İngiliz basınında bugün Suriye'ye ilişkin yorumlar ve haberler öne çıkıyoır. ABD'nin izleyeceği diplomasi yolu ve Suriyeli sanal korsanlar bunlardan birkaçı. Hamas'ın Gazzelilere uyguladığı 'sosyal baskı' da İngiliz basınında.
Abone olİngiliz basınında bugün Suriye'ye ilişkin haberler ve Hamas'ın Gazzelilere uyguladığı 'sosyal baskı' öne çıkıyor.
Hamas’tan Gazzelilere ‘saç ayarı’
Daily Telegraph gazetesinde, Gazze’nin kontrolünü elinde bulunduran Hamas’ın topluma ‘sosyal baskı’ uyguladığına dair bir haber dikkat çekiyor.
Gazeteye konuşan Gazzeliler, saçları jöleli erkeklerin zorla arabaya bindirilip elleri ve kolları bağlandıktan sonra saçlarının Hamas polisi tarafından kazındığını anlatıyor.
İnsan Hakları örgütü El Mezan, Hamas yetkililerin son bir ay içinde Batı tarzını benimseyen 40 erkeğin saçlarının kazıdıklarını ve İslami değerlere göre giyinmeleri için baskı yaptıklarını söylüyor.
İç çamaşırları görünecek şekilde beli düşük pantolon giyenlerin ve saçlarını jöleyle dikleştiren gençlerin Hamas yetkililerinin hedefinde olduğu belirtiliyor.
Hamaslı yetkililerin zorla bir araba sokup ayaklarını bağladıklarını ve saçlarını kazıdıklarını iddia eden 22 yaşındaki İsmail Helu, bacaklarının morardığını ve yaraların bir aydır geçmediğini anlatıyor.
Benzer bir yolla Hamas’ın peşinde düştüğü 33 yaşındaki Raju Hayek de, tekerlekli sandalyedeki babasını sağlık merkezine götürürken Hamas’ın hedefi olmuş.
Elleri kelepçelenen ve üzerindeki tişört zorla çıkarılan Raju, “Beni dövüp kafamı kazıdılar. Ağlıyordum. Ama bu kot pantolonum veya saçımla ilgili değildi. Gaza halkının kendilerinden korkmasını istiyorlar” diyor.
Hamas’ın basın sözcüsü İhab el Hüseyin ise bu uygulamaya son verdiklerini belirtip savunmasını şu sözlerle yapıyor:
“Alışkanlıklarını değiştirmek istiyorsak onları ikna etmeliyiz, zorlamamalıyız. Halkın çoğu bizim felsefemizi destekliyor. Hamas, Gazze’deki ailelerin taleplerini savunuyor. Gençler, eğitim ve meslekleriyle ilgilenmeli, şarkıcıların saç stilleriyle değil. Pop yıldızları iyi bir örnek değildir.”
Gazetenin haberinde, Hamas’ın daha önce okullarda ‘haremlik selamlık’ uygulaması başlattığı, kadın sporcuların maratona katılmalarına engel olduğu ve yine kadınların kamuya açık alanlarda nargile içmelerini ve motosiklete binmelerini yasakladığı hatırlatılıyor.
Suriye ordusuna ‘gönüllü özel birlik’ takviyesi
Independent gazetesinin deneyimli Ortadoğu muhabiri Robert Fisk, bugünkü yazısında Suriye ordusunun denetiminde, Beşar Esad rejimine bağlı binlerce gönüllüden oluşacak özel bir asker birlik kurulacağını yazıyor.
“Ulusal Savunma Kuvvetleri” adı altında kurulacak yeni birliğin komutanıyla Lazkiye’de görüşen Fisk, üyelerin çoğunun Alevi olacağını belirtiyor.
Esad karşıtlarıyla mücadele edecek ve “kurtarılmış” bölgelerin kontrolünü elinde bulunduracak birliğin komutanı adını gizlemeyi tercih ediyor.
Suriyeli muhaliflere göre yeni birlik, adı sıkça “işkenceler ve ölüm olaylarıyla” anılan Şebbiha milis kuvvetlerini güçlendirecek.
Fakat, gazeteye konuşan komutan, “Ulusal Savunma Kuvvetinin” askeri disiplin içinde hareket edeceğini ve yalnızca muvazzaf orduya destek çıkacağını söylüyor.
Komutanın verdiği bilgilere göre, özel kuvvetler ikiye ayrılacak.
Bir kısmı cephede orduyla omuz omuza mücadele ederken, bir diğer grup da hükümet binalarını korumak için köylerde nefsi müdafaa taktiği izleyecek.
Robert Fisk, ordunun gönüllülerden oluşacak yeni birlik kurma kararını, muvazzaf ordunun zayıflamasına bağlıyor.
