İran'ın petrol şirketleriyle flörtü, İsrail ve Körfez ülkeleri arasında İran'a karşı ittifak ihtimali, Brüksel'den ABD'ye veri paylaşımı çıkışı, Guantanamo'da CIA ajanına dönüşen tutsaklar ve Suriye'de "Beş yıldızlı cihat"
Abone olİngiltere basınında İran'ın başlıca dünya güçleriyle nükleer programı konusunda vardığı uzlaşmayla ilgili haber ve yorumlar yine geniş yer buluyor.
Financial Times, uzlaşmanın ardından İran'ın dünyanın önde gelen petrol şirketleriyle görüşmeye başladığını yazıyor.
Gazeteye açıklama yapan İran Petrol Bakanı Bican Namdar Zangane, Avrupalı şirketlerle doğrudan, ABD'li şirketlerle de dolaylı görüşmeler yaptığını söylüyor.
Financial Times, 1990'lı yıllarda ABD'nin ambargolarına karşın Total, Shell, Eni ve Statoil gibi şirketleri İran'daki petrol ve doğalgaz sektörüne yatırım yapmaya ikna eden Zangane'nin bu şirketleri yine ülkeye çekmeyi amaçladığını vurguluyor.
Ancak Zangane, İran ve dünyanın başlıca güçleri arasında kapsamlı bir uzlaşma sağlanmadan hiçbir enerji anlaşmasının imzalanmayacağını da açıkça söylüyor.
Ama İranlı Bakan bu anlaşmaların müzakerelerinin her durumda aylar süreceğini de sözlerine ekliyor.
'Anlaşma 11 Eylül'den beter'
Financial Times, Suudi Eş Şarkül Avsat gazetesinde yayımlanan bir makaleye yer veriyor.
Makalenin yazarı Tarık Elmuhayid, İran uzlaşmasını '11 Eylül saldırılarından daha tehlikeli' diye tanımlıyor.
Financial Times, Suudi siyasetçilere yakın bir isim olduğuna inanılan Elmuhayid'in 'Obama bölgeyi sattı ve ABD'nin Körfez ile tarihi ittifakını terk etti" diye yazdığını aktarıyor.
Gazete uzlaşmayla 11 Eylül saldırılarının kıyaslanmasının, Sünni Körfez ülkelerinde Şii İran'ın bölgesel bir süper güç olarak yükselmesi karışışında duyulan korkunun derinliğini sergilediğini ve Suudi kamuoyunun görüşlerini yansıttığını vurguluyor.
Independent'ın İsrail'in İngiltere Büyükelçisi Daniel Taub'la yaptığı söyleşideyse, daha önce akıllara bile getirilmeyen bir ittifaktan bahsediliyor.
'İran'a karşı İsrail-Körfez işbirliği'
Büyükelçi Taub, İran'ın nükleer programından en az İsrail kadar kaygı duyan Körfez ülkeleri ve Suudi Arabistan'la işbirliği yapılabileceğini söylüyor.
Taub, "Bölgeye baktığınızda, Tahran'dan Şam'a, Beyrut'a ve aslında Gazze'ye dek uzanan çok radikal bir eksen görüyorsunuz ve ben bundan endişelenin sadece biz olmadığımıza inanıyorum. Bu meselelere bakan çok sayıda ülke var ve başlıca görüş ayrılıklarımızın üzerine çıkabilirsek, aslında çok ortak noktamız var. En temel stratejik kaygılarımızın büyük bir bölümü aynı ve tabi bu temelde ilişkilerimizi derinleştirmekle ilgileniyoruz" diyor.
Taub Filistin sorununa karşı böyle bir ilişkini mümkün olup olmadığı sorusunaysa, "Bence bölgemizdeki değişiklikler çok sayıda tarafı daha önce yapmak zorunda kalmadıkları seçimler yapmak zorunda bırakıyor. Bu da bizim için fırsat yaratıyor. Bence şimdi bölgedeki ülkelerde İsrail'in istedikleri bazı şeyler için bir ortak olabileceğini gören unsurlar var" yanıtını veriyor.
