Tarih 28 Şubat 1997. İşte Türkiye'de ne olduysa o tarihten sonra oluyor. Postmodern darbe dediğimiz sürecin oluşumunu dönemin Sincan Belediye Başkanı değerlendirdi.
Abone ol Kudüs Gecesi’ndeki tiyatro hataydı 28 Şubatçıların eline koz verdimBugün Türk siyaset tarihine ‘postmodern darbe’ olarak geçen 28 Şubat sürecinin 8’inci yıldönümü. 28 Şubat 1997’de ‘irtica ile mücadele’ adı altında başlatılan psikolojik savaş sonucunda Refahyol hükümeti iktidardan uzaklaştırıldı.
Etkileri günümüze kadar süren süreçte yaşananlar, toplumda derin izler bıraktı. İnsanların en temel hakları kısıtlandı, yargı brifinglerle yönlendirildi, bazı kamu görevlileri işten atıldı. Sermaye, yeşil-beyaz diye kategorize edildi. Yanlışların faturasını ise bütün toplum ödedi. Oluşturulan puslu havada bankaların içi boşaltıldığı için art arda ekonomik krizler patlak verdi. Ve halkın on milyarlarca doları buharlaşıp gitti.
Türkiye’yi maddi ve manevi kayıplara uğratan 28 Şubat döneminin aktörleri bugüne kadar çok tartışıldı. Başta 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel olmak üzere dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral İ. Hakkı Karadayı, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya, Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir, muhalefet partileri ve medyanın sergilediği tavır, yoğun eleştiriler aldı. Ancak sürece ölçüsüz hareketleriyle katkıda bulunanlar da olmadı değil. Bu isimlerin başında dönemin RP’li Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız geliyor. Yıldız, nazik duruma aldırmadan Filistinlilere destek için Kudüs Gecesi düzenleyerek adeta ateşe körükle gitti. Hizbullah ve Hamas posterleri altında sergilenen oyuna, tepki sert oldu. 4 Şubat sabahı tanklar Sincan sokaklarında yürüdü. Ardından 28 Şubat’ta Milli Güvenlik Kurulu’ndan 18 maddelik irticayı önleme paketi çıktı. 8 yıllık suskunluğunu ilk kez Zaman’a bozan Bekir Yıldız, bugün geriye dönüp baktığında yaptığından pişmanlık duyduğunu belirtiyor. O tiyatroyu oynatmakla hata ettiğini itiraf eden Yıldız, “Bugünkü aklım olsa o tiyatroyu oynatmazdım. Çünkü oyunu sahneleterek 28 Şubat’ı başlatmak isteyenlerin eline koz verdim.” diyor.
Parti olarak söz konusu sürecin geleceğini tahmin ettiklerini anlatan Yıldız, dönemin başbakanı Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan’ın da hemen her toplantıda teşkilatları uyardığını kaydediyor. Kendisinin de çevresindekileri sık sık ikaz ettiğine işaret eden Bekir Yıldız, şöyle devam ediyor: “Demek ki büyük konuşmuşum, en büyük gafı ben işledim. İsrail’in Filistinlileri katletmesini konu alan tiyatro oyunu biraz da sulandırılarak farklı yansıtıldı ve tankların yürümesi için ilk adım oldu. Tarihler 4 Şubat 1997’yi gösterirken ilçemde tanklar yürüyünce her şey için çok geç olduğunu anladım.” Sincan Belediyesi eski Başkanı Yıldız, tiyatro oyunundan hemen sonra dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan’ın kendisini aradığını, “Bekir Bey, bu sıkıntılı dönemde böyle bir çıkış yanlış oldu.” dediğini aktarıyor. Yaptığı yanlışın bedelinin ağır olduğunu kaydeden Yıldız, kendisinden çok halkın zarar gördüğünü ifade ediyor. Yıldız, 28 Şubat hareketini başlatanlar hakkında ise şu tespiti yapıyor: “Şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim: 28 Şubat hareketinde doğrudan ya da dolaylı rol alanların kamu vicdanında yeri yoktur.”
Siyaset yasağı 6 Mart’ta doluyor
Sincan Belediyesi eski Başkanı Bekir Yıldız, 31 Ocak 1997’deki Kudüs Gecesi’nin ardından görevden alındı. 5 ay Ulucanlar Cezaevi’nde hapis yattı. Daha sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Yargılanma sonucunda 4 yıl 7 ay ağır hapis cezasına çarptırılınca 1998 yılının son aylarında yurtdışına kaçtı. Yıldız, 7 ay Bulgaristan’da, 2 yıl Almanya’da yaşadı. Af kanunu olarak bilinen Şartla Salıverilme Yasası’ndan sonra 11 Ocak 2001’de Türkiye’ye döndü. Bekir Yıldız, şimdi müteahhitlik yapıyor. Halı saha da işleten Yıldız, belediye başkanlığı yaptığı Sincan’da oturuyor. Yıldız’ın siyaset yasağı ise 6 Mart 2005’te kalkıyor. Ancak politikaya atılıp atılmama konusunda kararsız. Bekir Yıldız, bunun gerekçesini şöyle açıklıyor: “Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yermiş. Siyaset yüzünden yıllarca ülkemden ayrı kaldım. Politikaya atılmadan önce enine boyuna düşüneceğim. Hayırlısını da Allah verecektir.”
ZAMAN