BIST 9.720
DOLAR 35,22
EURO 36,73
ALTIN 2.967,46
HABER /  GÜNCEL

24 Eylül İngiltere Basın Özeti

Kenya saldırısı yorumları: 'Eş-Şebab İslamcı ama öncelikle, dış müdahalelere tepki olarak çıkan milliyetçi bir örgüt', 'Afrika'da İslamcı örgütler Avrupa ya da ABD topraklarında eylem yapamasalar bile kıtada Batı'yı vurma kapasitelerini artırıyor.

Abone ol

İngiltere gazetelerinin manşetlerinde Kenya'da alışveriş merkezine düzenlenen ve Somalili radikal İslamcı örgüt Eş-Şebab tarafından üstlenilen saldırı var.

Times gazetesinin baş sayfasında saldırıda hayatını kaybeden Türkiye kökenli Hollanda vatandaşı Elif Yavuz ve İngiliz partneri Ross Langdon'ın fotoğrafları var.

Gazete, Elif Yavuz'un iki hafta doğacak bebeği için alışveriş yapmak üzere çarşıda bulunduğunu aktarıyor, birçok ülkede kayıplar için yas tutulduğunu belirtiyor.

'Çok uluslu terör gücü'

Independent gazetesi de manşetinde saldırıda hayatını kaybedenlerin 'çok uluslu bir terör gücünün" kurbanı olduklarını kaydediyor. Gazete, Eş-Şebab'ın saldırı sırasında yazdığı Twitter mesajlarına atfen, kurbanlar gibi militanların da Amerika'dan Dağıstan'a dünyanın farklı yerlerinden geldiğine dikkat çekiyor.

Financial Times'ta yer alan bir analizde, militanların Batı'yı uzaktan vurduğu kaydediliyor. Yazıda özetle şöyle deniyor:

"Westgate alışverişine düzenlenen saldırı, Afrika ülkelerinde İslami terörizmin nasıl yükselişe geçtiğini gösteriyor. Son yıllarda Eş-Şebab, Boko Haram ve Mağrip'teki El Kaide gibi örgütler bölgedeki yönetimlerle savaşlarında bir dizi saldırı düzenlediler. Batılı istihbarat örgütlere göre bu örgütlerden hiçbiri Avrupa ya da Amerikan topraklarına doğrudan saldırı düzenleyebilecek durumda değil. Bunu yapabilecek, tek cihat yanlısı grup Yemen'de üslenen Arap Yarımadası'ndaki El Kaide örgütü."

'Afrika'da Batı'yı vurdu'

"Ancak uzmanlara göre alışveriş merkezi saldırısı bu grupların Amerikan ya da Avrupa topraklarında saldırılar düzenleyemeseler bile Afrika'da Batılıları hedef alma kabiliyetlerini artırdıklarını gösteriyor. Kapasitelerinin artmasının bir kaç nedeni olabilir. Libya'da Kaddafi rejiminin devrilmesinden sonra çok miktarda silahın el değiştirmesi bunlardan biri. İkinci faktör üç grubun işbirliği yapması. Örneğin Mağrip'teki El Kaide örgütünün Eş-Şebab üyelerine eğitim verdiği yolunda haberler var. Üçüncü faktör de bölgedeki hükümetlerin militanlarla mücadele zayıf kalması."

Independent yazarı Ian Birrell ise 'Evet İslamcı ama Eş-Şebab, bir ülkenin çökmesinin sonucunda doğdu" diyor:

Yazıda özetle şöyle deniyor:

"Sığ El Kaide kıyaslamaları bizi yanıltmasın. Evet teröristler, saldrııda Müslümanların gitmesine izin vererek ve geçen yıl El Kaide'ye bağlılıklarını bildirerek gösterdikleri gibi İslamcı militanlar. Ama bu cani grup, temel olarak Somali'ye dış müdahalelere tepki olarak ortaya çıkan milliyetçi bir oluşum. Geleneksel Somali Sufiliği Suudi parasıyla yayılan Vahabilik tarafından gasp edildi. Yakın zaman önce Somali'yi işgal eden ordu insan hakları ihlalleriyle suçlanıyor ve Birleşmiş Milletler Kenyalı subayların milislere milyonlarca dolar kazandıran yasa dışı kömür ticaretine yardımcı olduğunu söylüyor. Ve Batı yine savaşan aşiretler arasında taraf tuttu. Ve tarih bize yabancıların meseleyi daha da içinden çıkılmaz hale getirmemek için ihtiyatlı davranmasını ve tüm taraflara eşit olması gerektiğini söylüyor."

Guardian gazetesi de başyazısında şöyle diyor:

"Eş-Şebab'ın Kenya'yı vurma tehdidi artık kabadayılık değil, gerçek. Örgüt Afrika boynuzunda faaliyet gösteren en ölümcül militan harekete dönüştü. Örgütün daha da büyümesini engellemek için Kenya tüm kaynaklarını seferber etmeli, başkalarının deneyimlerinden dersler çıkarmalı. Terörle mücadele kendi isyanını yaratmamalı ve beslememeli."

'Batı İran'ı dinlemeli'

Daily Telegraph gazetesi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantıları için Amerika Birleşik Devletleri'ne giden İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin 'nın ABD Başkanı Obama'yla bir araya gelme olasılığına dikkat çekiyor.

Gazete, iki liderin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un vereceği öğle yemeğinde bir araya gelme ihtimalinin bulunduğunu, bunun diplomatik ilişkilerin kopmasından 33 yıl sonra iki ülke liderleri arasında yapılacak ilk görüşme olacağını vurguluyor.

Daily Telegraph'a göre Amerikalı yetkililer, Obama ile İran lideri arasında bir görüşme planlanmadığını söylediler ancak böyle bir olasılığı dışlamadılar.

Ruhani Amerika'ya hareketinden önce Amerika ziyaretinde İran'ın kültürlü ve barışsever bir ülke olduğunu göstermek için çaba harcayacağını, nükleer krizi sona erdirmek için Batı'yla görüşmelerde ısrarlı olacağını söylemişti.

Eski İran cumhurbaşkanlarından Muhammed Hatemi de Guardian gazetesinde yayımlanan makalesinde Batı'ya, İran'a sırtını dönmemesi çağrısında bulunuyor.

Hatemi, yazısında "Batı'nın yaptırımlarla can yakıcı bir şekilde hedef alınan İran'ı dinlemesi cesaret ve iyimserlik gerektiriyor" diyor ve barış fırsatının kaçırılmasının iki tarafta da aşırılık yanlılarının güçlendireceğini vurguluyor.