BIST 9.472
DOLAR 34,43
EURO 36,42
ALTIN 2.840,53
HABER /  MAGAZİN  /  KÜLTÜR VE SANAT

375 yıl sonra Türkçede

"Dünyanın evrendeki adresini değiştiren kitap”

Abone ol

Galileo Galilei’nin Engizisyonda yargılanma ve gözlerini kaybetme pahasına 16 yıllık çalışmayla ortaya çıkardığı, basımı Katolik Kilisesi tarafından yüzyıllarca yasaklanan ve Türkçe çevirmeni Reşit Aşçıoğlu’nun deyimiyle de “” 375 yıl aradan sonra Türkçe'ye kazandırıldı.

Sadece çevirisi 6 yıl süren ve basacak yayınevi bulması da iki yılı alan kitabın böylece Türkçe’ye kazandırılması serüveni yaklaşık 8 yıllık süreye ulaştı.
İş Bankası Kültür Yayınları editörü ve aynı zamanda Galileo’nun Diyaloglar kitabının da editörlüğünü yapan Ruken Kızıler, Galileo’nun modern bilimin başyapıtı olarak kabul edilen bu eserinin Türkçe’ye tam metin olarak ve orijinal dili olan İtalyanca’dan çevrilmesini çok önemli bir adım olarak gördüklerini söyledi.

Kızıler, kitapla ilgili olarak, “Öyle kusursuz bir çeviri ortaya çıktı ki Diyaloglar’ın artık yeni bir çeviriye ihtiyaç kalmadan, bu mükemmel çevirisiyle Türkçe’de yaşamını sonsuza kadar sürdüreceğine inanıyorum” yorumu yaptı.

KLASİK DİZİSİNDE 86’INCI KİTAP
Ruken Kızıler, çeviri sürecini değerlendirirken, “Reşit Bey kitabın çevirisini 6 yılda tamamlamış. Yayınevi arayışı ise yaklaşık iki yıl sürmüş. Kitap bize gelince hiç tereddüt etmeden basmaya karar verdik. Hasan Ali Yücel Klasikleri kapsamında 86’ıncı kitabımız olan böyle bir eseri Türkçeye kazandırmak bizim için de çok büyük mutluluk” diye konuştu.

Kitabın çeviri sürecinin de çok zahmetli geçtiğini söyleyen Kızıler, “Galileo, kitabını halka yazmış. Bunu nereden anlıyoruz Diyalogların dili Latince yerine İtalyanca. Editoryal çalışma süreci de aşağı yukarı sekiz ay gibi uzun bir zaman aldı. Şunu rahatlıkla belirtebilirim ki İtalyanca aslında geçen her kelime, her cümle mutlaka Türkçe’ye aktarılmıştır” dedi.

DÜNYA DÖNDÜKÇE BU KİTAP DA OKUNACAK
Dünyada 2009 yılının astronomi yılı olarak kutlanacağına ve Galileo’nun kitabının da tam böyle bir zamanda çıkarılmasının büyük önem taşıdığını vurgulayan Kızıler, “Dünya dönmeye devam ettikçe bu kitap da insanlığın gündeminde temel referans kitabı olarak varlığını ve önemini korumaya devam edecek. Ancak bir gün dünya durursa bu kitap gündemden düşer” yorumunu yaptı.

İş Kültür Yayınları olarak Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi çatısı altında yayınlanan bilim klasiklerine Galileo’nun Diyaloglar kitabıyla başlangıç yaptıklarını söyleyen Kızıler, “Bilim klasiklerinde biz var olan çevirilerle yetinmek yerine yeniden ve orijinal dilinden yapılmış çevirilerle kitapları basmayı ilke edindik. Bu kitabı basıp yayımlamamız da tam metin ve orijinal dilinden olması nedeniyle önem taşıyor. Reşit Bey’in Galileo ile ilgili başka kitapları var. Böyle bir kitabın Türkçeye kazandırılması çok büyük bir hizmet ve biz de bu hizmete sahip çıktık” diye konuştu.

Kızıler, bilim klasiklerine devam edeceklerini belirterek “Copernicus’un De Revolutionibus Orbium Coelestium Libri ile Darwin’in ünlü eseri Türlerin Kökeni’ni yeni çevirileriyle Türkçe’ ye kazandıracağız” dedi.

BİLİM ÇEVRELERİ DE TÜRKÇE’DE İLK KEZ ORİJİNAL ESERLE TANIŞACAK
Galileo’nun Diyalogları hakkında birçok yazı ve kitap okuduğunu belirten Kızıler, “Eser şimdiye kadar Türkçe’ye çevrilmediği için, bu yazıların hiçbiri orijinal dilinden yola çıkılarak yazılmadı. İngilizce ya da başka dillerdeki çevirilerinden okunarak kaleme alınmışlar. Şimdi Türkiye’deki bilim camiası, akademik çevreler ve araştırmacılar da Diyalogları orijinal dilinden ve tam metin olarak yeniden okuma fırsatı bulacaklar. Klasikleşmiş deyiş anlamında söylemiyorum ama, bence gerçek anlamda bu kitabın her kütüphanede olması gerekiyor” dedi.

BAĞNAZ DÜŞÜNCELERLE MÜCADELE TAKTİKLERİ
Kitabın hedef kitlesi konusunda da görüşlerini açıklayan Kızıler şunları söyledi:

“Pozitif bilimlerle ilgili herkesin ilgisini çeker, ama kitapta ciddi bir felsefe de var. Muhafazakar bakış açısıyla nasıl savaşılır bunların taktiksel ipuçları var. Felsefe ve bilimle ilgilenen herkesin bu kitabı almasını öneririm.

