BIST 9.916
DOLAR 35,02
EURO 36,71
ALTIN 2.970,14
HABER /  GÜNCEL

29 Ekim İngiltere Basın Özeti

İngiltere'de yayımlanan gazetelerde bugün: İstanbul'un iki yakasını birleştiren Marmaray projesi Türkiye'yi bölüyor mu? Tunus'taki En Nahda liderin uzlaşma dersi veriyor. Irak-Suriye-Türkiye sınır bölgesi El Kaide'nin savaş alanına dönüşüyor...

Abone ol

İngiltere'de yayımlanan gazetelerde bugün: İstanbul'un iki yakasını birleştiren Marmaray projesi Türkiye'yi bölüyor mu? Tunus'taki En Nahda liderin uzlaşma dersi veriyor. Irak-Suriye-Türkiye sınır bölgesi El Kaide'nin savaş alanına dönüşüyor...

Independent gazetesinde, túnel etabı bugün açılacak olan Marmaray projesinden “Türkiye’yi bölen proje” diye bahsediliyor.

Dünyanın iki kıtayı birleştiren ilk deniz tünelinin, 150 yıl önce Osmanlı Sultanı I. Abdülmecid döneminde düşünüldüğü belirtilen haberde, o dönemde projenin teknik yetersizlikler nedeniyle yapılamadığı hatırlatılıyor.

İstanbul’daki trafik keşmekeşini azaltması umulan projenin bazıları tarafından, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın itibarını artırmaya yönelik pahalı bir proje olarak görüldüğü de aktarılıyor haberde.

Independent, bu projeye üçüncü Boğaziçi köprüsü, üçüncü havalimanı ve Marmara ile Karadeniz’i birleştirecek kanal projelerinin ekleneceğine dikkat çekiyor. Gazetenin muhabiri David O’Byrne, bu projelerin eleştiri topladığını ifade ederek, Haziran ayında Gezi Parkı’na alışveriş merkezi olarak hizmet verecek bir bina inşa edilmesi planına karşı başlayan ve yaygınlaşarak yüz binlerce kişiyi sokağa çıkaran gösterilere gönderme yapıyor.

En Nahda liderinden ‘uzlaşma’ dersi

Guardian’da, ‘Arap Baharı’ diye adlandırılan kitle hareketlerinin başlangıç yeri olan Tunus’ta 2011’deki devrimin ardından iktidara yürüyen En Nahda hareketi lideri Raşid Gannuşi’nin bir makalesi yer alıyor.

“Demokratik geçişi rayından çıkarma girişimlerine direnirsek Tunus, Arap dünyası için yol gösterici olacaktır” alt başlığını taşıyor makale.

Gannuşi, diktatör Ben Ali’nin devrilmesinin ardından 23 Ekim 2011’de serbest seçimlerin yapıldığını hatırlatarak şöyle diyor: “Seçimler demokratik bir yetke sağlar fakat bu yetke kapsayıcı bir anlayışla uygulanmalıdır. Bu sebeple, En Nahda seçimleri kazandığında iktidar tekeli kurmayı reddetti ve anahtar bakanlıkları, neredeyse şimdiki hükümetini yarısını oluşturan diğer partiler ve bağımsızlarla paylaştı. En Nahda; parlamenter sistem, seçim sistemi ve anayasa taslağı konusundaki önceliklerimizden ardı ardında ödünler verdi. Şimdi hayata geçirdiğimiz, İslamcılar ve laiklik taraftarları arasında uzlaşma arayışı ve iktidar paylaşımı uygulamalarının, tüm Arap dünyasında demokratik yönetimin geleceğine bir model oluşturacağının bilincindeyiz.”

Bu dönüşümün, istikrarsız komşu ülkelerden ülkeye silah akışının güvenliği tehlikeye attığı bir ortamda gerçekleştiğine dikkat çeken Gannuşi, Tunus’un demokratikleşme yolunda gitmesini istemeyenlerin şiddet ve kaosu körüklediğini vurguluyor.

