İngiltere gazetelerinde bu sabah; İngiltere’de AB'ye üyelik referandumu önerisiyle ilgili tartışmalar, Chelsea taraftarlarının isyanı vergiden kaçmak isteyen şirketlerin sahte yönetici gösterme yöntemi ve Kanatlı Denizatı Broşu’nun Türkiye’ye getirilişi.
Abone olGuardian’ın ana sayfa manşetinde küresel çaptaki bazı şirketlerin vergiden kaçınmak için giriştikleri bir dolandırıcılık yöntemiyle ilgili haber var.
Sayfada son derece sıradan görünen insanların fotoğraflarına yer verilmiş ve onların kağıt üstünde binlerce şirketi yönettikleri vurgulanmış.
Guardian, BBC Panaroma programı ve Washington merkezli Uluslararası Gazetecilik Konsorsiyumu tarafından ortak gerçekleştirilen bir araştırma, bu ağları enine boyuna inceliyor.
BBC Panaroma’nın konuyla ilgili programı bugün yayınlanacak.
Guardian’sa bugünden başlayarak hem internet sitesi hem de gazete üzerinden bir hafta boyunca araştırmanın sonuçlarıyla ilgili haberler ve veriler yayımlayacak.
Gazete haberinde, söz konusu ağların çabalarıyla binlerce İngiliz vatandaşının para karşılığında adlarını şirket yönetici olarak göstermeyi kabul ettiklerini vurguluyor.
Gazete, İngiliz yasalarını ihlal eden bu uygulamayla dünya çapında binlerce şirketin İngiliz Virgin adaları, İrlanda, Yeni Zelanda, İngiltere gibi yerler üzerinden vergi ödemeden ticari faaliyet yürüttüklerini ortaya koyuyor.
Kanatlı Denizatı Broşu’nun Türkiye’ye dönüşü
Guardian’ın sayfalarında yıllar sonra Almanya’da bulunmasından sonra Türkiye’ye getirilecek olan Kanatlı Denizatı Broşu’yla ilgili bir haber de kendine bulunuyor.
Haberde 2005 yılında Uşak Arkeoloji Müzesi’nden çalınan eserin Almanya’da bulunmasının öyküsüne ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın tarihi eserin Türkiye’ye iadesi konusunda Alman makamlarının onay verdiğine dair açıklamasına yer veriliyor.
Gazeteye görüş bildiren Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilisi Şerif Arıtürk eserin Uşak’taki arkeoloji müzesine dönmesinden sonra turistlerle tarih ve sanat meraklılarının ilgisini çekeceğini belirtmiş.
Haberde Türkiye’nin son dönemde yurtdışına kaçırılmış tarihi eserlerin ülkeye geri dönmesi konusunda önemli adımlar attığına ve sadece 2011 yılında bu tip 885 tarihi eserin ülkeye döndürüldüğüne dikkat çekiliyor.
İngiltere’nin AB referandumu gündemi
İngiliz gazetelerinin hemen hemen hepsi bu sabah, Muhafazakâr Parti’nin en etkin isimlerinden olan Londra Belediye Başkanı Boris Johson’ın Avrupa Birliği referandumuyla ilgili açıklamalarına yer veriyor.
İngiltere Başbakanı David Cameron partisinden bazı kesimlerin de istemesine karşın İngiltere’nin AB üyeliğine devam edip etmemesiyle ilgili düzenlenecek bir referanduma karşı çıkıyor.
Johnson da Cameron’ın bu tavrına destek vermiş görünüyor.
Haberi ana sayfadan manşetine taşıyan Independent, Johnson’ın partinin en sağ kanadındaki isimlerin AB referandumu önerisine destek vermeyip bu konuda Cameron’a katılmasının sürpriz olduğunu yazıyor.
Independent’ın İngiltere siyasetiyle ilgili başka bir haberiyse Muhafazakâr Parti’nin Başkan yardımcısı Michael Fabricant’ın Başbakan David Cameron’a bugün götüreceği bir öneriyle ilgili.
