İngiltere basınında bugün: Economist'e göre aldığı darbelere rağmen ipler hala Erdoğan'ın elinde. Financial Times'a göre, Erdoğan'ın dikkatinin dağılması nedeniyle barış süreci tehlikede.
Abone olİngiliz Economist dergisi içeride ve dışarıda aldığı bazı yenilgilere rağmen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın hala gücünü koruduğunu belirtiyor. Dergi, "ülkede ciddi bir muhalefetin olmamasının Erdoğan'ın işini kolaylaştırdığını" savunuyor.
Yazıda şöyle deniyor.:
"Erdoğan 2011'de 3. kez iktidara geldiğinde gelecek beş yılın AKP'nin ‘ustalık’ dönemi olacağını söylemişti. Rüyaları arasında AKP hakimiyetindeki meclisten geniş icra yetkilileri alarak cumhurbaşkanlığına çıkmak da vardı. AKP 2023'e kadar Türkiye'yi yönetecekti. Karşıtları umutsuzca bunu kabullenmişti. En azından Haziran'a kadar. Ülke genelindeki kitlesel protestolar sonrasında AKP'nin halk desteği yüzde 50'nin altına geriledi. Erdoğan savunmasız görünüyordu, korkmuş davrandı ve hatta futbol maçlarındaki siyasi sloganları bile yasakladı.”
"Erdoğan'ın protestoları, uluslararası faiz lobisi ve aralarında bu derginin de bulunduğu Batı medyasındaki uzantılarının düzenlediği savı artık yönetimde kalmaya ehil olmadığı iddialarını güçlendirdi. Erdoğan bu hafta Mısır'da ruh ikizi Muhammed Mursi'ye darbeden İsrail'i sorumlu tutunca ABD'den sert tepki gördü. Erdoğan'ın yeni Osmanlılık iddiası, Türkiye'nin beyhude bir şekilde Esad'ı devirmeye çalıştığı Suriye'den de darbe aldı."
"Suriye'nin kuzeyinin hâkimiyeti için Nusra Cephesi'yle savaşan Suriyeli Kürtler, bu grupları Türkiye'nin kışkırttığında ısrar ediyor. Bu durum Türkiye'nin kendi Kürtleriyle barışma çabalarına sekte vuruyor. PKK, beklediği reformların gerçekleşmesi için Ekim'e kadar süre tanımış durumda. Aksi halde Nisan'dan beri süren ateşkesin sona ereceğini söylüyorlar."
'Seçimler Erdoğan için referandum'
“Erdoğan'ın seçmenin yüzde 5'ini kontrol ettiği söylenen Fethullah Gülen'le de ilişkileri kötü. Gülen'in Mart'taki yerel seçimlerde kitlesine AKP'ye oy vermemeleri çağrısında bulunacağı iddiaları var. Bu seçimler Erdoğan ve partisi için referandum olarak görülüyor. Erdoğan seçimlerde İstanbul'u kaybeder mi? Muhtemelen hayır."
Dergi daha sonra Erdoğan'ın hala otoritesini koruduğuna işaret ediyor:
"Son kamuoyu yoklamaları AK Parti'nin desteğinin yüzde 50 civarında olduğuna işaret ediyor. Erdoğan'ın komplo teorileri dışarıda itibarını zayıflatsa da AK Parti'nin muhafazakâr tabanını harekete geçirdi. Erdoğan şimdi Mısır'daki darbeyi iddialarına kanıt olarak gösteriyor."
Economist zor durumdaki ekonomin de Erdoğan'a zarar verebileceğini, cari açığın şimdi gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 6'sının üstünde olduğunu, Türkiye'ye yatırımcı ilgisinin azaldığını, Merkez Bankası'nın faizleri artırdığı belirtiyor ve bu tabloya rağmen bazı uzmanların büyüme potansiyeli, nüfus ve vasıflı işgücü sayesinde Erdoğan'ın Türkiye'yi dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına sokma hedefine ulaşabileceğine inandığını aktarıyor. Yazı şöyle devam ediyor:
"Haftaya Kürtlerin barış sürecini canlı tutmalarına yetecek bir reform paketi açıklanıyor. Türk yetkililer, reform paketinde Heybeliada Ruhban okulunun yeniden açılması ve cem evlerine devlet yardımının da içerdiğini söylüyor. Bunlar Avrupa Birliği ile uzun bir zamandır askıda olan müzakerelere yeniden ivme kazandırabilir.