Yazar ayrıca, bu kararla beraber uluslararası toplum tarafından eleştirilen rejim yanlısı milis güçlerinin kontrol altına alınmasının hedeflenmiş olabileceği yorumunu yapıyor.
Haber özel birlikler hakkında detaylara da yer veriyor.
Cephede savaşacak “Ulusal Savunma Kuvvetleri” askerlerine kalaşnikof, silah, hafif füzeler ve Rus yapımı makineli tüfekler temin edilecek ve ayda 100 sterlin yani yaklaşık 150 dolar ödenecek.
Gönüllüler, bir aylık eğitimden sonra özel üniformalarıyla Suriye içindeki “kriz” bölgelerinde görevlendirilecek.
Özel birlikler “cesaretleri ve başarına göre” ek ödeme alacaklar.
Gazete konuşan komutan, köylerde kalacak ekiplerin doktorlar, mühendisler, esnaf ve çiftçilerden oluşacağını, onlara herhangi bir ödeme yapılmayacağını söylüyor.
Robert Fisk’in, “Özel birliklerin yalnızca Alevilerden mi oluşacağı” sorusuna biraz öfkelenen komutan, Lazkiye’de Alevi nüfusunun fazla olduğunu ama Hama, Halep ve diğer bölgelerde de birliklerin görev alacağını belirtiyor.
Yazara göre, Afganistan ve Irak’ta daha önce denenip başarısız olan “yeni ordu” sistemi rejime yeni askeri düzsen getireceği için faydalı olabilir.
Sistemin temelinin aylar öncesinden atıldığını belirten Robert Fisk, geçen sene sivil silahlı grupların Şam yakınlarında Katolik ve Ortodoks Hıristiyanların yaşadığı mahalleleri koruduğunu hatırlatıyor.
Amerika’nın işi Suriye ile değil Çin’le
Suriye’de kimyasal silah kullanıldığı iddiaları ve ABD’nin nasıl bir yol izleyeceği de İngiliz gazetelerinin bugün sayfalarına taşıdığı konular arasında.
Financial Times gazetesi yazarlarından Gideon Richman imzalı bir yorum haberde ABD Başkanı Barack Obama’nın Ortadoğu stratejisi irdeleniyor.
Yazar, Obama’nın ‘kendi hükmü dışında’ Suriye’deki çatışmaya sürüklendiğini yazıyor.
Suriye’de kimyasal silah kullanıldığının kanıtlanması durumunda doğrudan askeri müdahale ihtimalinin doğacağı yorumun yapan yazar, Beyaz Saray’ın meseleye temkinli yaklaştığını belirtiyor.
Financial Times’taki makalede, Amerika’nın Suriye’deki çatışmaya doğrudan müdahale etmesinin Obama’nın ilk döneminde oluşturduğu ‘büyük stratejisine’ ters düşeceği yorumu yapılıyor.
Bu stratejiye göre Obama’nın öncelikleri şöyle sıralanıyor:
“İlki, Ortadoğu’da yeni bir savaştan kaçınmak. İkincisi Asya’ya yönelmek. Amerikan gücünü, Ortadoğu’nun kanlı sularındaki kaynakları çarçur etmek yerine dünyanın en dinamik bölgesi ile ilişkilere yoğunlaştırmak ve son olarak, Amerika’nın ülke içi ekonomisi ve sosyal reformlarıyla ülkenin küresel gücünü arttırmak. Obama’nın deyişiyle “ulus inşa etmek.”
Financial Times yazarı, Ortadoğu’da artan baskılar nedeniyle Obama’nın Çin ve Asya’ya yeterince odaklanamadığı yorumunu yapıyor.
Analizde, Çinlilerin ise Amerika’nın Asya yerine Ortadoğu’yla ilgilenmesinden yana olduğu belirtiliyor.
Yazarın görüşüne başvurduğu Çinli bir akademisyen, Asya’yla yakından ilgilenen Hillary Clinton yerine Dışişleri Bakanlığı’na daha çok Ortadoğu’yla ilgilenen John Kerry’nin gelmesinden de memnuniyet duyduğunu ifade ediyor.
İngiltere’nin savaşacak gücü yok
Batı’nın Suriye’ye yönelik tutumunun irdelendiği bir diğer makale de Daily Telegraph gazetesi yazarı Benedict Brogan’ın kaleminden çıkmış.
Yazar, ABD ve müttefiklerinin Suriye’ye müdahale etme arzusunda olmadıklarını belirtiyor.
Ekonomik sıkıntılar nedeniyle askeri bir müdahalenin maliyetiyle Londra’nın baş edemeyeceğini ifade eden yazar, İngiltere’nin en fazla ‘özel kuvvetlere’ katılabileceğini ancak geçmiş deneyimler göz önünde bulundurulduğunda daha fazlasını yapmayacağını söylüyor.
