BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

23 Mart 2011 Basın Özeti

İngiltere basınından Libya harekatında komuta krizi, Ankara'nın tavrı, Yemen lideri Ali Abdullah Salih'in ABD ve Suudi Arabistan tarafından gözden çıkarılması üzerine haber ve yorumlar.

Abone ol

İngiliz basını Libya'daki durumun yanı sıra Yemen'deki gelişmelere de geniş yer ayırıyor bugün.

Libya konusunda, BM kararı doğrultusunda başlatılan harekatın komutasını ABD'den kimin devralacağı konusundaki belirsizlik manşetlerdeki yerini koruyor.

Guardian, Türkiye, Fransa ve Almanya'nın komutayı NATO'nun devralmasına yönelik itirazlarını, ittifak içinde son on yılda görülen en büyük çatlak olarak niteliyor ve öne çıkan ülkelerin pozisyonlarını şöyle özetliyor:

İngiltere, komutanın NATO yerine bir İngiltere-Fransa koalisyonuna devredilmesine karşı çıkıyor. Londra ile birlikte Washington ise NATO komutasında ısrarlı. Buna itiraz ise Almanya, Fransa ve Türkiye'den yükseliyor.

Bu üç ülke de, NATO müdahalesinin harekata destek veren Arap ülkelerinde rahatsızlık yaratmasından kaygılı. Türkiye'nin Fransa'ya tepkisini de aktaran Guardian, Devlet Bakanı Egemen Bağış'ın, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'yi Libya'yı kendi iç politika hesapları için kullanmakla suçlamasına da yer veriyor.

Ankara NATO'ya onay verecek mi?

Financial Times Ankara mahreçli haberinde, Ankara'nın tüm bu itirazlarına rağmen sonunda NATO'nun komutayı devralmasına yeşil ışık yakacağını yazıyor. Türkiye'nin sürece ilişkin rahatsızlığını da aktaran gazete şu satırlara yer veriyor:

"Türkiye'nin Libya'ya askeri müdahaleye itirazları, NATO içindeki geleneksel rolüyle bölgesel güç olma hevesi arasında denge kurmakta zorlandığını gösteriyor. Türkiye'nin sivil kayıplarından duyduğu kaygıya, kamuoyunda bu harekatın Batı'nın petrol için giriştiği bir adım olarak algılanması ve ülkenin Libya'daki ticari çıkarları da eşlik ediyor. Fransa'nın Cumartesi günkü zirveye Türkiye'yi dahil etmemesi de Ankara'da öfke yarattı. Sarkozy zaten, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine karşı çıktığı için tepki gören bir isim."

"Ancak Ankara'nın, NATO'nun rolünün dar bir şekilde tanımlanması ve sürecin işgalle sonuçlanmaması garanti edildiği takdirde, ittifakın komutayı devralmasına engel olmayacağı anlaşılıyor. Bu konuda üst düzey bir diplomat, 'Muhtemelen onay vereceğiz. Ancak nihai hedefin ne olduğunu ve uygulamanın nasıl olacağını tam olarak bilmek istiyoruz' diye konuştu."

"Arap devrimi devam ediyor"

Guardian başyazısında dikkatler Libya'ya odaklanmışken Arap coğrafyasındaki değişimin de hız kesmediğine dikkat çekiyor. Öne çıkan satırlar şöyle:

"Beşar Esad Suriye'nin istikrarlı olduğunu söyledikten sadece 6 hafta sonra hiç de öyle olmadığı ortaya çıktı. Polisin protestocuların üzerine ateş açması sonucu 3 kişi ölünce, cenazelerinde 20 bin kişi toplandı. Yemen diktatörü Ali Abdullah Salih de gidiyor gibi görünüyor. Cuma günkü katliamın ardından, üst düzey asker ve diplomatların yanı sıra bazı aşiretler de saf değiştirdi. Mısırlılar da, parlamento seçimlerinin önünü açan anayasa değişikliğine büyük çoğunlukla evet dedi. Dünya Libya'ya odaklanmışken, Arap devrimi durdurulamaz bir hızla devam ediyor."

Ali Abdullah Salih gidiyor mu?

Guardian'ın başyazısında andığı ülkelerden Yemen İngiltere basınındaki haber ve yorumlarda özellikle öne çıkıyor.

Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih bir ayı aşkın süredir 32 yıllık iktidarının son bulmasını talep eden protesto gösterileri ile karşı karşıya. Ancak Yemen'i seçime götürmeden görevi bırakmamakta kararlı. Ülkede akan kanın son günlerde artması, ardından üst düzey asker ve bürokratların protestocuların saflarına katılması ise sonunun yakın olduğunu düşündürüyor. Yemen'in nasıl bu noktaya geldiği, krizin nasıl sonlanacağı ve ülkeyi uzun vadede nelerin beklediği konusunda birçok yorum var İngiltere basınında.

Örneğin Independent'ın deneyimli Orta Doğu muhabiri Patrick Cockburn şu satırlara yer veriyor:

"Amerika Birleşik Devletleri, Yemen'deki iktidar mücadelesinin, bu ülkede yerleşik Arap Yarımadası'nda El Kaide adlı örgütü güçlendireceğinden kaygı duyuyor. Amerikalı yetkililer, Ali Abdullah Salih'in gitmesi durumunda bu örgüte karşı en yakın müttefiklerinden birini kaybedeceklerini söylüyor. Salih daha geçen yıl, Amerika'nın ülkesinde hava saldırıları düzenlemesine izin vermiş, bir de bunların Yemen hava kuvvetleri tarafından düzenlendiğini savunmuştu."

"Burada bir manüpilasyon söz konusu. Yemen hükümeti El Kaide'nin topraklarında faaliyet göstermesine göz yumarak, bunu ABD'den yardım koparmak için kullandı. Aslında Ali Abdullah Salih ile, El Kaide olmasa da İslamcılar arasında uzun süredir gizli bir mutabakat var. Örneğin, radikal İslamcıların merkezi olan El İman Üniversitesi devlet tarafından destekleniyor."

ABD Salih'i gözden çıkardı mı?

Independent başyazısında da Yemen'deki duruma değiniyor ve artık ABD'nin de Ali Abdullah Salih'e desteğin sonuna geldiğini belirtiyor. Dikkat çeken satırlar şöyle:

"Protestocuların katledilmesinin ardından, artık ABD'nin istikrar ve demokrasi arasındaki denge konusunda muğlaklığı öngören klasik bölge politikası sona yaklaşmış görünüyor. Radikal İslam ile mücadeledeki işbirliği karşılığında milyonlarca dolar yardımda bulundukları Salih'i kaderine terk etmek üzereler."

Financial Times Independent'ın bu gözleminden çok da emin değil ki, ABD'ye Ali Abdullah Salih'i desteklemeye son vermesi çağrısı yapıyor. Gazete ardından, Yemen'de uzun vadede yapılması gerekenlere odaklanıyor ve şu satırlara yer veriyor:

"Yemen'in uzun vadede ihtiyacı olan şey yardım. Orta Doğu'nun bu en yoksul ülkesinde işsizlik yüzde 35 seviyesinde. Okur yazar oranı yüzde 50'yi geçmiyor. Devlet gelirlerinin büyük bölümünü oluşturan petrol tükenmek üzere. Başkent Sanaa yakında susuz kalacak. Batı'nın ve komşularının Yemen'e yardım eli uzatması için geçerli sebep mevcut. Ülkenin El Kaide'ye bu kadar savaşçı vermesinin temel sebebi, ülkedeki yoksulluk ve umutsuzluk. Ancak yabancılar bir süredir, sorunun ekonomik kökenlerinden ziyade dini içeriğine odaklanıyor. Bunun artık değişmesi gerekiyor."

Başyazısında bu satırlara yer veren Financial Times, komşusu Suudi Arabistan'ın da artık Yemen rejimine desteği kesmeye hazırlandığını yazıyor. Cumhurbaşkanı'nın Riyad'dan destek talebinde bulunduğunu hatırlatan gazete, ancak Suudi yönetiminin sabrının taştığını belirtiyor. Görüşlerine yer verilen uzmanlara göre Suudi Arabistan'ı kızdıran iki şey var: Yemen'in Riyad rejimi için istikrarsızlık unsuru olan El Kaide'ye ev sahipliği yapması ve örgütle mücadele için yapılan yardımın Yemenli yetkililerin İsviçre bankalarındaki hesaplarına gitmesi.