Times: Libya'da Kaddafi'yi yakalamak uzun sürebilir; Cockburn: İsyancıların siyah Afrikalı düşmanlığı; Guardian: Bir isyancının portresi; Fransız işadamı: Zenginler daha çok vergi vermeli..
Abone olİngiltere basınında bugün en çok öne çıkan konu, Libya'da süren çatışmalar ve Albay Muammer Kaddafi'nin eşi ile üç çocuğunun Cezayir'e sığınması.
Times gazetesi Kaddafi ailesinden Cezayir'e kaçan dört kişinin ve ailenin geri kalanının fotoğraflarını ve kısa biyografilerini yayımlamış.
Gazete, Cezayir'e kaçan Kaddafi'nin tek kızı Ayşe'nin Saddam Hüseyin'i savunan ekipteki avukatlar arasında yer aldığını, ülkedeki kadın hakları gruplarıyla çalıştığını, Libya ordusunda korgeneral rütbesine sahip olduğunu ve ülkesi ile Avrupa Birliği arasındaki görüşmelere katıldığını yazıyor.
Geçmişte Kaddafi iktidarının halefi olarak görülen 39 yaşındaki Seyfülislam'ın London School of Economics'te okuduğunun altını çizen Times, isyancılar tarafından yakalandığı iddialarının ardından kentte gazetecilerle konuştuğunu da belirtiyor.
Gazetenin dikkat çektiği bir başka isim ise ülkeye korku saldığı söylenen seçkin Hamis Tugayları'nın başındaki oğlu Hamis. Times, isyancıların hemen her gün Hamis'i öldürdükleri yolunda iddialar ortaya attıklarını da ifade ediyor.
Times'ın Libya'daki muhabirlerinden Anthony Loyd haberinde, Kaddafi'nin gücünün çok sınırlı olduğunu ancak Libya topraklarının büyük bir kısmını oluşturan çölün kontrolünün zor olmasından dolayı Kaddafi'nin çıkış yollarının tutulamadığını yazıyor.
Ülkenin batısındaki Sadada Köprüsü'nde isyancıların komutanlarıyla görüşen Loyd, Kaddafi'nin yakalanmasının çok uzun sürme ihtimalini isyancıların da kabul ettiğini belirtiyor.
Libyalı isyancıların siyahlara düşmanlığı
Independent gazetesinden Patrick Cockburn ise Libya'daki çatışmaların bir başka noktasına dikkati çekiyor.
Bugün Libya'daki tüm Afrikalı siyahların, Kaddafi'yi desteklemediklerini gösteren deliller sunamadıkları sürece tutuklanmayı bekleyebileceklerini belirten Cockburn, yazısında hiçbir dönem Kaddafi için paralı askerlik yapmadığını söylediği halde gözaltına alınan Sengalli Yasin Bahr'ın hikayesiyle başlıyor.
"Kaddafi'yi seviyordum, fakat hiçbir zaman onun için savaşmadım." diyen Yasin, kendisini yalnızca derisinin rengine bakarak tutuklayan isyancıların komutanını, üç yıldır Libya'da inşaat işçisi olduğuna ikna etmeye çalışıyor.
Libyalı isyancılar, Afrikalı siyahlara genel olarak düşmanca bakıyor, diyen Cockburn, bir karakolun sorumlusu olan Libyalı isyancı milisin, "Libyalılar koyu derili kişileri sevmiyor, fakat bazıları masum" şeklindeki sözlerini de yazısının başlığına taşımış.
Independent muhabiri, ülkede iç savaştan önce bir milyon kadar yasadışı siyah göçmen olduğunu ve ırkçılığın uzun bir süredir hissedildiğini de belirtiyor.
2000 yılında göçmenlere karşı düzenlenen sokak gösterileri ve saldırılar sonucunda, Gana, Kamerun, Nijer, Çad ve Nijerya gibi ülkelerden onlarca işçi öldürülmüş.
Cockburn, Farac'daki isyancı milislerin liderlerinden birinin, Kaddafi yanlılarını silahlarını bırakmaya ikna ederek nasıl kan dökmediklerini ve karşılarındaki silahlı Kaddafi yanlılarından çok azını tutukladıklarını anlattıktan sonra, yakaladıkları siyahları doğrudan hapse attıklarını söylediğini de aktarıyor.
Sakin hayatını terk eden bir Libyalı isyancı portresi
Guardian gazetesinde ise bir Libyalı isyancı milisin portresi var. Gazetenin muhabiri Mark Rice-Oxley, "Libya devriminin tarihi yazıldığında, Velid Danna gibi isyancıların hikayeleriyle dolu olacak," diyor.
