BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 35,97
ALTIN 3.003,70
HABER /  GÜNCEL

27 Mayıs'a savcılık incelemesi

Eski Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın ailesi 27 Mayıs darbesiyle ilgili suç duyurusunda bulundu.Savcılık, suç duyurusu dilekçesini işleme koyarak inceleme başlattı.

Abone ol

Eski Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın ailesi 27 Mayıs darbesiyle ilgili suç duyurusunda bulundu. Polatkan'ın yeğeni Hasan Serdar Bilir, “Acılarımıza sebep olanların hesap vermesini istiyoruz” dedi.

“27 Mayıs darbesi bizim için hiçbir zaman son bulmadı. Bütün ömrümüz yasla geçti. İdamdan sonra yıllarca dayım, Zorlu ve Menderes'in kabirleri Yassıada'da mahkûm edilmeye devam etti.” 

Türkiye gazetesinden Arzu Yıldız'ın haberine göre tarihimize kara bir leke olarak geçen 27 mayıs 1960 darbesinde Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ile birlikte idam edilen Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın yeğeni Hasan Serdar Bilir ve kız kardeşinin bir ay önce Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına 27 Mayıs darbesiyle ilgili suç duyurusunda bulunduğu ortaya çıktı. Dilekçede 27 Mayıs darbesinin hayatta kalan sorumlularının yargılanması talep edildi. Başsavcılık, söz konusu suç duyurusu dilekçesini işleme koyarak inceleme başlattı. Dilekçeye konu olan hususları araştırması için daha önce 12 Eylül ve 28 Şubat darbesini soruşturan Ankara TMK. 10. Maddesiyle Yetkili Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin görevlendirildi.

ZAMAN AŞIMI YOK, İNSANLIK SUÇU

Savcılık, darbecilerin yargılanmasını engelleyen geçici 15.maddenin 12 Eylül referandumunda kaldırılması üzerine, darbeleri 'insanlık suçu' kapsamında değerlendirdi. 27 Mayıs darbesiyle ilgili zaman aşımının uygulanmayacağı görüşünde birleşen savcılık, dilekçede yer alan hususları mercek altına alacak. Olayla ilgili suç unsurlarını, delillerin toplanmasının ardından, darbenin mimarlarının hayatta kalanlarının isimleri tespit edilecek ve gerekli görülmesi halinde inceleme soruşturmaya dönüşecek.
27 Mayıs darbesiyle ilgili suç duyurusunu veren Hasan Polatkan'ın yeğeni Hasan Serdar Bilir, suç duyurusu dilekçesinde, halen hayatta olan Milli Birlik Komitesi Üyesi Emrullah Çelebi ve darbenin bütün sorumlularından şikayetçi oldu. Bilir, 27 Mayıs darbesinin ardından Yassıada'da yapılan yargılamalarda, o dönemde Demokrat Parti Bolu Milletvekili olan babası Servet Bilir'in ve bütün demokrat partililerin ağır işkence ve haksızlığa maruz kaldığını anlattı. Darbecilerin yanı sıra işkencecilerden de hesap sorulmasını istedi. 27 Mayıs ile ilgili suç duyurusu dilekçesinden Hasan Polatkan'ın halen hayatta olan 90 yaşındaki eşi Mutahhare Polatkan ve kızı Nilgün Polatkan da mağdur olarak yer aldı. Mutahhare Polatkan'ın 27 Mayıs'ta yaşadıkları sebebiyle kronik bir rahatsızlık geçirdiğinin de altı çizildi. Hayatta olan ve hayatını kaybeden 27 Mayıs darbecilerinin mal varlıklarının araştırılması için MASAK'ın rapor hazırlaması da dilekçede talep edildi.