Libya’nın aksine Suriye’ye denizden müdahalenin kolay olmadığını belirten Daily Telegraph yazarı şu yorumu yapıyor:
“Bakanların yapabileceği en iyi şey, mülteci kriziyle mücadele eden ve bölgedeki tek güvenilir güç olan Türkiye’de lobi faaliyetleri yürütülmesi, Katar ve Suudi Arabistan ile uçuşa yasak bölge kurulması konusunda koordinasyonlarının sağlanması.”
Daily Telegraph yazarı Benedict Brogan İngiltere’nin Suriye krizindeki rolünü değerlendirdiği yazısını şöyle noktalıyor:
“Mali kriz bize ülke içinde yapabileceklerimizin sınırlı olduğunu öğretti. Suriye de bize, ülke dışında hırslarımızın azaldığını hatırlatıyor. Kırmızı çizgiyi nereye çizdiğimiz önemli değil, korkunç bir gerçek var ki o da itiraf etmeye cesaret edemeyeceğimiz seviyeden bile daha güçsüz olduğumuz.”
Suriyeli hacker’ların hedefinde Batı medyası var
Guardian gazetesinde yer alan bir haberde, Suriye’yi manşetlerinden düşürmeyen Batı medyasının Esad yanlısı bilgisayar korsanlarının hedefi haline geldiğini yazıyor.
Hafta sonu Guardian gazetesinin Twitter hesabına sanal saldırı düzenleyen “Suriye Elektronik Ordusu”nun hedefinde daha önceden de BBC, France 24, Associated Press haber ajansı, El Cezire ve Amerikan NPR radyosu vardı.
Birçok yayın organının Twitter hesaplarına girip Suriye rejimine destek mesajları atan grup iki yıl önce kuruldu.
Grubun sosyal medya hesaplarını kırarak birçok önemli bilgiye ulaşabileceği tahmin ediliyor.
Suriyeli muhalifler bilgisayar korsanı grubunun, Beşar Esad’ın Suriye’den Dubai’deki gizli bir büroya taşınan kuzeyi Rami Makhluf tarafından idare edildiğini öne sürüyor.
Muhaliflerin iddialarına göre, Mahkluf her bir başarılı saldırı hacker’lara 500 ila 1000 dolar arasında değişen bir ücret ödüyor. Ayrıca bedava konaklama ve gıda yardımı da yapıyor.
Arap ülkeleri ‘yeni medyaya savaş açtı’
Times gazetesinde, Arap ülkelerinde yönetimlerin ‘sosyal medyayı’ bir tehdit olarak gördüklerine dair bir haber yer alıyor.
Muhalif bir eylemcinin, Kuveyt Emiri’ne Twitter üzerinden hakaret etme suçuyla bir yıl hapis cezasına çarptırıldığı hatırlatılan haberde, yılbaşından bu yana Kraliyet ailesine yönelik yorumlar nedeniyle hapis cezasına çarptırılanların sayısının üçe çıktığı yazıyor.
Gazete, “Ortadoğu’da ifade özgürlüğü kısıtlanıyor, basına yönelik sansür artıyor” yorumunu yapıyor.
İki yıl süren Arap isyanlarının ardından devrim sonrası hükümetlerin, otoritelerini yeniden inşa etmeye çalışırken ‘yerini aldıkları despotlarla aynı yöntemleri’ izledikleri belirtiliyor.
Arap ülkelerinde medyaya uygulanan baskılara örnek olarak Irak’ta ‘mezhepsel şiddeti körüklemekle suçlanan’ El Cezire yayınlarının durdurulması, Mısır’da komedyen Besim Yusuf’un Cumhurbaşkanı Mursi’ye ve İslam’a hakaretten yargılanması gösteriliyor.
Bahreyn’de de Kraliyet ailesini karalamakla suçlananlara beş yıl hapis cezası verilmesi gündemde.
Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Oman da sosyal medyada Kraliyet ailelerine hakareti cezalandıran ülkeler arasında.
Akdeniz diyeti ‘bunamaya’ çare
Halk arasında ‘bunama’ olarak bilinen demans rahatsızlığının ve hafıza kaybının ilacı Akdeniz diyeti mi? Daily Telegraph gazetesinin sayfalarına taşıdığı bir araştırmaya göre cevap “Evet.”
“Neurology” adlı sağlık derginin yaptığı bir araştırmaya göre, balık yağı yemek ve kırmız etten kaçınmak yani Akdeniz diyeti uygulamak, ilerleyen yaşlarda görülen hafıza kaybını önlemenin en iyi yollarından biri.
Araştırmaya göre, Akdeniz diyeti uygulayanlar 60 yaşına geldiklerinde, düşünce yetisi ve bellek becerileri diğer yaşıtlarına göre daha sağlıklı oluyor.
Balık ve tavuk gibi Omega 3 yağı bakımından zengin gıdalar tüketmek, kırmızı et ile süt ve süt ürünlerini kısıtlamak ‘demans’ rahatsızlığına çare olarak sunuluyor.