"Erdoğan'ın en büyük avantajı güvenilir bir alternatifinin olmaması. Ana muhalefet CHP Kemalistlerle reformcular arasındaki kavgaya saplanmış durumda CHP'li bir milletvekili "Protestolar kararsız seçmenleri kendine çekmesi için CHP'ye bir fırsat verdi ama kaçırıldı" diyor. Erdoğan Gülen'le tekrar anlaşabilir ve gülenle uzlaşabilir.
'Barış süreci tehlikede'
Financial Times gazetesi Erdoğan’ın Gezi protestoları sonrasında dikkatinin dağılmasının Kürtlerle barış sürecini riske soktuğunu belirtiyor.
Daniel Dombey imzalı yazıda, Erdoğan’ın Kürtlerin siyasi ve anadillerini kullanmalarına ilişkin haklarını genişletilebilecek bir reform paketi için kabinesine ve partisine danıştığı belirtilerek şöyle deniyor:
“Fakat bazı uzmanlar, Haziran protestolarının bastırılmasından sonra Erdoğan’ın Kürtlere haklar tanımakta daha az istekli olacağını söylüyor. Böyle bir anlaşmanın stratejik önemi açık. Türkiye’de binlerce kişinin öldüğü bir sorunun çözümünün yanı sıra barış petrol zengini Kuzey Iraklı Kürtlerle daha iyi ilişkilerin yolunu açabilir ve Ankara’nın Kuzey Suriye’deki PKK oluşumuyla ilgili kaygılarını azaltır.”
Ama halihazırda birçok Kürt, PKK kadrolarının genişlemekte olduğunu belirtiyor giderek yabancılaşan daha genç bir Kürt kuşağının ortaya çıkmasıyla Erdoğan barış şansı olan tek Türk lider olabilir. Güneydoğu’da hangi sebeple olursa olsun barış sürecinin önünün tıkandığı kaygısı hakim.
Bazen güvenlik güçleri mensupları bile Erdoğan’ın sorunu gerçekten çözmek mi istediği yoksa seçimlerden önce zaman mı kazanmaya çalıştığını sorguluyor. “
Guardian gazetesinin başyazısında Suriye’de kimyasal silah kullanıldığı iddiaları konusunda “Bu, son kimyasal saldırı olmayabilir” diyor.
'Bu son kimyasal saldırı olmayabilir'
Yazıdan bir bölüm şöyle:
“Şam yakınlarındaki Huta’da kimyasal kullanıldığına şüphe yok. Daha önce kimyasal silah kullanıldığı söylenen saldırıların aksine bu saldırıda birçok kişi öldü. Ölü sayısı yüzlerle ifade edilsin ya da isyancıların dediği gibi binin üzerinde olsun 25 yıl önce Saddam Hüseyin’in Halepçe’deki Kürt katliamından sonraki en büyük kimyasal silah saldırısı. Aynı zamanda Amerikan Başkanı Barack Obama’ya yanlış anlamaya meydan vermeyecek bir meydan okuma.”
“Verilecek tepki konusundaki seçeneklerin hepsi kötü. Fransa ve Türkiye askeri müdahale için bastırıyor. Füze depoları ve Beşar Esad’ın kaybetmek istemeyeceği hava kuvvetlerine bir saldırı olasılığından söz ediliyor. Esad’ın ülkede bulunan kimyasal silah denetçilerinin daha önceden belirlenen üç nokta dışında inceleme yapmasına izin vermesi beklenmiyor.
“Rusya ve Çin’in koruması nedeniyle BM Güvenlik Konseyi’nin denetçilerine böyle bir yetki verebilmesi de olası görülmüyor. Suriye hükümetinin amacı açık: Zaman kazanmaya çalışmak, BM denetçilerini içerde tutarak savaş bölgelerinde hızla yapılabileceği gibi fiziksel kanıtların ortadan kalkmasını sağlamak.”
“Hava saldırılarının caydırıcılık sağlayıp sağlayamayacağı şüpheli. Amerikan Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey, Kongre’ye Amerika’nın savaşa müdahale edebileceğini ama boşluğu dolduracak hiçbir ılımlı isyancı grubun olmadığını söyledi. Bu da bölgesel bir savaşın daha da kötüye gitmesi demek. Bu kimyasal saldırı, son saldırı olmayabilir. “