Bugün İngiltere basınında tecavüz suçuna karşı polis ve savcıların yeni yaklaşımına geniş yer veriliyor. Ayrıca IŞİD ve Orta Doğu'daki gelişmeler de ele alınıyor.
Abone olGuardian gazetesinin manşetinde bugün İngiltere'de artan tecavüz vakalarına karşı görevli savcı ve polislere verilen konferanstan notlar yer alıyor.
Buna göre tecavüzcülerin sosyal medyayı soruşturmayı yanlış yönlendirmek ve izlerini kaybetmek için kendi lehlerine kullandığı öne sürülüyor.
Özellikle suçun işlenmesinden sonra tecavüzcülerin "yalan bir hikaye" uydurdukları ve ertesi gün mağdurla sosyal medya üzerinden iletişime geçerek, cinsel birliktelik için teşekkür ettikleri belirtiliyor.
Mağdurlar ise bu tür mesajlara dayanarak dava açılmasını talep ediyor.
Savcılar Birliği Başkanı Alison Saunders, sosyal medyanın "bir savunma mekanizması oluşturmak için kullanılma ve bunun için yalan içerikli mesajlar gönderildiği potansiyeline" dikkat çekiyor.
Konferansta bir de örnek vakanın ele alındığı aktarılıyor. Buna göre, 18 yaşındaki bir kadın öğrenci, üniversiteye başladığı ilk hafta, kendisinden büyük bir erkek öğrenciyle partiye katılıyor. Çok fazla alkol alan ve uyuşturucu da kullanan kadın, gözlerini açtığında birlikte partiye gittikleri erkeğin odasına geldiğini görüyor.
Defalarca gitmesini istemesine rağmen erkeğin kıyafetlerini çıkardığını söyleyen kadın, sonunda tecavüze uğrayacağını anlıyor ve kendisini korumak için erkeğe prezervatif veriyor.
Konferansa katılanlara, bu durumda tecavüz soruşturması açıp açmayacakları soruluyor ve çoğu soruşturma açacaklarını söylüyor.
Kadının rızası olduğu kanıtlanmalı
Aynı konferans, Daily Telegraph gazetesinde de ele alınıyor. Gazete, bundan sonra tecavüzle suçlanan erkeklerin polisi "kadının rızasının bulunduğu" konusunda ikna edeceğini yazıyor.
Savcılar Birliği Başkanı Alison Saunders'ın hukuk sistemi, 'Hayır demek, hayır demektir'den ileriye gitmesi gerektiği ve kadınların rızasının alınamadığı durumları da dikkate alması yönündeki ifadeleri aktarılıyor.
Saunders, mağdurların çok sarhoş olduğundan rızasının alınamayacak durumda olması veya korktukları için hareketsiz kalması nedeniyle toplum tarafından suçlanmaması gerektiğini de ifade ediyor.
Buna göre soruşturan polis ve savcıların tecavüz şüphelilerine daha büyük bir sorumluluk yüklemesi ve şikayet eden kişinin "tüm kapasitesi ve özgürlüğüyle rıza gösterdiğini" şüphelinin ispatlaması gerekiyor.
Habere göre, yeni bir yaklaşım getiren bu kılavuz, 21. yüzyılda tecavüzle mücadele planı çerçevesinde tüm polis ve savcılara gönderilecek.
Gazete, İngiltere'de her yıl yaklaşık 85 bin kadının tecavüz mağduru olduğunu, bu kadınlardan yüzde 90'ının tecavüzcüyü önceden tanıdığını belirtiyor. Ancak geçen yıl bu kadınlardan yalnızca 15,670'inin polise başvurduğu, mağdurlarının çoğunun kanıtlamanın imkansız olduğu veya polisin kendilerine yardım edebileceğine inanmadıkları gerekçesiyle şikayette bulunmadığı ifade ediliyor.
Bu vakalardan ise 2,910 tanesi hakkında dava açıldığı ve yalnızca 1,070 davada ceza verildiği belirtiliyor.
IŞİD ilk Lübnan 'emri'ni atadı
Times gazetesinde IŞİD'in Lübnan'a yönelik saldırılarını artıracağıyla ilgili bir haber yer alıyor ve örgütün, Lübnan'a yeni saldırıları yönetecek bir 'emir' atadığı yazıyor.
Haberde şu ifadelere yer veriliyor:
"IŞİD'in kaçak bir Selefi şeyhi, yeni saldırılar için ilk Lübnan emiri olarak atadığı haberleri geliyor. Bu da örgütün Lübnan'da ilerlemek isteğinin yarattığı korkuyu artırıyor. Şeyh Ahmet Esir'in örgütün Lübnan emiri olarak atanması, IŞİD'in Suriye-Lübnan sınırında, Lübnan topraklarına yaptığı baskından birkaç gün sonra gerçekleşti. Saldırıda sekiz Lübnan askeri hayatını kaybetmişti."
