Trabzon'da, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Harita Mühendisliği Bölümü ev sahipliğinde "22. Türkiye Ulusal Jeodezi Komisyonu Sempozyumu" başladı.
Abone olKTÜ Osman Turan Kongre ve Kültür Merkezi'nde 3 gün sürecek sempozyumda, açılış töreninin ardından "Afetler ve Afet Yönetiminde Jeodezinin Katkıları" konulu panel gerçekleştirildi.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, panelde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin doğa olaylarına çok maruz kalan bir ülke olduğunu söyledi.
Bu yönde risklerin sıfırlanamadığını ama azaltılmasının mümkün olduğunu belirten Özener, "Ülkemize biraz bakarsak mücadele etmek için afetlerle Türkiye afet planımız var, biliyorsunuz ama bu afet müdahale planından son yıllarda neye geçtik, riskleri azaltmaya geçtik. 81 ilde il risk azaltma planları yapmaya başladık." dedi.
Özener, bu planların dinamik olduğunu ifade ederek, planlar hazırlandıktan sonra değişen, gelişen koşullara göre de bunları güncellemenin söz konusu olabildiğini aktardı.
Ülkede birçok afete, doğa olayına maruz kalınabildiğine dikkati çeken Özener, "Bunların en büyükleri, en çok canımızı yakan, ekonomik ve can kaybı anlamında depremler oluyor." ifadesini kullandı.
Özener, son yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlere değinerek, şunları kaydetti:
"Üst üste 7,7 ve 7,5 şiddetli depremler gerçekten etki alanı olarak yıkıcılığı, ekonomik kaybı olarak hatırladığım kadarıyla 109 milyar dolarlık bir kayıp. Avrupa'daki birçok ülkeden daha büyük bir etki alanı, nüfus olarak baktığınız zaman çok ciddi bir nüfusun etkilendiği büyük bir depremden, zaman zaman yapılan tanımlamalarla asrın depremi afeti felaketi olarak adlandırılan bir depremden bahsediyoruz."
"Çok büyük bir afet" denilen 17 Ağustos'tan sonra birçok kişinin böyle bir şeyi hayal bile edemediğini belirterek, "Afetlerden ders çıkarmak lazım. Doğa olaylarını afete dönüştürmemek için elimizden geleni yapmamız lazım." diye konuştu.
"Deprem zararlarını azaltmamız temel amacımız"
Milli Savunma Bakanlığı Harita Genel Müdürü ve Türkiye Ulusal Jeodezi ve Jeofizik Birliği Başkanı Tümgeneral Osman Alp de Türkiye'nin yer kabuğu hareketleri hakkında bilgilendirmede bulundu.
Jeodezinin yer kabuğu hareketlerini, depremler, faylar, deniz seviyesi değişimleri ve tsunami gibi olayları incelediğini anlatan Alp, "Depremleri olabildiğince anlamak, deprem öncesinde, esnasında veya sonrasında yapılacak çalışmaları yönetebilmek suretiyle deprem zararlarını azaltmamız temel amacımız." dedi.
"DSİ 10 bin 700 koruma tesisi yaparak insanlarımızı taşkınlardan korumaya çalışmış"
DSİ Genel Müdürü Mehmet Akif Balta da Kurumun yer üstü ve yer altı sularını takip ederek bunların zararlarından insanları korumak, faydalarından insanları faydalandırmak amacıyla kurulmuş tüzel bir şirket olduğunu belirtti.
Özellikle taşkın afetleri, depremler, kuraklık, yangınlar, heyelanlarda da görev aldıklarına işaret eden Balta, "Aldığı görevlerde AFAD'ın koordinasyonunda kendine bir yer buluyor. Orada taşkınlara müdahale ediyor. DSİ, bugüne kadar 10 bin 700 koruma tesisini yaparak insanlarımızı taşkınlardan korumaya çalışmış." diye konuştu.
Balta, 2028 yılı hedefi olarak yaklaşık 1000 taşkın tesisini daha hizmete almayı hedeflediklerini de söyledi.
Tapu Kadastro Genel Müdür Yardımcısı Adil Hakan Ayber ile AFAD Risk Belirleme ve Önlem Dairesi Başkanı Gökhan Yılmaz da panelde konuşma yaptı.
KTÜ Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Çuvalcı'nın, üniversite bünyesinde Afet Yönetimi Enstitüsü kurulacağını duyurduğu sempozyumda, 7 oturumda toplam 67 sözlü bildiri sunulacak.