Fisk'ten, 'Türkiye Suriye'de tampon bölge planlıyor' iddiası, Guardian'da Türkiye'deki hidroelektrik santral projelerine eleştiriler, Küresel ısınmada hedef kaçtı ve Yunanistan'ın içmek zorunda kalacağı yeni acı reçete
Abone olIndependent'ın Orta Doğu Muhabiri Robert Fisk, Suriye'den yönelebilecek bir mülteci akınından kaygılanan Türkiye'nin Suriye topraklarında bir tampon bölge oluşturmayı planladığını yazıyor.
Fisk, Ankara'nın Beşar Esad'ın askerleri sokaklardan çekme sözünü iki kez tutmadığına inandığını belirtiyor ve şöyle devam ediyor;
"Daha da ciddisi Türkiye'nin, Suriye'deki ayaklanmanın tam bir iç savaşa dönüşmesi halinde Suriye toprakları üzerinde bir "koruma bölgesi" oluşturma planları. Türkiye, 1991'de Saddam Hüseyin'in Kuveyt'in özgürleştirilmesinin ardından güçlerini Kürtlerin üzerine sürmesini ve yüzbinlerce Kürt'ün sınırlarından içeri girmesini kaygıyla hatırlıyor. Binlercesi donmuş dağlarda ölmüş, sadece Amerika'nın Kuzey Irak'ta güvenli bir bölge kurması Türklerin mültecileri geri çevirmesini sağlamıştı. Kuzey Irak'ta olduğu gibi, Kuzey Suriye'de de nüfusun bir bölümü Kürt. Çoğu kimse Esad'ın Kürtlere vatandaşlık vaadini tutacağına inanmıyor. Türk güçleri de ülkelerinin güneydoğusundaki dağlarda kendi Kürt gerillalarıyla savaşıyor. Daha fazla vatansız Kürt'ün sınırı geçmesini istemiyorlar. Esad Türklere kamuoyu önünde açıkça askerlerini çekeceğini söyleyeceğine söz vermiş gibi görünüyor. Bunu yapmaması Türk dışişleri bakanını özellikle öfkelendirdi"
Guardian küresel ısınmayla ilgili bir uyarıyı manşetine taşımış.
Gazete küresel ısınmaya yol açan sera gazı salımının geçen yıl tarihteki en yüksek düzeyine çıktığını yazıyor.
Uluslararası Enerji Ajansı'nın tahminlerine göre, son artışla beraber, küresel ısınmayı güvenli düzeylerde tutma hedefi biraz daha uzaklaştı.
'2 Derece hedefi ütopya'
Bilimadamları küresel ısınmanın tehlikeli sonuçlara yol açmasını önlemek için sıcaklık ortalamalarının iki dereceden fazla artmaması gerektiğini söylüyor.
Ancak kurumun başekonomisti Fatih Birol'a göre, son artışla bu hedef 'güzel bir ütopya' olarak kalıyor.
Çalışmaya göre son 80 yılın en ağır ekonomik durgunluğuna karşın, bu durum karbon salımını çok fazla etkilemedi.
Geçen yıl dünya çapında atmosfere 30,6 gigaton karbondioksit bırakıldı. Kuruluşun tahminlerine göre bu rakam 2020'ye kadar 22 gigatonu geçmemeliydi. Ancak aynı oranda artış olursa, bu seviyenin gelecek yıl aşılabileceği belirtiliyor.
Birol ise, hükümetler uyarıya kulak verirse felaketin hala önlenebileceğini vurguluyor ve 'Cesur ve kararlı bir şekilde acilen harekete geçebilirsek, hala başarsa şansımız var' diye konuşuyor.
Guardian, dünya haberleri sayfalarındaysa Türkiye'deki enerji projelerine eleştirel bir gözle bakan bir haber-analize yer veriyor.
