BIST 8.885
DOLAR 34,31
EURO 37,19
ALTIN 3.018,55
HABER /  GÜNCEL

25 Mayıs İngiltere basın özeti

İngiltere gazetelerinde, ay başında yapılan seçimle kurulan Muhafazakar hükümetin yapmayı planladığı Avrupa Birliği üyeliği referandumu öne çıkıyor.

Abone ol

İngiltere gazetelerinde, ay başında yapılan seçimle kurulan Muhafazakar hükümetin 2017'de yapmayı planladığı Avrupa Birliği üyeliği referandumu öne çıkıyor.

İngiltere'nin AB üyeliğine devam edip etmeyeceğinin oylanacağı referandumda, 18 yaşın altındakiler ve İngiltere'de yaşayan İngiliz ve İrlandalı olmayan AB vatandaşlarının oy kullanamayacağının açıklandığı belirtiliyor.

Independent, 7 Mayıs'taki seçimden yenilgiyle çıkan İşçi Partisi'nin Lİberal Demokratlarla ve İskoç Ulusal Partisi (SNP) ile birlikte, oy kullanma yaşının 16'ya indirilmesi için girişimde bulunacaklarını açıkladıklarını yazıyor.

Gazete, oy verme yaşının düşürülmesine, Muhafazakar Parti içinden de destek gelebileceğini belirtiyor. Haberde, geçen yıl İskoçya'da bağımsızlık için yapılan referandumda, 16 ve 17 yaşındakilerin de oy kullanmasına izin verildiği hatırlatılıyor.

Haberde Başbakan Cameron'ın bu akşam Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ile yiyeceği yemekte, İngiltere'nin AB'de reform için önerilerini sunacağı da belirtiliyor.

Daily Telegraph, İngiltere'de yaklaşık 1,5 milyon AB vatandaşı göçmenin yaşadığını hatırlatıyor. Gazete Çarşamba günü Kraliçe'nin yapacağı geleneksel yıllık konuşmanın ardından, Cameron'ın Danimarka, Hollanda, Fransa, Polonya ve Almanya'yı kapsayan Avrupa turuna çıkacağını duyuruyor.

Financial Times ise seçimden önce referanduma karşı çıkan İşçi Partisi'nin "u dönüşü" yaparak referanduma olan itirazını geri çektiğine dikkat çekiyor. Gazete ülkede AB ile ilgili son referandumun 1975 yılında yapıldığını hatırlatırken, başbakanlığın 'şu an 58 yaşından genç olanların AB üyeliği ile ilgili fikirlerini duyurma imkanı bulamadıklarına dikkat çektiğini' duyuruyor.

Times'ın ilk sayfasında yer verdiği bir haberde, İngiltere'de kimyasal silah saldırısı düzenlenebileceğine dair korkunun arttığı duyuruluyor.

İngiliz terörle mücadele polisinin, Suriye ve Irak'ta savaşıp İngiltere'ye dönen "İngiliz cihatçıların" ülkede kimyasal saldırı düzenleme ihtimaline yoğunlaştıkları belirtiliyor.

Haberde güvenlik uzmanlarının, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) militanlarının kimyasal silah olarak kullandığı klor maddesinin, İngiltere'de kolayca bulunabildiğine dikkat çektiği yazıyor.

İngiltere'nin kimyasal silah konusunda önde gelen bir askeri yetkilisinin bakanlara, ülkede klor maddesi satışına sınırlama getirilmesi konusunda adım atmaya çağırdığı da duyuruluyor.

Guardian ise Suriye'deki Esad yönetiminin, sivillere klor gazı saldırısı düzenlemekle suçalndığını yazıyor. Suriye'de görev yapan doktor ve sivil savunma ekiplerinin, 16 Mart'tan bu yana 35 kez, klor içeren varil bombası saldırısı kaydettiği belirtiliyor.

Gazetenin konuştuğu Sarmin hastanesi müdürü, hastaneye getirilen yaralılarda fiziksel yaralar bulunmadığını ancak ciddi solunum sorunları yaşadıklarını ve gözlerinin yandığını söylüyor.

Independent'ta Robert Fisk imzalı "CIA, Usame Bin Ladin ile ilgili neyi saklıyor?" başlıklı bir makale yer alıyor.

Fisk, Amerikan Merkezi Haber Alma Teşkilatı'nın (CIA) geçtiğimiz günlerde yayımladığı, 2011 yılında öldürülen El Kaide lideri Usame Bin Ladin'e ait mektupların, kafasını karıştırdığını yazıyor.

Fisk, Pulitzer ödüllü ünlü Amerikalı gazeteci Seymour Hersh'ün, ABD'nin El Kaide lideri Usame Bin Ladin'in öldürülmesi konusunda kamuoyunu yanlış bilgilendirdiğini iddia etmesinin ardından CIA'in, Bin Ladin'in evinde bulunduğunu iddia ettiği 100'den fazla belgeyi yayınladığını belirtiyor.

90'larda Bin Ladin ile üç kez görüşmüş olan Fisk'in yazısı şöyle devam ediyor: "Neden CIA'in yeni yayımladığı videolardan bazıları sessiz? Neden bazı dökümanlar sansürlenmiş? Hiçkimse bunları sormadı. CIA'in ve Bin Ladin'in bildiği ancak bizim bilmememiz gereken neydi?"

Fisk, yayımlanan son belgelerin ardından 'Bin Ladin öldürülmeseydi, IŞİD'deki "daha ılımlı" militanlara ulaşmak için bir köprü olarak kullanılabileceği' ihtimalinin tartışılmaya başlandığını belirtirken, kendisinin bu tartışmaya şüpheyle yaklaştığını yazıyor.

Bin Ladin'in Suudi Arabistan ile bağlantısına dikkat çeken Fisk, gerçeklerin ancak CIA'in Ladin'in ölümüyle ilgili belgeleri sansürlemeden yayımlamasıyla anlaşılabileceği yorumunu yapıyor.