ÖMRÜMÜZ YASLA GEÇTİ

27 Mayıs darbesiyle ilgili suç duyurusunda bulununan Hasan Servet Bilir, suç duyurusu dilekçesinin işleme alınmasını gazetemize değerlendirdi. Bilir, şunları anlattı: “Darbecilerin yargılanmasını engelleyen maddenin kaldırılmasının ardından Aydın Menderes ile bir araya geliyorduk. Yasanın onaylanması ile birlikte suç duyurusunda bulunmayı planladık. Ancak kısa süre sonra Aydın Bey rahatsızlandı. Eşi ile irtibatta olduk. Kısa süre sonra da vefat etti. Ben suç duyurusunda bulundum. Eşi bana 'Aydın Bey'in son isteği buydu' dedi. 27 Mayıs darbesi bizim için hiçbir zaman son bulmadı. Bütün ömrümüz yasla geçti. İdamdan sonra yıllarca dayım, Zorlu ve Menderes'in kabirleri Yassıada'da mahkûm edilmeye devam etti. Geçmişimiz acı ve kötü anılarla dolu. Biz bunun çözülmesi için Süleyman Demirel'in Başbakanlığı döneminde kendisiyle görüşmek istedik. Ancak Demirel bizden kaçtı. Turgut Özal döneminde ise Özal, hem bizleri dinledi hem de gerekli adımları attı. Özal döneminde kemik ve toprakları toplayarak bugünkü Anıt Mezar'a getirdik. Özal, bu süreçte bizlere en büyük desteği veren isim oldu. Babam Yassıada'dan salındıktan sonra getirdiği bavulundaki bütün kıyafetler nemden çürümüştü. Sadece o kıyafetler bile babama Menderes ve arkadaşlarına ne derece kötü muamele edildiğini gösteriyordu. Yassıada mağdurları ile halen irtibat halindeyiz. O dönemde Yassıada'da bulunan Demokrat Partili vekillerin ellerinde sigara söndürüldüğünü biliyoruz. Babamdan hem de onunla birlikte yargılanan arkadaşlarından Yassıada işkencelerini dinledik. Dayım ve idam edilen Menderes, Zorlu ve yargılanan isimlerin yarı çıplak soyularak soğuk havuza sokulduğunu, yüzlerine tükürüldüğünü ve başları bir musluğun altına gelecek şekilde oturtularak musluktan su damlatılmak suretiyle bin bir çeşit işkenceye maruz bırakıldıklarını olaya şahit olan birçok kişiden dinledik. Babam doktordu yargılamadan yıllar sonra bile birçok haksızlığa maruz kaldı. Kamuda çalışma hakkını yıllar sonra alabildi.
Dayımın asker ve sivil bürokratlar arasında maaş farkını kapatmak istediğini biliyoruz. O dönemde buna dair açıklamaları basına yansımıştı. Kendisi, 'yetim hakkı yedirmem. Asker sivil eşit olmalı' diyordu. Kendisini ziyarete Yassıada'ya gidiyorduk. Ölüme giderken bile, babama, 'Eskişehir'e üniversite yapın' diye tembih ediyordu. Bugünkü Eskişehir Üniversitesi'nin onun vasiyeti üzerine kurucuları arasındayız.

IMF'Cİ GÜRSEL PAŞA
IMF'den ilk bizim borç almamız dönemi Milli Birlik Komitesi Başkanı ve eski Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in zamanıdır. Bu zamana kadar kesinlikle borç alınmamıştır. Dayım ve Demokrat Partililer, Vehbi Koç'a sanayileşmeye girmesi için telkinlerde bulundu. Bunun üzerine Vehbi Koç, sanayi sektörüne atıldı. Koç Yassıada mahkemesi tarafından dinlenmek üzere çağrılmıştı. Ama o ifade vermek yerine Amerika'ya gitmeyi daha doğrusu kaçmayı tercih etti. Bugünkü Meclis'i Demokrat Parti tamamladı. Ancak içerisinde siyaset yapmak nasip olmadı. Yine Anıtkabir'in inşaatı da yine Demokrat Parti döneminde tamamlandı. Gizli oy, açık sayımı getirdiler, ezanı Arapça'ya çeviren Demokrat Parti'dir.”