BIST 8.619
DOLAR 34,30
EURO 37,23
ALTIN 3.021,01
HABER /  GÜNCEL

27 Nisan bildirisini geldiği yere gönderdik

Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, "2007 yılında CHP ve zihniyeti tarafından önümüze çıkarılan engellerin hiçbirine geçit vermedik. 2...

Abone ol

Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, "2007 yılında CHP ve zihniyeti tarafından önümüze çıkarılan engellerin hiçbirine geçit vermedik. 27 Nisan bildirisini geldiği yere geri gönderdik" dedi.
Partisinin Grup Toplantısında konuşan Erdoğan, 1 Temmuz’da gerçekleştirilen toplantıyla AK Parti grubu olarak Cumhurbaşkanı adayını kamuoyunu duyurulduğunu hatırlatarak, “AK Parti grubunda bulunan tüm milletvekili arkadaşlarıma şahsımı Türkiye Cumhuriyeti’nin 12. Cumhurbaşkanlığına aday göstermeleri sebebiyle teşekkür ediyorum. Adaylığını açıklanmasının ardından seçim kampanyalarına başladıklarını dile getiren Erdoğan, 10 Ağustos tarihine kadar 32 ili ziyaret edeceğini ve miting yapacağını kaydetti. Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk mitingini gerçekleştirdiği Samsun ve ardından gerçekleştirdiği Erzurum ziyaretlerini anlatarak, cuma günü İstanbul’da Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenecek toplantıyla cumhurbaşkanlığı seçimi vizyon belgesini kamuoyuna açıklayacaklarını söyledi. Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı makamına bu göreve nasıl baktığımızı, halkın cumhurbaşkanını seçmesinin ne manaya geldiğini, cumhurbaşkanı seçilirsek nasıl bir istikamet, nasıl bir vizyon izleyeceğimizi inşallah bu belgeyle kamuoyu ile paylaşmış olacağız. Her seçim öncesinde olduğu gibi 10 Ağustos cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde de izleyeceğimiz yol haritasını kamuoyu duyuruyor, yapacaklarımızı milletimiz ile paylaşıyor, bunu da cesaretle yazıya döküp kalıcı, bağlayıcı bir belge haline getiriyoruz. Kullanacağımız materyalleri, sloganları, kampanya araçlarını da duyuracak ve artık o tarihten itibaren de daha yoğun bir şekilde alanlarda olacağız ” dedi.

“SİYASİ TARİHİMİZ BOYUNCA CUMHURBAŞKANINI HALKIN SEÇMESİNİ SAVUNDUK”
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin her zaman sıkıntılı geçtiğini 1 Temmuz’da düzenlenen toplantıda da dile getirdiğini hatırlatan Erdoğan, “Biz, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini bütün siyasi tarihimiz boyunca çok güçlü bir şekilde savunduk. 1993 yılında İstanbul’da ‘cumhurbaşkanını halk seçsin’ mitingi yapmıştık. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi bizim için 2007 yılında ortada çıkmış bir konu değildir, tarihi daha eskiye dayanmaktadır. Biz siyaset yaptığımız süre boyunca cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ve bu makamın millete yüklediği faturayı gördük. Her zaman cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini savunduk” ifadelerini kullandı.

“SHP VE BAYKAL, DARBECİ GENERALİN YANINDA, ‘ÖZAL KARŞICI’ SAFTA YER ALIYOR”
“1989’da merhum Özal cumhurbaşkanı olmak istiyor, dönemin cumhurbaşkanı, darbeden emekli general buna karşı çıkıyor” diyen Erdoğan, “Buna SHP yani dönemin CHP’si de karşı çıkıyor. 1989 yılında SHP’nin Genel Sekreteri olan Deniz Baykal ve merhum Özal’a ‘sivil diktatör’ gibi kavramlarla hakaret ediyor ve Özal cumhurbaşkanı olursa ‘onu oradan indiririz’ diye tehdit ediyor. Hatta SHP ve Baykal dönemin cumhurbaşkanı, darbeci generalin yanında, ‘Özal karşıcı’ safta yer alıyor” dedi.

“CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNE 1 YIL VARKEN CHP’LİLER MECLİS’İN MİLLİ İRADESİNİ TEHDİT ETMEYE BAŞLADI”
2007 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde merhum Özal’a karşı kurulan şer cephesinin kendilerine karşı da kurulduğuna kaydeden Erdoğan, “2006 yılında cumhurbaşkanlığı seçimlerine 1 yıl varken CHP’liler Meclis’in milli iradesini tehdit etmeye başladılar. Bir CHP’li vekil çıktı, imam hatip mezununun cumhurbaşkanı olmasının hayal olduğunu, bu hayalin de gelip geçici olduğunu ifade etti. Yine 2006 yılında CHP Genel Başkanı çıktı, Cumhurbaşkanını göreve davet etti. AK Parti’li cumhurbaşkanının krize yol açacağını, laikliğini tehdit edeceğini söyledi” şeklinde konuştu.

“DÖNEMİN CHP GENEL BAŞKANI ANAYASA MAHKEMESİ’Nİ VE MECLİS’İ ALENİ ŞEKİLDE TEHDİT ETTİ”
2007 Nisan ayında Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı adayı olarak belirlendiğini hatırlatan Erdoğan, “Daha birinci turun ardından CHP, 367 toplantı yeter sayısına ulaşılamadığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne gittiler. Maalesef bu hukuk cinayeti maalesef mahkemede onaylandı ve bizim Meclis’te cumhurbaşkanı seçmemiz engellendi. Merhum Özal seçilirken 367 diye bir şart yoktu. Sayın Süleyman Demirel, sayın Ahmet Necdet Sezer seçilirken böyle bir şart yoktu. Ama biz cumhurbaşkanı seçeceğimiz zaman karşımıza böyle anlamsız, hukuksuz bir şart çıkardılar. Hatta dönemin CHP Genel Başkanı Sayın Baykal çıktı, Anayasa Mahkemesi için iptal kararı vermezse ‘çatışma olur’ diyerek Anayasa Mahkemesi’ni ve Meclis’i aleni şekilde tehdit etti. 1989’da Merhum Özal’a diktatör diyen CHP, 2007 yılında da aynı tehditleri bizim için savundu. Tabi CHP tarihi boyunca milli irade karşısında hiçbir zaman yalnız hareket etmemiştir. CHP tarihi boyunca ya darbecileri arkasına almış ya da kendisi darbecilerin arkasından gitmiştir. Taktik budur” dedi.

“CHP VE ZİHNİYETİ TARAFINDAN ÖNÜMÜZE ÇIKARILAN ENGELLERİN HİÇBİRİNE GEÇİT VERMEDİK”
“2007 yılında da CHP, onun yanında bazı yüksek mahkemeler, dönemim cumhurbaşkanı, bazı hukukçular ve maalesef TSK’dan bazıları bizim karşımızda yer aldı” ifadesini kullanan Erdoğan, şunları kaydetti:
“27 Nisan bildirisi Meclis’in cumhurbaşkanı seçeceği bir dönemde yayınlandı. Aleni şekilde milli iradeyi, Meclis’i bu bildiri ile tehdit ettiler. 2007 yılında CHP ve zihniyeti tarafından önümüze çıkarılan engellerin hiçbirine geçit vermedik. 27 Nisan bildirisini geldiği yere geri gönderdik. Milli iradeyi yani milletin emaneti taşıyan, bunun da mesuliyetini bilen bir parti olarak bu münasebetsiz tehdide en sert cevabı verdik ve geri adım atmadık. Siyasi tarihimiz boyunca olduğu gibi son 12 yıl içinde tuzaklara, komplolara boyun eğmedik, statüko karşısında geri adım atmadık, tehditlerin hiçbirine ‘eyvallah’ demedik. TBMM kurulduğunda duvarında ‘Egemenlik Milletindir’ yazıyordu, hala böyle değil mi? Yine öyle. İsmet İnönü zamanında ’Egemenlik Milletindir’ sözü Meclis’ten kaldırılmıştır. Demokrat Parti döneminde kazınarak yeniden oraya konmuştur. İşte biz de ‘Egemenlik Milletindir’ dedik ve bunun gereğini yapmanın mücadelesi içerisinde olduk.
(İHA)