İngiltere basınında bugün, Volkswagen'in dize araçlarındaki karbon emisyon testlerinde yaptığı manipülasyona ve Suriye'deki gelişmelere ilişkin haberler ve analizler öne çıkıyor.
Abone olİngiltere gazetelerinde bugün otomotiv devi Volkswagen'in dizel araçlarında karbon emisyon testlerinde yaptığı manipülasyona ve Suriye'deki gelişmelere ilişkin haberler ve analizler öne çıkıyor. Financial Times da bir Türkiye analizine yer veriyor.
Financial Times, otomotiv sektörünün çalkantılı bir döneme sürüklendiğini yazdığı haberinde yatırımcıların skandalın diğer otomotiv şirketlerine sıçraması ve dizel motor teknolojisinin tehlikeye girebileceğinden endişe ettiğini yazıyor.
Independent gazetesi de başyazısında Volkswagen'in ardından diğer şirketlerin de benzer uygulamalara gidip gitmediğini sorguluyor.
Başyazıda, otomotiv sektöründe çalışan bağımsız gazetecilerin son yıllarda yakıt ekonomisi ve karbon dioksit emisyonu hakkındaki resmi verilerin gerçek hayatta çok az benzerlik gösterdiğine dair şüphelerinin haksız olmadığı yorumu yapılıyor.
Daily Telegraph gazetesinin ekonomi ekinin manşet haberinde de Volkswagen'deki skandalın dizel araçlar için 'ölüm haberi' olabileceği yazıyor.
Times gazetesi başyazısında da "Otomotiv tarihi için bir dönüm noktası" olarak tanımladığı skandalın küresel ekonomiyi etkileyeceği belirtiliyor. Volkswagen'in 1990lı yılların ortasında büyümesinin 'temiz dizel' çıkışlarıyla sağlandığını yazan gazete "İtibarını çabuk kaybetti" diyor.
'Suriye Rus uçaklarını teyit etti'
Guardian gazetesinde yer alan bir haberde, Suriye'nin Rusya'nın ülkeye askeri savaş uçağı gönderdiğini teyit ettiği yazıyor.
Gazete, AFP'ye konuşan üst düzey bir yetkilinin "Suriye hava kuvvetleri Moskova'dan en az beş savaş uçağı ve hedefleri hatasız tespit edebilmemiz için bir keşif uçağı teslim aldı" sözlerini aktarıyor ve şöyle devam ediyor:
"Guardian'a konuşan üst düzey bir Suriyeli yetkili, piyade birliklerinin artık IŞİD mevzilerine ait daha net uygu görüntüleri aldıklarını ve dolayısıyla IŞİD'e yönelik hava saldırılarının da sık ve daha az hatayla yapıldığını söyledi."
'İran'ın Suriye'deki rolü artıyor'
Guardian'ın Orta Doğu editörü Ian Black imzalı bir analizde de İran'ın Suriye'deki rolünün giderek arttığı belirtiliyor.
Gazeteye konuşan İran'ın Şam Büyülelçisi, Muhammed Reza Shaybani, şunları söylüyor:
"Suriye'nin ulusal egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı göstermeliyiz. İran Suriye'nin iç işlerine karışmıyor. Bizim ilişkimiz tarihi ve stratejik. Bizim rolümüz terörle mücadele için Suriye hükümetiyle müzakereyle sınırlı. Suriye hükümetine ve Suriye ordusuna tavsiye sunuyoruz. Doğal olarak sahadaki gerçekleri görmemizi gerektiriyor. Askeri danışmanların savaş alanındaki duruma dair net bir fikre sahip olmalılar. Bu bizim Suriye'de çok sayıda askerimiz olduğu anlamına gelmiyor, çatışmalarda doğrudan bir rolümüz yok."
Guardian editörü Ian Black, verilerin anlaşılmasının zor olduğunu belirtilyor ve çoğu analistin İran'ın doğrudan askeri varlığı olduğu görüşünde olduğunu aktarıyor: "İran varlığının, Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı özel kuvvetlerden Kudüs Gücü'ne bağlı yüzlerce askerin olduğu düşünülüyor. Suriye'de 2012'den bu yana aralarında yedi üst düzey yetkilisinin de olduğu onlarca adamı öldü. İran ayrıca Lübnan Hizbullahı'yla, Afganistan, Pakistan ve Irak'tan Şii birlikleriyle çalışıyor. Esad karşıtı muhaliflere karşı mücadelenin görüşüldüğü sırada Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani Haziran'da İdlib'i ziyaret etti."