'Türkiye'de çevreciler kaygılı'
Haberde AKP hükümetinin "cumhuriyetin yüzüncü yılı olan 2023'te Türkiye'yi küresel bir ekonomik güç haline getirmek amacıyla ülkenin tüm büyük nehirlerinde binlerce baraj ve hidroelektrik santrali projesi inşa ettiği" belirtiliyor.
Haberde, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın gündeme getirdiği nükleer santraller ve İstanbul için açıkladığı "çılgın proje"den de bahsediliyor.
Ancak, Türkiye'de çevrecileri asıl kaygılandıranın Erdoğan'ın suların boşa akmayacağı ve gelecek 12 yılda hidroelektrik potansiyelin yüzde 100 oranında kullanılacağı yönündeki sözleri olduğu belirtiliyor.
'İnşaat şirketlerine olağanüstü yetkiler'
Gazete bu süreçte 2023'e dek 4 bin hidroelektrik santral hedefine ulaşılması için özel şirketlere köyleri boşaltmak, özel araziye el koymak, hazineye ait ormanları kesmek ve inşaat kısıtlamalarından azade olmak gibi sıradışı yetkiler verildiğini yazıyor.
Ilısu ve Beyhan barajlarına karşı dile getirilen itirazlardan da bahseden Guardian şöyle devam ediyor;
"Ilımlı İslamcı AK Parti'nin neo liberal reformlarının ülkeye büyük büyüme oranları getirdiği söylenirken, zengin ve yoksullar arasındaki uçurum çarpıcı şekilde açıldı ve yolsuzluk arttı. Türk hükümeti, 10 yıldır süren büyümeyi devam ettirmek için acele harekete geçmesi gerektiğini söylüyor. Türkiye'nin küresel ekonomik durgunluğa rağmen yüzde 7'lik büyüme kaydedeceği tahmin ediliyor. Ancak enerji, Anadolu kaplanının zayıf yönü. Türkiye, kendisini Rusya, Orta Asya ve İran'dan Avrupa'ya uzanan gaz hatlarının kavşak noktası haline getirdi. Ancak Türkiye Tahran ve Moskova'nın daha çok insafına kaldı. İran dört yıl önce gazı kesip, İstanbul'da fiyatlar tavan yaptığında bu gerçek görülmüştü"
Yunanistan'a yeni 'acı reçete'
Financial Times, yeni kurtarma kredisi karşılığında Yunanistan'ın karşılaşabileceği sert koşulları manşetine taşımış.
Habere göre, Avrupalı liderler Yunanisan ekonomisine şimidiye kadar görülmemiş derecede bir dış müdahaleyi beraberinde getirebilecek bir anlaşma müzakere ediyor.
Anlaşmada, vergi toplanmasına ve devlete ait varlıkların özelleştirilmesinde dış müdahalenin öngörüldüğü belirtiliyor.
Ayrıca, Yunanistan'dan alacaklı özel yatırımcılara borcun vadesinin uzatılması için teşvik önlemlerinin gündemde olduğu kaydediliyor.
Özelleştirmeler ve borç vadelerinin uzatılmasıyla Atina'nın 2013 sonuna dek ihtiyaç duyduğu 60 ila 70 milyar euronun en az yarısının kredisiz karşılanabileceği umuluyor.
'Sadece özelleştirme sorun çözmez'
Gazete konuya başyazılarından birini de ayırmış. Dikkat çeten satırlar şöyle;
"IMF ve Euro Bölgesi ülkeleri, Yunanistan'a devlet varlıklarını derhal satmaya başlaması için baskı yapmakta haklı. Ama borçverenlerin özelleştirmeye bu kadar çok vurgu yapması, Yunanistan'ın sorunlarına daha geniş çaplı bir çözüm bulma konusunudaki kabiliyetsizliklerini gizlemek için mi acaba şüphesi sürüyor. Asıl mesele Yunanistan'ın gelecek iki yılki masraflarını karşılamak, borcu yeniden yapılandırmak ya da yapılandırmamak. Özelleştirme miktarı ne olursa olsun bu yakıcı soruları uzaklaştıramaz"