BIST 9.148
DOLAR 34,35
EURO 37,05
ALTIN 2.974,11
HABER /  GÜNCEL

25 Ocak 2013 Basın Özeti

İngiltere'de yayınlanan gazetelerde, Afrika'da El Kaide bağlantılı İslamcı gruplardan kaynaklanan tehditler geniş yer kaplıyor. Economist ise Türkiye'de İslam dini bağlamındaki cinsellik tartışmalarını ve İsrail'deki Arap partilerini sayfalarına taşımış.

Abone ol

İngiltere'de yayınlanan gazetelerde, Kuzey ve Batı Afrika'da El Kaide bağlantılı İslamcı gruplardan kaynaklanan tehditler geniş yer kaplıyor. Economist dergisi ise Türkiye'de İslam dini bağlamındaki cinsellik tartışmalarını ve İsrail'deki Arap partilerine oy veren Yahudileri sayfalarına taşımış.

Bingazi alarmı ve Kuzey Afrika’daki El Kaide tehdidi

İngiltere, Almanya ve Hollanda vatandaşlarına Libya’nın Bingazi kentini terk etme çağrısı yapılması, Independent gazetesinin kapak konuları arasında.

Gazeteye göre, çağrının yapılmasının nedeni “İslami Mağrip’teki El Kaide” örgütünün eylem hazırlığı içinde olduğu istihbaratı.

Bu örgütün bir kolu, geçen hafta Cezayir’de bir doğal gaz tesisinde yüzlerce çalışanı rehin almıştı. 4 gün süren kriz Cezayir ordusunun operasyonuyla son bulurken, 37 Batılı rehine ölmüştü.

Fransa’nın Mali’de başlattığı askeri operasyonun ardından, Bingazi’deki Fransız vatandaşları kenti terk etmişti.

Bingazi, geçen yıl Eylül ayında Amerika Birleşik Devletleri’nin Libya elçisinin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişinin öldürüldüğü olaylara sahne olmuştu.

Başka bir Independent haberinde, Fransa’nın Mali’de İslamcı militanların elindeki kentlerin geri alınması için yürüttüğü operasyon konu ediliyor.

Haberde, Fransa’nın Mali hükümetini, askerlerinin isyancıları “yargısız infazla” öldürmesinin önüne geçmesi için uyardığı belirtiliyor.

Gazetenin kıdemli Orta Doğu muhabiri Robert Fisk ise, Kuzey ve Batı Afrika ülkelerindeki El Kaide’nin lideri Muhtar Belmuhtar’a mercek tutuyor.

Belmuhtar’ın, Cezayir’deki iç savaşta yer aldıktan sonra, Afganistan’a giderek Taliban ve El Kaide saflarında savaştığını anlatan yazar, Usame Bin Ladin ile Belmuhtar arasındaki farkları ise şöyle açıklıyor:

“Bizim Batı’da kavramayı kabul etmediğimiz problem şu ki, El Kaide’nin kendisi değişti. Bu tehlikeli kuruluşun dünya çapında İslam hilafeti talep ettiği günler çok geride kaldı. Arap Uyanışı, diktatörlüğe karşı kitlesel Arap ayaklanmaları, Bin Ladin’i dünün adamı haline getirdi. Amerikalılar tarafından öldürülmesinden günler önce Abbutabad’da izlediği televizyon görüntüleri Bin Ladin’e; Kahire’den Şam’a ve Yemen’e kadar, tek bir protestocunun bile El Kaide bayrağı veya onun resmini taşımadığını gösterdi.”

Fisk, ABD’nin Suudi Arabistan’dan petrol ithalatıyla Nijerya’dan ithalatı birbirine yaklaşırken, Afganistan’dan çok sayıda militanın Cezayir, Mali, Moritanya, Çad ve Nijer’deki Atlas dağlarına göçtüğünü anlatıyor.

Fisk’e göre, El Kaide’nin Afrika’daki amacı, Batı ordularını kışkırtarak Müslümanların çoğunlukta olduğu bölgelere çekmek.