En Nahda lideri, görevlerinin “devrimi korumak ve 2011’de atılan demokratik tohumların yeşereceği siyasi ve ekonomik ortamı yaratmak” olduğunu dile getiriyor.

Mısır’da halk hızla yoksullaşıyor

‘Arap Baharı’ denilen hareketlerin derinden sarstığı bir başka ülke olan Mısır’a dönelim.

Times, İsviçreli finans şirketi Credit Suisse’in araştırma enstitüsü tarafından hazırlanan bir raporu haberleştirmiş.

Raporda, Mısır’da Hüsnü Mübarek’in 30 yıllık iktidarının halk ayaklanmasıyla sona erdiği Ocak 2011’den bu yana Mısırlıların %30 yoksullaştığı kaydediliyor.

Habere göre, ülke tarihindeki ilk serbest seçimle başa geçen Müslüman Kardeşler hareketi üyesi Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin iktidarda kaldığı 2012 ve 2013 ortasında, kişisel zenginlik düzeyi 4500 dolar düzeyine geriledi.

Mısır nüfusunun dörtte birinin yoksulluk çektiği belirtilen haberde, Mursi’nin devrilmesinin ardından Ağustos ayında ilan edilen olağanüstü hal nedeniyle turizm gelirlerinin ve yabancı yatırımların hızla azaldığı da aktarılıyor.

Irak-Suriye-Türkiye üçgeni

Times’taki bir başka analizde, bir süredir dünya gündemindeki yeri aşağıya inen Irak’taki durum ele alınıyor.

İngiliz emekli albay ve askeri istihbaratçı Richard Kemp, Irak’ta saldırılar nedeniyle ölen sivil sayısının bu yıl içinde 6 bini bulduğuna ve sadece son birkaç hafta içinde bin sivilin hayatını kaybettiğine işaret ediyor.

Bu tırmanışı El Kaide’nin Sünni, Şii, Arap ve Kürt toplulukları arasında bir iç savaş kışkırtma çabasına bağlayan Kemp, Suriye’deki iç savaşın bir şekilde son bulmasının ardından militanların Irak’a sızacağı öngörüsünde bulunuyor.

İngiliz uzman, Irak Başbakanı Nuri el Maliki’nin şimdiden politik reform ve askeri önlem yoluna gitmesini tavsiye ediyor.

Independent yazarı Patrick Cockburn’ün makalesi ise “Suriye parçalanırsa, Irak da parçalanır” başlığını taşıyor.

El Kaide’nin Irak’ın batısını ve Kürt militanlarla şiddetli çatışmalar yürüttüğü Suriye’nin doğusunu “savaş alanına” çevirdiğine dikkat çekiyor deneyimli Orta Doğu muhabiri.

Suriye’deki barış arayışlarının umut verici olmadığına dikkat çeken Cockburn, El Kaide ve onları destekleyen diğer İslamcı grupların durdurulmasının yolu olarak, destek aldıkları Türkiye sınırının kapatılmasını gösteriyor.

İran, Batılı şirketlere göz mü kırpıyor?

Financial Times gazetesindeki iç sayfa manşetlerinden biri, İran petrolüyle ilgili.

Haberde, İran yönetiminin Batılı şirketleri petrol sahalarında çalışmaları için ihalelere davet ederek hem ekonomisini hem de Batı ülkeleriyle ilişkilerini düzeltmeyi amaçladığı iddia ediliyor.

İran Petrol Bakanlığı danışmanı Mehdi Hüseyin’in, “Amerikan veya Avrupalı şirketlerin yatırım yapmasını kolaylaştırma arayışında” oldukları yönündeki beyanlarına dayanıyor haber.

Financial Times, bu beyanatın, İran’ın nükleer programını durdurmaması nedeniyle uygulanan yaptırımlar konusunda Washington ve Tahran yönetimleri arasında ilk defa bu kadar yapıcı görüşmelerin yürütüldüğü bir sırada verildiğinin altı çiziliyor.