Habere göre Fabricant bugün Cameron’a AB referandumunu yaşama geçirmek için güçlenen bir sağ parti olan İngiltere Bağımsızlık Partisi’yle işbirliğine gitmesini, karşılığında genel seçimlerde bu partiden seçimlere girmemesini talep etmesini önerecek.
Fabricant’a göre eğer İngiltere Bağımsızlık Partisi gelecek seçimlere girerse Muhafazakâr Parti, İşçi Partisi karşısında büyük bir yenilgi alabilir.
Independent’ta yayınlanan bir analizde İngiltere Bağımsızlık Partisi’nin ülkenin bazı kesimlerinde gücünü artırdığı, ulusal çapta oy oranının yüzde 6’ya vardığı yazıyor.
Mısır ve İran arasında benzerlik mi?
Independent’ta ayrıca Mısır’da yaşanan son krizle ilgili bir analiz dikkat çekiyor. Mısır Devlet Televizyonu’nun eski haber dairesi müdürü Abdel Latif el Menawy yazısında, Müslüman Kardeşler’in iktidara gelmesinden bu yana Mısır’da çeşitli anti-demokratik uygulamalara imza attığını ve tartışma yaratan son genelgenin de bunun parçası olduğunu belirtiyor.
El Menawy, iktidara gelmesinden bu yana sözlerini yerine getirmeyen Müslüman Kardeşler’e halkın desteğinin azaldığını yazıyor.
El Menawy yazısında ayrıca İran devrimiyle benzerlikler kuruyor ve Şah sonrası Ayetullah Humeyni’nin iktidara gelmesiyle Hüsnü Mübarek sonrası Muhammed Mursi’nin iktidara gelmesi arasında bir diktatörlükten başka bir diktatörlüğe geçiş anlamında benzerlik olduğunu belirtiyor.
Chelsea taraftarlarının Di Matteo tepkisi
İngiliz gazetelerinin spor sayfalarının birinci sayfalarındaysa Chelsea taraftarlarının Di Matteo’nun teknik direktörlükten kovulmasına tepki göstermesi var.
Guardin'ın sayfalarında haber, takım taraftarlarının dün Premier Lig’de oynanan Chelsea-Manchester City maçında tepki göstermek için açtıkları döviz ve pankartların fotoğraflarıyla birlikte sunulmuş.
Habere göre dünkü maçta açılan döviz ve pankartlarla atılan sloganlar, Chealsea taraftarlarının takım yönetiminin son kararından hiç memnun kalmadıklarını ortaya koyuyor.
Haberde eski Liverpool teknik direktörü olan Rafael Benitez’in aleyhindeki sloganlarla ilgili şu sözlerine de yer verilmiş: “Sekiz yıldır İngiltere’deyim ve birçok şey duydum. İyi olan şey şu ki insanların ne söylediklerini duymadım. ‘Ne diyorlar’ diye soruyordum. Ama umursamıyorum. Sadece oyuna odaklanmış durumdayım. Algıyı değiştirmek istiyorum. Nasıl mı? Çok çalışarak, elimden gelenin en iyisini yaparak ve oyunları kazanarak.”
Benitez geçmişte Liverpool’un teknik direktörü olması nedeniyle taraftarların tepki göstermesini anladığını da söylemiş: “Geçmişteki rekabet nedeniyle bunu anlayabiliyorum. Taraftarları yargılayamayız. Onlara saygı duymamız gerekli. Ama eminim ki çoğunluk anlayacaktır. Ben bir profesyonelim.”
Benitez döviz ve pankartlarla ilgili de şu yanıtı vermiş: “Bir pankart yazmak için kaç kişi lazım? Sadece bir. Sonrasında tutmak içinse iki. Maçları kazanmaya başlarsak taraftarlar kabul edenler arasına katılacaklar ve benim elimden gelenin en iyisini yaptığımı görecekler.”