Irak ve Afganistan’da Batılı askerlerin hedef olduğu gibi, Mali’de de Fransız askerlerinin hedef haline getirilmeye çalışıldığını belirten Fisk şöyle diyor:

“Onları gözardı ederseniz, ‘teröre karşı savaşı’ kaybedersiniz. Onlarla savaşırsanız da küçük düşersiniz. İşte Cezayirli Belmuhtar bunu anlıyor. Biz anlamıyoruz.”

Diğer yandan, Times gazetesi, Mali ve Fransız ordularıyla savaşan İslamcı militanların bölündüğüne dikkat çekiyor.

Ensar Din grubundan kopan ve kendilerini “Azavad İslami Hareketi” diye tanımlayan grubun, “Biz terörist değiliz, müzakereye hazırız” mesajı ilettiği belirtiliyor.

Daily Telegraph ise El Kaide tehdidine karşı Batı ülkelerinin 687 milyon sterlin aktarmaya hazırlandığı Mali’de ipleri elinde tutan subaya ışık tutuyor.

Haberde, Yüzbaşı Amadou Sanago’nun, tarihte başarılı bir darbe yapan en düşük rütbeli subaylardan biri olduğu kaydediliyor. Söz konusu paranın hem orduya, hem de demokrasiye geçiş sürecine aktarılacağı söyleniyor.

Kuzey Afrika uzmanı Profesör Hugh Roberts’ın Financial Times gazetesindeki analizindeki kötümserlik, başlığına şöyle yansıyor: “Kuşaklar boyunca sürecek mücadele Sahil bölgesine barış getiremez.”

İngiltere’nin AB referandumu

Times gazetesi, İngiltere’nin Avrupa Birliği üyeliğiyle ilgili bir anket yaptırmış.

İngiliz Başbakan David Cameron’ın, üyelikte kalıp kalmamayı 2017’de referanduma sunma planını açıklamasının ardından gelen bu sonuçlar dikkat çekici.

Ankete göre, İngiltere halkının yüzde 40’ı AB üyeliğinden çıkılmasını isterken yüzde 37’lik kesim birlik içinde kalınmasını istiyor. Hangi yönde oy vereceğini belirtmeyenlerin oranı ise yüzde 23.

Türkiye’de seks ve İslam

Economist dergisinin bu haftaki sayısında yer alan makalelerden birinde, seksin Türkiye’de hâlâ tabu olup olmadığı ele alınıyor.

Makalede, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kürtaj karşıtı bir söyleme sahip olduğu ve ailelere en az üç çocuk yapmalarını tavsiye ettiği hatırlatılıyor.

Bir televizyon programında, “cinsel ilişkinin de bir çeşit ibadet olduğu” yönündeki sözler üzerine; İslam, cinsellik ve çok eşlilik üzerine tartışmaların alevlendiğini aktarıyor Economist.

İslami internet sitelerinde cinsel ilişki biçimleri konusunda tavsiyeler verildiği de makalede aktarılan ayrıntılar arasında.

Makalede, Türkiye’de bir dönem ordunun ve Kürt sorununun tartışılmasının tabu olduğu, bugün ise Erdoğan hükümetinin aksine Suriye’de Beşar Esad iktidarını desteklemenin sorun yaratabileceği belirtilerek, seks ve İslam konusunun ise “güvenli bahis” olduğu söyleniyor.

İsrail’in Arap partileri

Economist’teki başka bir makalenin konusu, İsrail’de seçimlerde yarışan Arap partileri.

Binlerce İsrailli Yahudi’nin Salı günü yapılan seçimlerde Arap partilerine oy verdiğine dikkat çeken dergi, İbrani Üniversitesi’nde öğretmen olan bir seçmeni örnek olarak gösteriyor.

Bu seçmenin oy verdiği Arap partisi sosyalist çizgide ve hem Arapların, hem de Yahudilerin “milliyetçiliğin kurbanı” olduğunu savunuyor.

Araplar tarafından kurulan partilere oy verenler arasında, eski Dünya Siyonist Örgütü ve İsrail parlamentosu başkanı Avraham Burg gibi isimler de var.

Yahudi lider, “Etnik milliyetçi bir devlet yerine eşit yurttaşlık ilkesi için oy verdim” diyor.

Makalede, bazı grupların boykot çağrılarına rağmen, Arap partilerinin 120 sandalyeden 12’sini kazanmayı başardığına dikkat çekiliyor.