AB'den veri paylaşımı çıkışı
Guardian dünya haberleri sayfalarında ülkesinin gizli dinleme faaliyetlerini açıkladıktan sonra Rusya'ya iltica eden eski istihbarat görevlisi Edward Snowden'ın ifşaatlarından sonra, Avrupa Birliği'nin Washington'dan yasal düzenlemeler talep edeceğini yazıyor.
AB'nin Beyaz Saray'ı çok önemli paylaşımı anlaşmalarını dondurmakla tehdit ettiğini belirten gazete, AB Komisyonu'nun Adalet ve Temel Haklardan sorumlu üyesi Viviane Reding'in ABD'den izleme faaliyetlerini AB hukukuna uydurması gerektiği yönündeki sözlerini aktarıyor.
Habere göre Reding, hak ihlaline uğrayan Avrupalıların ABD mahkemelerinde tazminat talep etme hakkı almasını da istiyor.
İngiltere basınında geniş yer bulan haberlerden biri de ABD'nin terör zanlılarını tuttuğu Guantanamo Üssü'nde 'ayrıcalıklı tutsaklara' verilen geniş imkânlarla ilgili.
Guantanomo'daki ajan programı
Times'taki habere göre, Amerikan Merkezi Haber Alma Teşkilatı CIA adına çalışmayı kabul eden tutsaklar, hücrelerden çıkartılıp hemen yakında, özel mutfak, duş, televizyon ve hatta avlu gibi çok daha iyi koşulların bulunduğu küçük külübelere götürülüyordu.
Gizli programa katılan tutsaklar CIA tarafından eğitildikten sonra eski örgütlerine sızmaları için ülkelerine geri gönderiliyordu.
Beatles'ın bir şarkısına atıfla "Penny Lane" adı verilen çok gizli programa katılan tutsaklar, hizmetleri karşılığında da özgürlük, ailelerinin güvenliği ve milyonlarca dolar parayla ödüllendiriliyordu.
Times programın çok gizli olduğunu ve Guantanamo'nun yönetiminden sorumlu personelin bile varlığından haberi olmadığını da vurguluyor.
Program için başta onlarca mahkûmun düşünüldüğü, ancak ironik bir şekilde başta düşünülen çoğu tutsağın terör bağlantısı bulunamadığından, çok az sayıda tutsağın gerçekten CIA hesabına çalıştığı kaydediliyor. 2006'da son verilen programa eski Başkan George Bush'un yakın ilgi gösterdiği de vurgulanıyor.
Suriye'de 'beş yıldızlı cihat'
Daily Telegraph Suriye'de El Kaide bağlantılı örgütlerin safında savaşan İngilizler'in Twitter ve diğer sosyal medya platformlarında Suriye'deki "beş yıldızlı cihadı" övdüklerini yazıyor.
Gazete, 1980'lı yıllarda Afganistan'da savaşanların tersine, Suriye'deki radikal İslamcılar'ın gecelerini internette oyun oynayarak, İngiltere'deki aileleriyle sohbet ederek ve El Kaide videoları izleyerek geçirdiğini belirtiyor.
Radikal İslamcılar'ın internet üzerindeki faaliyetlerini yakından izleyen Uluslararası Radikalleşme Çalışmaları Merkezi'nden Şiraz Mahir "Suriye'deki cihatçıların ihtiyaç duyduğu üç şeyin tuvalet kağıdı, ilk yardım çantası ve bir iPad olduğunu söylüyorlar" diyor.
Gazete ayrıca Suriye'de savaşanların koşulları beğendikleri için internette bu durumu "beş yıldızlı cihat" diye tanımladıklarını belirtiyor. Daily Telegraph Suriye'de savaşan İngiliz olduğuna inanılan Ebu Ka Kaa kullanıcı adlı bir cihatçının Flickr hesabında, "internete girebilen bir cihaz gerekli ve tabi sabun ve saç bakım ürünleri (Afro saçım eriyor) diye yazdığını belirtiyor.
Bu çevrelerde dolaşan bir Twitter mesajında da, "Mali'deki bir kardeşimiz iki aydır yıkanamadığını ve elbisesini değiştiremediğini söyledi. Burası ise gerçekten beş yıldızlı cihat" dendiği kaydediliyor.