BIST 9.442
DOLAR 34,42
EURO 36,46
ALTIN 2.845,66
HABER /  GÜNCEL

22 Temmuz 2011 Basın Özeti

Euro'yu kurtarmak için egemenlik devri kaçınılmaz mı? Esad'a 'şeytan gibi davranıyor' suçlaması. Belçika'nın yarısı Fransa'ya katılsın önerisi ve Atlantis'in son seferi.

Abone ol

Financial Times, euro bölgesi liderlerinin ''Yunanistan'a yeni kurtarma paketi'' konusunda vardıkları uzlaşmayı manşetinden duyuruyor okurlarına.

Ağırlıklı olarak borç takası ve özel sektörün elindeki tahvillerin vadesinin yayılması şeklinde sağlanacak olan 109 milyar euro tutarındaki paketin, özel sektörün de taşın altına elini sokması talebinde ısrarcı olan Almanya Başbakanı Angela Merkel için siyasi bir zafer olduğu görüşünde Financial Times, ama öte yandan da bu zaferin euro bölgesinde ilk iflası önlemeye yetmeyeceğini de neredeyse kesin görüyor.

Times da liderlerin anlaşmayı tarihi olarak nitelediklerini anımsatıyor ve Fransa lideri Sarkozy'nin euro bölgesinin ekonomik yönetimi için Merkel'le birlikte bir plan hazırlığında oldukları sözlerini aktarıyor.

Sarkozy, planın henüz Avrupa Para Fonu olarak nitelenemeyeceğini, ama ona yaklaştıklarını söylüyor.

Times, başyazısında, kurtarma paketleriyle sürekli yeni borçlar sağlanmasının krizdeki ülkelerde mali istikrar için yeterli olmadığını belirterek, daha büyük adımlar atılması gerektiğini, piyasaların zor durumdaki ülkelere borç vermeye ikna edilmesinin Almanya ve Fransa gibi dev ekonomilerin bu borçların arkasında durdukları güvencesine bağlı olduğunu kaydediyor.

'Daha fazla egemenlik devri'

Euro bölgesi liderlerinin uzun dönemli çözümün euro bölgesinin tamamının desteğine sahip tahvil satışı olduğuna inandıklarını belirten Times, ''Bu ise Yunanistan'ın Almanya'nın borçlandığı faiz oranlarında borçlanması demek'' diyor ve şöyle devam ediyor:

''Merkel, buna kesinlikle karşı, diğer ülkelerin üzerindeki bütçe disiplini baskısını hafifleteceğini düşünyor böyle bir adımın. Ayrıca Almanya'nın borçlanma maliyetini de yükseltebilir. Ancak bazı ekonomistler ise, yeterli disiplinin istikrar ve büyüme mekanizmasının güçlendirilmesi ve yasal bağlayıcılığı olan mali düzenlemelerle sağlanacağı düşüncesinde.''

''Bu ise, ulusal vergi sistemi ve harcamalar konusunda egemenliğin büyük ölçüde devredilmesiyle mümkün olabilir. Avrupa Merkez Bankası Başkanı, euro bölgesi maliye bakanlığının kurulması fikrine sıcak. Ama yine Almanya ve bazı kuzey ülkeleri için kabul edilemez bir öneri bu. Ama, euro bölgesinin dağılmasını önlemek için ne gerekiyorsa yapmaya hazır olan liderlerin sonunda egemenliğin bir miktar daha devredilmesini kabullenmesi yüksek ihtimal olarak görülüyor.''

'Belçika'nın yarısı Fransa'ya katılsın'

Liderlerin toplandığı Belçika ise kendi derdine düşmüş durumda. Aylardır hükümet kurulamıyor, siyaset tıkanmış halde.

Independent'in haberine göre, ortalığı daha da karıştıracak açıklama komşusu Fransa'dan gelmiş.

Belçika'nın yarısı Fransa'ya katılsın diyor aşırı sağcı Ulusal Cephe'nin lideri Marin Le Pen.

Belçika, siyasi uzlaşmazlıklar nedeniyle 400 gündür hükümetsiz.