Gazete, son Lübnan saldırısının, Ağustos'ta yapılan ve 20 Lübnan askeri ve polisinin kaçırıldığı baskından bu yana en ciddi saldırı olduğunu belirtiyor.
Örgütün asker ve polis kaçırma baskınından bu yana Suriye'deki Kalamun Dağları'nda güçlendiği, ılımlı İslamcı örgütlerden çok sayıda katılan olduğu ifade ediliyor.
Lübnan güvenlik merkezi başkanı Abbas İbrahim, bu ay yaklaşık 700 militanın klendi örgütlerinden ayrılarak IŞİD'e katıldığını öne sürüyor.
İbrahim, IŞİD'in Lübnan sınırındaki köyleri ele geçirerek, Suriye'deki pozisyonunu güçlendirmeye çalıştığını ve Esad'a destek veren Hizbullah'ı alt etmeyi planladığını belirtiyor.
Iraklı kaynaklar da, örgütün Diyala'daki mevzilerine düzenlenen operasyonlar sonrasında, IŞİD'in Lübnan, Ürdün ve Suriye'de ilerleme planlarına dair belgelere ulaştıklarını söylüyor.
Belgelere göre IŞİD, bu ülkelere sınır ötesi saldırılar düzenlemeyerek uluslararası koalisyonun Irak ve Suriye'deki ilgisini dağıtmayı hedeflliyor.
Örgüt, Suudi Arabistan sınırında üç güvenlik görevlisinin öldüğü intihar saldırısını üstlenmişti.
Lübnan İçişleri Bakanı Nohad Maçnuk da, Tripoli kentindeki iki bombalı saldırıdan IŞİD'in sorumlu olduğunu söylemişti.
'Kobani'deki zafer IŞİD'in zayıflığını göstermiyor'
Independent gazetesinde gazeteci Patrick Cockburn, IŞİD'le ilgili bir analiz kaleme alıyor. Cockburn, IŞİD karşıtlarının ortak bir planı olmadığı sürece örgütün pes etmeyeceğini söylüyor.
Gazeteci, IŞİD'in var olduğu sürece, rehineleri öldürme tehdidiyle siyasi ve medya gündemini meşgul etmeye devam edeceğini belirtiyor. Cockburn'e göre örgüt, Japon ve Ürdünlü rehineleri kullanarak, tanınırlık kazanıyor ve genel olarak teröre ilham veriyor.
IŞİD'in Kobani'den çıkarıldığını belirten gazeteci, öte yandan örgütün Suriye'nin Humus kentinde, Şam'ın güneyinde ve Kalamun dağlarında güçlendiğini ve ilerlediğini sözlerine ekliyor.
Irak'ta hükümet güçlerinin örgüte karşı ilerlediği ancak Bağdat Uluslararası Havalimanı'na giden bir uçağa kurşunlar isabet ettiğinden, büyük firmaların uçuşları durduğu da belirtiliyor.
Cockburn, Batı'nın siyasi, askeri ve güvenlik politikalarının farklı yönlerde ilerlediğini ve birbirleriyle çeliştiğini belirtiyor. ABD ve müttefiklerinin hem IŞİD'i yenmeyi hem de Esad'ı devirmeyi amaçladığını belirten gazeteci, Esad'ın devrilmesinin hem IŞİD hem de Nusra cephesini güçlendirebileceğini ileri sürüyor.
Türkiye'nin IŞİD'e karşı önemli bir müttefik olduğunu kaydeden gazeteci, geçen hafta Independet'a konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun "Suriye sınırını kapatamayacakları" sözlerini hatırlatıyor.
IŞİD'in askeri ve ekonomik olarak sıkıştırıldığını belirten Cockburn, yine de örgütün gerilediğine dair hiçbir belirti olmadığını söylüyor.
Hatta Kobani'deki yenilginin bile zayıflık göstergesi olarak kabul edilemeyeceğini ifade ediyor.
Hizbullah-İsrail çatışması
Financial Times gazetesi, Hizbullah'ın İsrail ordusuna yönelik saldırısını konu alıyor.
Gazete, Golan tepelerindeki ölümcül saldırılara karşılık olarak Hizbullah'ın İsrail ordusuna saldırdığını yazıyor.
Saldırıda bir Birleşmiş Milletler "barış kuvveti"nin öldürüldüğü bildiriliyor.
Haberde İsrail Savunma Kuvvetleri'nin "Bir füzenin konvoyu hedef aldığı, iki askeri öldürdüğü ve yedi askeri yaraladığı" açıklamasına yer veriliyor.
İkinci saldırıda ise havan topu ile saldırıldığı, ölü veya yaralanan olmadığı ancak bölgeye yakın kayak merkezinin İsrail tarafından boşaltıldığı ifade ediliyor.
Gazete, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun saldırılarla ilgili Lübnan hükümeti ile Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ı suçlayan sözlerini aktarıyor.