BIST 9.627
DOLAR 35,25
EURO 36,70
ALTIN 2.965,85
HABER /  GÜNCEL

23 Ocak İngiltere basın özeti

İngiliz gazetelerinde Avrupa Merkez Bankası'nın tahvil alım programına tepkiler. Yunanistan'da seçim öncesi kamuoyu araştırmalarına göre Syriza önde, kilit parti ise Potami. Times, "IŞİD, Musul çevresinde hendekler kazıyor" diyor.

Abone ol

İngiliz gazetelerinin bugün manşetlerinden duyurdukları gelişmelerin başında, Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi'nin dün Euro Bölgesi için açıkladığı parasal genişleme programı var. Draghi Mart'tan itibaren ayda 60 milyar euroluk varlık alımı yapacaklarını . Program Eylül 2016'ya dek sürecek.

Guardian gazetesinin manşeti, "Euro Bölgesi'ni kurtarmak için yapılmış 1 trilyon euroluk 'ani ve acımasız' hamle".

Gazete, ECB'nin Euro Bölgesi'ne ayda 60 milyar euro likidite pompalama kararını Almanya'nın direnişine rağmen aldığını belirtiyor. Guardian'a göre, ECB'nin kararı Almanya'yı öfkelendirmiş durumda. Zira Berlin yönetimi parasal genişlemeyi, Yunanistan gibi serbestçe harcama yapan ülkeler için bir nevi kurtarma paketi olarak olarak görüyor ve enflasyonun kontrol dışına çıkmasından korkuyor.

Financial Times gazetesinin manşeti ise "ECB'nin bono alımı planı yatırımcıların beklentilerini aşarken, piyasalar yükselişe geçti". Gazete ECB'nin kararının açıklanması sonrası, Londra Borsası'nda FTSE Eurofirst 300 endeksinin yüzde 1,6 arttığını ve bunun son altı yıldır gözlenen en büyük artış olduğunu aktarıyor.

Haberde dikkat çekilen bir diğer nokta ise ECB'nin son politikası ile Amerikan ve İngiliz Merkez Bankalarının politikalarına yakın bir çizgiye gelmesi. İki banka da, 2008'deki küresel mali krizin ardından devlet tahvillerini satın almıştı.

Financial Times Euro-dolar paritesinin dün açıklanan program sonrası 1,14'e düştüğüne, Euro'nun Amerikan Doları karşısında son 11 yılın en düşük seviyesine gerilediğine de dikkat çekmiş.

ECB'nin kararına bu noktadan yaklaşan Times gazetesinin manşeti ise "Avrupa'ya nakit akarken, Britanya'ya talih kuşu kondu".

Times, ECB'nin kararının Britanya vatandaşları için Avrupa ülkelerindeki tatillerin ucuzlaması ve Avrupa'dan ihraç edilen ürünlerin fiyatlarının düşmesi anlamına geldiğini duyuruyor. Gazete, İngiliz Sterlini'nin de Euro karşısında son altı yılın en yüksek düzeyine çıktığını vurguluyor.

"ECB'nin izleyeceği politika Euro'nun değerini daha da düşecek, Britanyalı ihracatçılar bunun olumsuz etkilerini hissedebilir. Zira ürünleri daha pahalı hale gelecek" demiş Times...

'Syriza önde, kilit parti ise Potami'

Independent gazetesinin dünya sayfalarında ise Yunanistan'da Pazar günü yapılacak olan ve sonucu Avrupa'da merakla beklenen erken genel seçim ile ilgili bir haber var. Haberin başlığı, "Syriza kamuoyu araştırmalarında önde. Sonucun ise Euro Bölgesi'nden çıkmayla sonuçlanmasından korkuluyor".

Atina'dan Nathalie Savaricas haberine şu satırlarla başlamış:

"Son seçiminden iki, komşuları tarafından ilk kez maddi olarak desteklenip kurtarılmasından dört yıl sonra Yunanistan tarihi bir seçime hazır. Bu seçimden sonra, hala kemer sıkma önlemlerinin sıkıntısını çeken ülkede Avrupa'nın ilk radikal solcu hükümeti kurulabilir."

Rass şirketinin son kamuoyu araştırmasına göre, Radikal Sol Koalisyon (Syriza) yüzde 31 oyla ve yaklaşık 5 puan farkla önde. Partinin lideri Aleksi Çipras, Yunanistan'ın 320 milyar euroluk borcunu yeniden müzakere etmek istediğini söylüyor; ülkenin bankalarının yeniden kamulaştırılmasını, asgari ücretin yeniden ayda 750 euroya çıkarılmasını ve çalışma hayatındaki son reformların iptalini öneriyor.

Independent'a konuşan Rass şirketinden Mihail Sfakianakis, seçimle ilgili şu yorumu yapmış:

"Syriza önde ama mecliste çoğunluğu elde edip güçlü bir hükümet kurması çok zor. Parlamentoya yedi partinin gireceğini düşünüyoruz. Syriza muhtemelen özellikle Avrupa ile ilişkiler konusunda müttefikler arayacaktır."

Haberde Syriza'nın potansiyel koalisyon ortağının yeni kurulan Potami (Nehir) adli parti olduğu belirtiliyor. Rass'ın araştırması, televizyon sunucusu Stavros Theodorakis'in kurduğu partinin oyların yaklaşık yüzde 5'ini alacağını ve muhtemelen koalisyon pazarlıklarında kilit parti olacağını gösteriyor.

