BIST 9.439
DOLAR 34,42
EURO 36,38
ALTIN 2.833,00
HABER /  GÜNCEL  /  YEREL

28 STK'dan Kürt sorunu açıklaması

28 Sivil Toplum Kuruluşu (STK) temsilcileri ve Kürt sorununun çözümüne dikkat çekmek için ortak basın açıklamasında bulundu.

Abone ol

Şırnak Barosu, Ticaret ve Sanayi Odası, Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği ile Gazeteciler Cemiyeti'nin de aralarında bulunduğu 28 Sivil Toplum Kuruluşu (STK) temsilcileri ve Kürt sorununun çözümüne dikkat çekmek için ortak basın açıklamasında bulundu.

Cumhuriyet Meydanı'nda yapılan basın açıklamasını 28 STK adına Baro Başkanı Nuşerivan Elçi yaptı. Kürt sorunun çözümü için herkesin sorumluluk alması gerektiğini ifade eden Elçi, "Bugün ülkemizin içinde bulunduğu şartlar her kesimin elini taşın altına koymayı zorunlu hale getirmiştir. Bu çabanın içerisine girerken herkesin iyi niyetli ve çözüm odaklı bir düşünceye sahip olması gerekir. Türkiye uzun yıllardır aynı kısır döngü içerisinde Kürt sorununu tartışmaktadır. Cumhuriyet'in kuruluşu ertesi Kürtlerin toptan inkarı ile başlayan sorunlar zaman içerisinde Kürt varlığının kabulüne ve son olarak da hükümetin açıkladığı Kürt açılımına gelip dayanmıştır. Açıklama yapıldığı ilk anda ülkedeki sağduyulu her kesimde umutla karşılanmış, ancak statükocular kendilerini atılan her adımda hissettirmiştir. Tuzu kuru olanlar ve sorumluluk duygusu taşımayanlar, duygu selinden günlük çıkarlar elde etme peşinde koşabilirler. Ancak geleceği düşünen ve sorumluluk duygusu taşıyanlar, ateşe körükle gitmezler. Türkiye'nin kalıcı bir demokrasiye ulaşması için Kürt sorununun çözülmesi gerektiği bugün her kesimce dile getirilmektedir. Soruna ilişkin çözüm yolları farklı olsa da sorunun çözümüne olan inanç çerçevesinde birleşilmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda Meclis'teki (TBMM) tüm partileri, tüm sivil toplum örgütlerini, bilim insanlarını, kanaat önderlerini, aydınlar ve entelektüel çevreleri çözüm için bir araya gelmeye çağırıyoruz" dedi.

"İNGİLTERE, FRANSA, İSPANYA'NIN ÇÖZÜM YOLLARI ARAŞTIRILIP ÜLKEMİZE UYARLANABİLİR"

Baro Başkanı Elçi sorunun çözümü için iki çeşit çözüm yolu olduğunu kaydederek bunlardan birinin askeri çözüm olduğunu dile getirdi. Elçi, askeri çözümde denenmemiş bir metot kalmadığını ifade ederek, "Bölgede 4 bin 4 bin 500 köy boşaltılmış, yıllarca sıkıyönetim ve olağanüstü hal uygulanmış ve 1990'dan itibaren gayri resmi bir savaş yürütülmüştür" diye konuştu.

Faili meçhul cinayetleri ve yaşanan can kayıplarını hatırlatan Elçi, "Ortaya çıkan durum bu çözüm yolunun bir çözüm olmadığını yıllar içerisinde hepimize kanıtlamıştır. Bu durumda siyaseten ve diyalog yoluyla sorunun çözümü dışında herhangi bir çözüm yolu mevcut değildir. Hükümet demokratik açılım sürecini rayına oturtabilmek adına kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerini açıklamalıdır. Yeniden dünyayı keşfetmemiz gerekmemektedir. Bu şekilde sorunlar yaşamış ilk ülke olmadığımız gibi, ne yazık ki yaşayan son ülke de değiliz. Öncelikle aynı sorunları yakın tarihte yaşayıp çözmüş İngiltere, Fransa, İspanya gibi ülkelerin çözüm yolları araştırılıp ülkemize uyarlanabilir" şeklinde devam etti.

"SÜREÇ ELBETTE SANCILI. ANCAK SONUÇLANMASI İMKANSIZ DEĞİL"

Elçi, bu konuda sivil toplum örgütleri ve bölge insanı olarak önerilerini şu şekilde sıraladı:

"Öncelikli olarak askeri operasyonların durdurulmasını ve PKK'nın eylemsizlik kararı almasını öneriyoruz. Silahların ilelebet toprak altına gömüleceğini umuyoruz. Çatışma ortamının bu kadar gündemi işgal ettiği bir durumda siyaset ve diyalogdan bahsedilemeyeceği açıktır. İkinci olarak sorunla ilgili her türlü görüşü ifade edebilmenin önündeki tüm engeller kaldırılarak soruşturmalar ve kovuşturmalar açılmayacağının yasal güvencesi sağlanmalıdır. Hükümet siyasi sorumluluk almalıdır. Süreç elbette zorlu ve sancılı bir süreçtir, ancak sonuçlanması imkansız değildir. İnternetin keşfi ile dünyada sınırlar kalkarken, Türkiye'nin halen bölünme fobisi yaşıyor olması safsatadan başka bir şey değildir. Tabanın hisleri elbette önemlidir, ancak ülkenin refahını sağlamak iddiasıyla iktidara gelenler, halkı ikna kabiliyetine de sahip olmalıdır. Kaldı ki, asıl olan barış ve demokrasi iken toplumun büyük bir kesiminin Kürt sorununun siyasi çözümünü destekleyeceği açıktır. Ancak bunun için öncelikle siyasetçilerin sorunun çözümüne inanmaları, bölünme fobisinden kurtulmaları ve adil olmaları gerekmektedir. Kendisi ikna olmamış bir iktidarın halkını ikna etmesi mümkün değildir. Ortaya çıkan ilk olumsuz olayda geri çekilerek iktidar olunamayacağı açıktır."