BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

31 Mart'a insanî açıdan baktım

Ziya Öztan’ın ‘Abdülhamid Düşerken’ adlı filmi, baş kahramanlarıhayali de olsa tartışmalı bir dönemi beyazperdeyeaktarması bakımından dik

Abone ol

“Ne Abdülhamid yanlısı oldum ne İttihatçı. Tarafsız kalmayı seçtim ve beşeri duygularla ilgilendim.” diyen yönetmen, filmin birtakım tartışmalara kapı açacağını söylüyor. Yönetmen Ziya Öztan’ın 18 Nisan’da vizyona girecek olan ‘Abdülhamid Düşerken’ adlı filmi, birbirinden ünlü oyuncu kadrosu ve dev bütçesiyle olduğu kadar tarihimizin en ateşli tartışmalarına konu olan bir dönemiyle ilgili olması bakımından da dikkat çekiyor. Nahid Sırrı Örik’in ‘Abdülhamid Düşerken’ adlı romanından uyarlanan ve önceki gün özel bir gösterimle basına tanıtılan film, “31 Mart Vak’ası” ve “II. Meşrutiyet” döneminde yaşanan olayları, hayali kahramanların yaşadığı ‘aşk, ihtiras, para ve iktidar hırsı’ çerçevesinde beyazperdeye yansıtıyor. ‘Abdülhamid Düşerken’ için, “Daha önce çektiğim ‘Kurtuluş’, ‘Cumhuriyet’ üçlemesinin gecikmiş de olsa son filmi.” diyen Öztan, filmde şimdiye kadar yapılanların aksine, bu döneme; Sultan II. Abdülhamid ve İttihat Terakki Cemiyeti’nin üyelerine objektif bir gözle baktığını söylüyor. Bu döneme şimdiye kadar hep taraflı bakıldığını düşünen yönetmen, “Filmde ne Abdülhamid yanlısı oldum ne İttihatçı, ne de bunların karşıtı. Olayları tarafsız bir gözle yansıtmaya çalıştım.” diyor. Her tarihî film gibi, ‘Abdülhamid Düşerken’in de eleştirilecek yanları olabileceğini ve gelebilecek bu eleştirilerin de ‘normal’ olduğunu söyleyen Öztan, tarihî olaylardan çok, beşerî duygularla ilgilenmiş. Kahramanlar hayalî kişiler Selanik’te İttihatçılara yeni katılan bir teğmenin yemin töreniyle başlayan filmde, yaşı 80’i geçmiş Mehmet Şehabettin Paşa (Haluk Kurtoğlu), kızı Nimet (Meltem Cumbul) ve damadı İttihatçı Binbaşı Şefik Bey’in (Mehmet Kurtuluş) etrafında, Osmanlı’nın çözülüş sürecinde, İttihatçılar ile karşıtlarının giriştikleri iktidar mücadelesi anlatılıyor. Babası gibi hırslı bir kişiliğe sahip olan Nimet, Şehabettin Paşa’nın iyi niyet mektubunu götürdüğü İttihatçıların merkezinde, Şefik Bey ile tanışır; kendisine âşık eder ve onunla evlenir. İttihatçıların en önemli üç isminden biri olan Şefik Bey, sonraları Nimet’in elinde bir oyuncağa dönüşür. 31 Mart ayaklanması başlarken cemiyete sırt çevirerek sarayın gözüne girer, dahiliye nazırlığına kadar yükselir. Ancak, Osmanlı’da kavga bitmez. İttihatçılar, Selanik’ten gelen Hareket Ordusu ile isyanı bastırıp Sultan Abdülhamid’i tahttan uzaklaştırır. Binbaşı Şefik, ihanet suçuyla tutuklanırken, Nimet de Fransa sefaretine sığınır. ‘Abdülhamid Düşerken’ adlı romanın, aynı zamanda filmin de başkahramanları olan Nimet, Binbaşı Şefik Bey ve Mehmet Şehabettin Paşa’nın hayalî kişiler olduğunu, filmi izleyip tarihî kaynaklara müracaat ettiğimizde öğreniyoruz. Tarihî bir filmin en önemli kahramanlarının ‘hayal’ ürünü olması biraz garip karşılansa da yönetmen ve filmin senaristi Ziya Öztan’ın bu konudaki gerekçeleri ikna edici: “Evet; Nimet, Binbaşı Şefik Bey ve Mehmet Şehabettin Paşa, roman yazarı Nahid Sırrı’nın hayalî kahramanları. İyi ki de hayalî... Yoksa, tarihî kişiliklerin üzerinden film çekmek çok zor. Çünkü, o zaman kendinizi tarihe bağlı kalmak zorunda hissediyorsunuz ve özgür davranamıyorsunuz. Sizi bağlayan tarihî gerçekler var. Bu filmde, tarihî kişiliklere ve tarihî gerçeklere uymayan bir durum söz konusu değil. Filmde geçen olayları, birincil kaynaklardan teyid ederek yola devam ettik. Hayalî kahramanlarımızın beşerî duygularını da elimizden geldiğince yansıtmaya çalıştık.” Tarihsellik bir yana filmde eleştirilecek sahneler de yok değil. Mesela, film boyunca Sultan II. Abdülhamid’in çizdiği muktedir olamayan, toplumsal olaylardan kendini dışlamış, saray dışına çıkmaktan korkan ‘tedirgin bir padişah’ görüntüsü bunların başında geliyor. Yine ihtiraslı bir kadının, amacına ulaşmak için “yatağını”, abartılı bir şekilde araç olarak kullanması yadırganacak gibi. Türk filmlerinin değişmez bir ‘açmazı’ olan kötü adam rolündeki ‘molla’ tiplemesi, bu filmde de yerini koruyor. Ziya Öztan: Roman, ‘İsyan Günlerinde Aşk’tan daha iyi ‘Abdülhamid Düşerken’, aslında bir aşk filmi. Kadın, para, ihtiras ve iktidar hırsının insanları ne hallere getirebileceğini gösteren bir yapım. Film, 31 Mart ve II. Meşrutiyet dönemine, tıpkı Ahmet Altan’ın 2001’de çıkan ve büyük tartışmaları da beraberinde getiren ‘İsyan Günlerinde Aşk’ romanı gibi aşk ekseninde bakıyor. Altan’ın romanı ile kendi filmi arasındaki benzerliği, filmin roman gibi tartışmalara sebep olup olmayacağını sorduğumuz yönetmen Ziya Öztan, “Nahid Sırrı, bu romanı Altan’dan uzun yıllar önce yazmış. ‘Abdülhamid Düşerken’, ‘İsyan Günlerinde Aşk’a göre çok daha edebi bir eser. Aynı dönemi anlatsalar da bu roman çok değerli. Tartışılan bir dönemin filmini çektim. Film etrafında birtakım tartışmalar yapılması doğal.” diyor. Kaynak : Zaman