Uzlaşmazlığın en önemli iki tarafı da, Flamanca konuşulan kuzeyi ile Fransızca konuşulan güneyi. Belçika ulusal günü nedeniyle bir açıklama yapan Le Pen, ''Eğer Belçika bölünecekse, ve giderek güçlü bir olasılık olarak görüldüğü gibi Flamanlar bağımsızlıklarını ilan ederlerse, Valonlar, yani Belçika'nın Fransızca konuşan kesimi Fransa'ya katılsın o zaman'' diyor.

Guardian da aynı konudaki haberinde, Le Pen'ın milliyetçiliği körüklemekle suçlandığını belirterek, bu açıklamanın ''pandora'nın kutusunun açılmasına neden olacağı'' endişelerinin Belçika basınında dillendirilmesine yol açtığını kaydediyor. Habere göre, bazıları ise, ''tepki göstermeyin, en azından bırakın tartışalım'' diyormuş.

'Esad şeytan gibi davranıyor'

Times'ta Suriye'deki gelişmelere ilişkin bir başyazı dikkat çekiyor bu sabah.

''Her utanmaz, korkak despot gibi Beşir Esad'ın da en cesur olduğu nokta karşıtlarının zayıf, güçsüz ve savunmasız olduğu an'' ifadeleriyle başlayan başyazısında Times, Türkiye'de gazete için tercümanlık yapan bir Suriyelinin ülkesine döndükten sonra başından geçenleri aktarırken, ''Esad'ın haydutları kendisini bir internet kafeden alıp, gözlerini bağlayıp, uygar bir ülkede farelerin bile konulmayacağı bir hücreye atmışlar'' diyor.

Gerçek ismini gizleyip Hüseyin olarak tanıttıkları tercümanın yan hücrede kalanların işkence altında haykırışlarını dinlediği, mağdurların Esad'ı sevdiklerini söyleyene kadar işkence gördüklerini duyduğu anlatımlarını aktaran Times, ''Hüseyin de 'Esad benim tanrım' diyene kadar dövülmüş. Ancak en kof insan zorla sağlanan sadakatle kendini güçlü hissedebilir. Esad, şeytan gibi davranırken, karşıtlarına kendisini tanrı olarak nitelemeleri için zorballık yapıyor ' görüşlerini dile getiriyor başyazısında.

Murdoch'a yeni bir suçlama

Daily Telegraph, telekulak skandalına ilişkin son gelişmeleri taşıyor manşetine bu sabah.

''James Murdoch, parlamentoyu yanılttı'' haberin başlığı.

Oğul Murdoch'un salı günü babasıyla birlikte parlamentoda verdiği ifadede, News of the World gazetesinin sorumlu tutulduğu yasadışı dinlemelere, mahkum olan bir muhabirin dışında başkalarının da karıştığından uzunca bir süre haberinin olmadığını söylemişti. Telegraph, gazetenin eski yöneticilerin dün yaptıkları ortak açıklamanın Murdoch'un başını derde sokabileceğine dikkat çekiyor.

Habere göre, eski yöneticiler, Murdoch'un telefon dinleme vakalarının daha yaygın olduğuna işaret eden bir elektronik posta mesajından haberdar edildiğini söylüyor.

Telegragh, bu Murdoch grubunun skandalı örtbas etme girişiminde bulunduğu iddialarının yoğunlaşmasına neden olacağına dikkat çekerken, Murdoch'ın dün ''Ben parlamentoda verdiğim ifadenin arkasındayım'' açıklaması yaptığını da aktarıyor.

Atlantis'in son seferi

Guardian, uzay mekiği Atlantis'in dönüşüne tam sayfa ayırmış. ''Ses patlamaları, ardından da yeryüzüne iniş: Atlantis'in son yolculuğu gözyaşları ve övgülerle sona erdi'' diyor başlığında gazete.

''İki hafta önce gökyüzüne, ardında bir alev sütunu ve büyülenmiş milyonlarca izleyiciyi bırakarak yükselmişti. Son yolculuğuydu bu. 13 gün, 8 milyon kilometre süren seyahatinin ardından dün gecenin karanlığında sessizce üsse döndü ve böylece 30 yılllık insanlı uzay uçuşları macerasının perdesi de yavaşça kapanmış oldu'' diyor Guardian.