'MI5 ve MI6, Kaddafi'nin ajanları ile çalıştı'

Guardian gazetesinin ilk sayfasındaki bir haberin başlığı ise "Belgeler, Britanya ajanlarının Kaddafi'nin Libyası ile ne kadar yakın bağları olduğunu gözler önüne seriyor."

Londra'da kısmen gizli görülen bir davada mahkemeye sunulan bazı belgeler Guardian'a sızmış. Gazetenin muhabiri Ian Cobain belgelerin, İngiliz istihbarat servisleri MI5 ve MI6'in diktatörlük ile ortak yürüttüğü istihbarat operasyonlarını ortaya çıkardığını yazıyor.

"Blair hükümeti, işkenceyle bilinen bir rejimle nasıl daha yakın ilişki kurmaya çalıştı?" demiş Guardian...

Gazetenin haberine göre bir noktada Libya ajanları Britanya topraklarında operasyon düzenlemeye davet edilmiş. Bu ajanlar MI5 görevlileri ile birlikte çalışmışlar ve Britanya'nın sığınma hakkı verdiği dönemin lideri Muammer Kaddafi'nin bazı muhaliflerini tehdit ettikleri iddia ediliyor.

Haberde 2002-2007 yılları arasında Britanya'da dönemin İşçi Partisi hükümetinin Kaddafi'nin bazı muhaliflerini "yasa dışı" şekilde alınmış ifadelere dayanan bilgiler doğrultusunda sınır dışı etmeye çalıştığı, dört kişinin hareketlerinin de sınırlandırıldığı belirtiliyor.

'IŞİD, Musul çevresinde hendekler kazıyor'

Times gazetesinin iç sayfalarındaki bir haberin başlığı ise "IŞİD, tanklara karşı savunma amacıyla Musul çevresinde hendekler kazıyor".

Tom Coghlan imzalı haberde Irak Şam İslam Devleti örgütünün Musul çevresinde duvarlar da diktiği ve yerel inşaat şirketlerine bu hazırlıklar için kilometre başına 4 bin dolar ödediği bilgisi var.

Times'a konuşan Musullular, IŞİD'in kenti ölümüne savunacağı görüşünde. Gazeteye konuşan ve Musul'da yaşayan emekli bir Iraklı general şunları söylemiş:

"IŞİD militanları kanlarının son damlasına kadar savaşıp, Musul'u savunacak. Bu muharebe onların kaderlerini belirleyebilir. Musul'un kaybı IŞİD için nihai bir yenilgi anlamına gelir."

'Üç sponsor daha FIFA'yla bağlarını kesti'

Daily Telegraph gazetesi özel bir haberini spor ekinin manşetine çekmiş. "FIFA'nın nakit krizi" diyor gazete. Manşetin altına ise dünya futbolunu yöneten FIFA'nın başkanı Sepp Blatter'in yukarı doğru kaygıyla bakarken çekilmiş bir fotoğrafı yerleştirilmiş.

Gazetenin spor muhabiri Ben Rumsby, FIFA'nın en büyük sponsorlarından üçünün (Castrol, Continental, Johnson&Johnson) kurumla bağlarını kopardıklarını yazmış. Rumsby daha önce de Sony ve Emirates'in aynı kararı aldığına dikkat çekiyor.

Haberde dünyanın en tanınan markalarından beşinin desteğini çekmesinin, mali açıdan FIFA'ya büyük darbe indireceği belirtilmiş. Dünya Kupası'nı organize eden FIFA'nın dört yılda bir sponsorlardan yaklaşık 1 buçuk milyar dolar gelir elde ettiğini hatırlatmış Daily Telegraph.

Daily Telegraph'a göre beş sponsordan hiçbiri FIFA'yı açıkça eleştirmese de, alınan kararlar sonrası dünya futbolunu yöneten kurumun ne kadar "zehirli" bir markaya dönüştüğü sorgulanıyor.

FIFA'da reforma gidilmesi için kurumun finanse edenler üzerinde baskı kurulması amacıyla "New Fifa Now" (Derhal yeni bir FIFA) adlı b'r kampanya başlatılmıştı. Çarşamba günü Brüksel'deki Avrupa Parlamentosu'nda tanıtımı yapılan kampanyayı yürüten Muhafazakar Parti milletvekili Damian Collins son gelişmeleri Daily Telegraph'a şöyle yorumlamış:

"FIFA zehirli bir marka. Bu nedenle de itibarlarını önem veren şirketler FIFA ile birikte anılmak istemiyor."

Özellikle 2018 ve 2022 Dünya Kupalarının Rusya ve Katar'a rüşvetle verildiğine yönelik iddialar, FIFA'yı zor durumda bırakmıştı.

Daily Telegraph'daki haberde 2014'ün FIFA'nın tarihindeki en çalkantılı yıl olduğu, FIFA başkan adaylarının ise kampanyalarına Perşembe gününden itibaren resmen başlayacakları belirtiliyor.

Şu ana kadar Sepp Blatter'e rakip olmak için yeterli sayıda imza toplayabilecek tek aday, FIFA Başkan Yardımcısı ve Ürdün Prensi Ali Bin Al Hüseyin.

Daily Telegraph, UEFA Başkanı Michel Platini'nin yakında resmen Al Hüseyin'e destek verdiğini açıklamasının beklendiğini yazmış.