Kobani izlenimleri
Independent gazetesinin Orta Doğu yazarı Patrick Cockburn, Kobani'den izlenimlerini aktardığı haberinde Rojava'ya giriş, çıkışların hala IŞİD kontrolünde olduğunu, bunun da yaklaşık 2 milyon Kürt'ün hala bir kuşatma altında olduğu anlamına geldiğini yazıyor.
Gazeteye Kobani'nin yeniden inşasından sorumlusu Abdülrahman Hamo, bölgenin mayından arındırılması için yabancı uzmanlara ihtiyaçları olduğunu fakat onların da girişlerine izin verilmediğini söylüyor. Hamo, mayın döşeli olduğu için Kobanililerin bazı köylere girişinin de engellendiğini belirtiyor.
Haberde yer alan ifadelerin bir kısmı şöyle:
"Yerle bir olan tek tük bina ve blokların arasında dükkanlarını açanlar ve plastik sandalyeleri üzerinde çaylarını içenlerin olduğu normal hayatın kırıntıları görünüyor. Küçük jeneratörler dışında elektrik yok. IŞİD, Fırat nehrinden su akışını kestiği için su yeni açılan kuyulardan geliyor."
"Yerel hastaneler, en basit ilaçlar dâhil her şeyin eksik olduğunu söylüyor. Buna rağmen, sınırlar kısa süreyle açıldığında Türkiye'den her hafta 4 bin mülteci Kobani'ye geri dönüyor. 25 Mayıs'ta beş kız kardeşi ve dört ağabeyiyle Türkiye'den dönen Aljin Bakı, 'evlerinin az zarar gördüğünü fakat evlerinde yaşayan IŞİDlilerin terk etmeden önce her şeyi paramparça ettiklerini' söylüyor."
IŞİD'in Kobani'ye geri dönüp dönmeyeceği sorusuna YPJ'nin Kobani'deki komutanı Fidan Zinar "Geri dönmeyeceklerinden emin değiliz, çünkü bölgede hücreleri var ve hatta geçebilecekleri boşluklar var" yanıtını veriyor.
Patrick Cockburn, Kobani'nin 'Kürt kahramanlığının sembolü haline geldiği' yorumunu yapıyor ve Kobani'yi Fransa'da Verdun, Rusya'da Stalingrad'a benzetiyor.
Cockburn, "Kobani için asıl sorun dış dünyaya açılan koridorlarının olmaması diyor."
FT'den Türkiye analizi
Financial Times gazetesinde tam sayfa bir Türkiye analizi yer alıyor.
David Gardner imzalı analizde, Türkiye'nin sandık başına gideceği 1 Kasım seçimleri, başkanlık sistemi tartışmaları, PKK ile güvenlik güçleri arasındaki çatışmalar ve Suriye sınırındaki gelişmeler inceleniyor.
Seçim öncesi anket sonuçlarının, AKP'nin anayasa değişikliği için yeterli çoğunluğu kazanamadığı 7 Haziran'dan çok farklı olmadığını belirten gazete, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın buna yanıtı ülkeyi yönetilemez hale getirme riski taşıyor. Türkiye, kaosa sürüklenmenin endişe verici işaretlerini gösteriyor" diyor.
Financial Times gazetesindeki analizde yer alan ifadelerin bir kısmı şöyle:
"Kürt sorunun yeniden başlaması, ülkenin Erdoğan'ın hırslarıyla kutuplaştığı, ekonomisinin durgunlaştığı, değer kaybeden para biriminin dış şoklara dayanıksız olduğu ve bölgenin yangın yerine döndüğü bir döneme denk geliyor. IŞİD'in cihatçıları yalnızca Türkiye'nın güney sınırlarına yüklenmiyor, sınırları içinde de saldırılar düzenlemeye başlıyor."
"Analistler, Kasım ayında G20 zirvesine ev sahipliği yapacak Nato üyesi ve AB üyesi adayı Türkiye'nin tek bir adamın hırslarının rehini olma riski taşıdığını söylüyorlar."
Gazete, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın anayasa değişikliği ve başkanlık sistemi tartışmalarına ilişkin 'Türkiye'de yönetim sisteminin fiilen değiştiği ve AKP'nin 400 milletvekiline sahip olmasıyla bu durumun anayasal olarak kesinleştirilmesi gerektiği' yönündeki sözlerini hatırlatıyor.
Cumhurbaşkanı'nın destekçilerinin CHP ile koalisyon kurma çabalarının sonuçsuz kalmasıyla erken seçimden başka seçenek kalmadığı görüşünde olduklarını belirten gazete görüşmelere katılan tarafların 'hiç şans tanınmadığını' söylediklerini aktarıyor ve 'Erdoğan'ın gölgesinde kaldıklarını' yazıyor.
Haberin ayrıntıları için