Çatışmalardan önce Danna, başka ülkeler görmüş, Londra'da yüksek lisans yapmış bir petrol mühendisi olarak ailesiyle birlikte başkent Trablus'ta sakin bir hayat sürüyormuş. Kaddafi ailesine karşı iyi ya da kötü pek bir şey hissetmeyen Danna'nın hayatı 21 Şubat'ta Kaddafi'ya bağlı askerlerin, Trablus'taki göstericilere uçaksavarlarla ateş açması ardından değişmiş.
"Kaddafi insanları öldürmeye başladığında, yalnızca evde oturup, sıramın gelmesini bekleyemem diye düşündüm" diyor.
Fakat, doğrudan eline silah alıp sokağa çıkamayacağını bildiğinden ne yapabileceğini netleştirmek için beklemesi gerekmiş. Sonunda, yoğun baskı altındaki Trablus'u terk edip, ülkenin batısına gitmiş.
Danna'nın, ailesinin geldiği yer olan Zintan'a gittiğinde oradaki isyancıların savaş hikayelerini dinlediğini belirten Guardian, Libya'daki isyanda dengelerin değişmesini sağlayan gücün, 2500 kişilik Zintan tugayı olduğunun da altını çiziyor.
Gazete başka insanların özgürlüğü adına savaştığı için kendisini iyi hissettiğini belirten Danna'nın savaştan sonra tekrar normal hayata dönmesinin ciddi bir zaman alacağını söylediğini de aktarıyor.
Esad’ın ordu üzerindeki kontrolü zayıflıyor mu?
Daily Telegraph gazetesinde yer alan bir haberde Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad'ın, ordu üstündeki otoritesinin zayıflamakta olabileceği belirtiliyor.
Ülkede tankların, bazı askerlerin firar etmesi ardından muhalefetin güçlü olduğu Rastan'ı kuşatıp bazı noktalarını ağır makineli tüfekle vurduğunu aktaran gazete, firar eden askerlerin sayısının artmasını, rejimin otoritesinin zayıflamasına bir işaret olarak yorumluyor.
Gazetenin adını vermediği Şam'daki bir siyasi uzman, rejimin ordu üzerindeki siyasi kontrolünün bir zamanlar sarsılmaz göründüğünü ancak camilere ve namaz kılanlara düzenlenen saldırıların ardından askerler arasındaki hoşnutsuzluğun arttığını söylüyor.
Londra merkezli Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün, 30 bin kişinin yaşadığı Rastan'a su ve elektriğin de kesildiğini savunduğunu da aktaran Daily Telegraph, Avrupalı devletlerin giderek Esad'a karşı ambargoları artırmaktan yana olduklarını da belirtiyor.
Planlanan ambargolardan en etkilisinin petrol ihracatının yasaklanması olduğu düşünülüyor.
Fransız işadamı: Zenginlere daha fazla vergi koyun
Batı ülkelerinde, kemer sıkma önlemleriyle birlikte en varlıklı kesimlere vergi indirimi getirilmesi planları üzerine birbiri ardına, zenginlerin vergilerinin artırılması çağrılarına Fransız işadamı Maurice Levy de, Financial Times gazetesindeki makalesiyle katılıyor.
Levy, "Mazoşist değilim fakat zenginler daha fazla ödemeli" başlıklı makalesinde, herkes gibi kendisinin de son günlerde ekonominin geleceğiyle ilgili ağıtlar yakan uzmanları dinlediğini belirterek başlıyor.
Ekonomideki kötüye gidişin işaretleri arasında Amerika Birleşik Devletleri'nin kredi notunun düşürülmesi, borsa krizi ve benzerinin Fransa'da da olabileceği beklentilerini sayan Levy, Avrupa'nın refah çağının sona erdiği gibi iddiaları kabul edemeyeceğini söylüyor.
Fransız işadamı Avrupa ülkelerinin gelirlerinin ötesinde bir hayat sürdürdüklerini ve bu ülkelerin sosyal modellerinin yüksek büyüme olmadan sürdürülemeyeceğini kabul ettiğini ifade ettikten sonra Avrupa ülkelerinin yine de güçlü kaynaklara sahip olduğunu ve dünya ekonomisinde gerilemek zorunda oldukları gibi savlara katılmadığını belirtiyor.
Levy, Avrupa'daki sosyal modelin reformdan geçirilmesi için toplumun rızasının kazanılması gerektiğini ve bunun için de örnek olarak kendisinin de parçası olduğu en varlıklı kesimler üzerindeki verginin artırılması gerektiğini savunuyor.