Okurlar, yazıldıktan nerdeyse 400 yıl sonra bilimsel devrimin ilk kaynağına gidebilecekler. Bugün mücadele edilen bağnaz düşüncelerle geçmişte nasıl mücadele edildiğini ve nelerin nasıl savunulduğunu Diyalogları okuyarak daha iyi anlayabilirler. Galileo gerçekten çok ustalıklı bir dil kullanmış. Nitekim Einstein kitap için 'kalemi bu kadar güçlü olmasaydı etkisi de bu kadar güçlü olmazdı' şeklinde görüş açıklamıştı.”

NEDEN DÖRT GÜN
Kızıler, “neden dört gün” sorusuna, “Kitapta dört gün geçiyor ve bu üç adam bir araya geliyor ve sürekli diyalog içindeler. İlk iki günkü diyaloglar kapıları açmaya yönelik. Diyalog ve söyleşi dört günde tamamlanmış. Ancak burada her gün birkaç aya bedel. Çok uzun cümleler ve diyaloglar yer alıyor.

İnsan hayatında yazıya dökülmüş en uzun günler olmuş bir anlamda. Bir çırpıda okunacak bir kitap değil. Üçüncü ve dördüncü günde konular daha da zorlaşıyor. Tezler ve ispatlar var. Bu bölümler astronomi ve astrofizikle ilgili olanlar için eşi bulunmaz diyaloglar içeriyor” yanıtını verdi.

SİMPLİCİO KARAKTERİNİ BUGÜN KİM ÜSTLENİR
Kızıler, “Bu diyaloglar içinde hangisi size ya da okura daha yakın” sorusuna ise şu karşılığı verdi:
“Salviati Galileo’yu temsil ediyor. Sagredo’nun ise kitapta ciddi rolü var. Uyanık bilinci oynuyor. Konuları açıcı örnekler veriyor. Kafası karışık halkın netleşmesi için bilgi açıcı bir karakter.

Simplicio ise yer merkezli görüşü savunan Aristo ve Batlamyus’u ve Kilise değerlerini temsil ediyor. Artık bu konular aradan geçen dört yüzyıldan sonra aşılmış konular. Dünya ve evren, güneş sistemi her şey yerli yerini bulmuş. Bugün kimse Simplicio karakterini üstlenmek istemez. Dünyanın dönmediğini veya dünyanın evrenin merkezi olduğunu kim iddia edebilir ki.”

ÇEVİRMEN AŞÇIOĞLU: DÜNYANIN SONU MU GELDİ DEDİLER
Diyaloglar kitabının çevirmeni Reşit Aşçıoğlu ise önsözde şöyle yazıyor : “1632 yılında Galileo Büyük Evi, “Yerküremizi” taşımaya kalkışınca Dünya’nın nasıl bir yangın yerine döndüğünü düşünebiliyor musunuz? Böyle bir şeyi düşünmenin o tarihlerdeki imkânsızlığını, hatta “Dünyanın sonu mu geldi?” dedirtecek –öyle ya hareketsiz, yerli yerinde duran bir Dünya’nın sonu gelecekti ki Yeni Dünya, Venüs ve Mars gezegenleri arasındaki bir yörüngede dönme hareketine başlasın– boyuttaki zihin karmaşasını 1610’larda Venedik devletindeki İngiliz Büyükelçisi Henry Wootton’un Kral James I’e yazdığı mektuptan öğrenelim:

“Saygı Değer Efendimiz... Galileo Galilei adındaki profesörün yayınladığı Sidereus Nuncius adlı incecik kitapta yazılanlar doğru çıkmazsa adam yandı. Eğer doğru çıkarsa biz yandık; çünkü ‘Dünya hiç de bildiğimiz gibi değilmiş’ diyerek başka bir Dünya’da yaşayacağız.”

YERKÜREYİ GÖKYÜZÜNE TAŞIMAK
Nedir bu “Başka Dünya”? diye soran Aşçıoğlu düşünce tarihinin bu en önemli sorusuna, Diyalog kitabındaki üç konuşmacıdan Galileo’yu temsil eden Salviati’nin, arkadaşı Sagredo’ya söylediği “Şu bizim Dünya’yı gökyüzüne hele bir çıkarabilsek” cümlesiyle yanıt verdiğini belirterek şu yorumları yapıyor:

“Bu gibi sözleri duymak istemeyen ve binlerce yıldır nesilden nesile intikal eden Aristoteles öğretisinin yılmaz savunucusu Simplicio ise “Güneş Dünya’nın etrafında dönüyor, Dünya duruyor” sözleriyle, Salviati ve Sagredo’nun fikirlerine tüm gücüyle karşı çıkıyor diyaloglar boyunca; fakat sonunda teslim olmak üzere! Simplicio’nun teslim alınmasında, Salviati’nin yeni fikirlerini ikna yoluyla ve işin içine biraz da mizah katarak okura anlatan Sagredo’nun rolü büyük…

“Yerküre’yi gökyüzüne çıkarabilsek” diye uğraşan Salviati ve Sagredo, karşılarında “Siz aklınızı mı kaçırdınız, binlerce yıldır yerleşmiş, Evren’in merkezi olarak hareketsiz durduğu bellenmiş Yerküre’yi yerinden oynatmakla her şeyi altüst mü edeceksiniz? Yer’i gökyüzüne, gökyüzünü Yer’e mi nakledeceksiniz?” itirazlarıyla bir peripatetikçi buluyorlar Simplicio’nun şahsında.”