacağından) kesmek zorunda olduğunu bilir…
İşte o nedenle sürekli bir huzursuzluk içindedir…
En küçük bir uyarı sözcüğü bile sinirlerini gerer, herkesle kavga etmek için bahane arar…
Devletler de bireyler gibidir…
Devletler de borç miktarları yükseldikçe huzursuzlukları artar, tatsızlık üreten en ufak bir uluslararası ilişki de seslerini yükseltir; savaşmak için bahaneler ararlar…
Demek istemem o ki…
Devletlerin böylesine yüksek borçluluklarına çözüm bulunamazsa bu işin sonu üçüncü dünya savaşıdır…
Kaçınılmazdır…
Halklar alıştıkları refahın ertelenmesine; ya da televizyonlarda ve sinemalarda seyrettikleri müreffeh yaşamın kendilerinden esirgeniyor oluşuna daha uzun süre tahammül edemeyeceklerdir…
Peki ne yapılmalı?..
Bütün bu büyük borçlar silinmeli…
Evet, silinmeli…
Dedim ya…
Alacaklılar aslında borçlulara borçlu olanlardır…
O devasa servetleri borçlu ülkelerin halklarının tasarruflarından kazanmışlardır…
Alacakları silindiğinde bir avuç aşırı zengin biraz (evet sadece biraz) huzursuz olacaktır…
Bu alacaklar silinmezse milyarlarca insandan oluşan devletler birbirleriyle savaşmak zorunda kalacak, yüz milyonlarca insan ölecektir…
“Dünyada borç silme örneği var mı?”
Tabii ki var…
Meselâ Almanya…
1953’te 70 devlete 30 milyar dolar borcu olan Almanya’nın borçlarının neredeyse tamamı silindi…
Yani; Almanya’nın büyük ekonomik başarısının iki temel sebebi var…
Bunlardan biri “Ordu beslemesinin yasaklanması”…
Çünkü...
Fakir bir ülkenin çok büyük bir ordu bulundurması; fukara bir ailenin ekonomik gelişimini sağlamak, refahını arttırmak yerine evinde “silahlı koruma” beslemesi gibi bir şeydir…
“Ben yemedim sen ye…”
Biliyor musunuz?..
İkinci Dünya Savaşından sonra hızla büyüyen gelişen Japonların da en büyük avantajları güçlü bir ordu bulundurmalarının yasaklanmasıdır...
Anayasalarında "Barışçı bir dünya için ordu bulundurulmaması" diye yazsa da asıl gerekçe, Japonya'ya da tıpkı Almanya'ya yapıldığı gibi ordu bulundurmalarının yasaklanmasıdır...
Almanya'nın ekonomik gelişmesinin ikinci sebebi ise 1953’teki o büyük borç silme operasyonudur…
Yani…
Almanların mucize iktisat bakanı Ludwig Erhard borç silme operasyonu olmasaydı hiçbir şeyi başaramaz; Almanların boğazından kesip tasarruf ederek borç ödemeye çabalardı…
Ey güzel insanlar!..
Bir kez daha ve bütün dünyaya (Tabii ki duyan olmayacaktır ama olsun ben “insanlık” vazifemi yapayım.) sesleniyorum:
Eğer borçlu ülkelerin borçları silinmez, ihtiyaç duydukları taze para kaynaklarını ödemeyecekleri borçlarından karşılayamazlarsa zannetmeyin ki yataklarınızda rahat uyuyacaksınız…
Mümkün değil…
Dünya mutlaka çok büyük bir huzursuzluk yaşayacak, bu huzursuzluk büyük bir dünya savaşı üretecektir…
“Bu sefer de silah satarlar” diyenler hayal görenlerdir…
Savaş mevcut silahlarla olacak; elinde nükleer silah bulunanlar bu defa mutlaka o silahları kullanacaklardır…
Einsteine; muhtemel bir üçüncü dünya savaşında favori ve en etkin silahın hangisinin olacağı sorulduğunda; “onu bilemem ama dördüncü dünya savaşının en etkin silahı yontma taş ve balta olacak” demişti…
Dünya şimdi işte o büyük savaşa doğru sürükleniyor…
adnanberkokan@gmail.com