BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

22 Eylül 2011 Basın Özeti

İngiltere gazetelerinde bu sabah: Wikileaks'ın kurucusu Assange'ın özyaşam öyküsü izinsiz yayımlanıyor, telekulak skandalı çok daha önceden biliniyordu, İsrail'in blöfüne meydan okuyan girişim, Ankara ve Suriye'ye yaptırım seçeneği.

Abone ol

İngiltere gazetelerinde öne çıkan haberlerin başında internette haber sızdırma sitesi Wikileaks'ın kurucusu Julian Assange'ın öz yaşam öyküsünün, rızası dışında bugün yayımlanacak olması geliyor.

Financial Times, haberi "Ava giderken avlandı" başlığıyla duyururken Guardian "Sızdıran da sızdırıldı" demiş.

Financial Times, "Başkaları hakkındaki bilgileri rızası olmadan yayımlayan Assange bugün rızası dışında kendi otobiyografisinin yayımladığını görecek. Bağımsız bir yayınevi olan Canongate, kontrat üzerinde çıkan anlaşmazlığa rağmen, Assange hakkındaki kitabı yayımlamaya karar verdi." diyor.

Gazeteye göre binlerce gizli belgeyi yayımlayan kişinin kendi şahsi yorumlarının kamuoyuna açıklandığını görmesinin, dünya genelinde siyasetçileri ve diplomatları gülümsetmesi muhtemel. 20 sterlin yani yaklaşık 56 Türk lirasından satışa sunulacak kitap, Assange'la yapılmış elli kadar mülakata dayanıyor.

Guardian gazetesinin aktardığına göre Julian Assange, yaklaşık bir milyon sterlin değerindeki anlaşmadan, kitabın ilk kopyasını okuduktan sonra çekilmişti.

Yayın hakları 35 ülkeye satılan kitap için Assange başta "neslimizi birleştiren belgelerden biri olacağı" yorumunu yapmıştı. Ancak Mart ayında ilk kopyayı gördükten sonra bunun Amerikan savcılığına kendisini dava etmek için koz verebileceğine kanaat getirmişti. Kontratı Haziran ayında fesheden Assange, kendisine verilen 500 bin sterlinlik avansı ise geri ödemedi.

Independent gazetesi, Assange'ın izinsiz yayımlanan ancak kendi yorumlarından oluşan kitaptan kimi ayrıntılara dört sayfa ayırmış.

Kitabın yayınlanmasına dek giden süreci ayrıntılarıyla anlatan Independent'ın yer verdiği alıntılardan biri Assange hakkındaki tecavüz iddiaları. Assange'ın geçen yıl Stockholm'de Wikileaks için gönüllü çalışan iki kadından birine tecavüz ettiği, diğerini de taciz ettiği öne sürülüyor.

Assange, kitapta "her iki kadının da kendisiyle rızaları doğrultusunda ilişki yaşadığını" savunuyor.

Bir diğer alıntıda da Amerikan yönetimindeki iç yazışmaları yayımlamaya karar verdiği andan itibaren hayatının asla eskisi gibi olmayacağını bildiği yazıyor. Assange, Wikileaks küresel bir harekete dönüştüğü sıralarda kendisini yalnız ve yorgun hissettiğini anlatıyor.

‘Telekulak çok önceden beri biliniyordu’

Independent gazetesinin ilk sayfadan yer verdiği diğer haber de İngiltere'de son aylarda sıkça tartışılan, telekulak skandalına ilişkin.

Habere göre medya devi Murdoch'a ait News of the World gazetesinin üst düzey yönetimi, daha 2006 yılında telefon dinlemenin yaygın biçimde uygulandığından haberdar edilmişti.

Independent gazetesinin edindiği yeni bir bilgiye göre Londra Emniyet Müdürlüğü, eski genel yayın yönetmeni Rebekah Brooks dahil on kadar üst düzey yöneticiye, haber için telefon dinleyen muhabirlerin birden fazla olduğuna dair kanıtlar bulunduğunu bildirdi.

2007 yılında Prens William'ın yardımcılarına bıraktığı mesajlara ulaşıldığı iddiaları nedeniyle, gazetenin eski kraliyet editörü Clive Goodman dört ay hapse mahkum edilmiş, özel dedektif Glenn Mulcaire ise altı ay hapis cezası almıştı.

Yazın kapatılan gazetenin yöneticileri defalarca 2008'den öncesinde bu tür vakalar yaşandığını bilmediklerini iddia etmişlerdi. Ancak belgelerden anlaşılan, polisin bu tarihten iki yıl önce şirketi başka muhabirlerin de telefon dinlediğine ilişkin sağlam kanıtlar olduğu yolunda bilgilendirdiği... Independent yeni kanıtların şimdi Murdoch imparatorluğuna ilişkin soruşturmaların odağında yer almasının muhtemel olduğunu vurguluyor.

Telekulak skandalına ilişkin soruşturmaların önde gelen isimlerinden İşçi Partili milletvekili Tom Watson, iddiaların doğru çıkması durumunda, şirketin üst düzey yöneticilerinin Parlamentoya olayın tüm gerçeklerini anlatmadıkları anlamına geleceğini söyledi.

Watson ayrıca Londra Emniyet Müdürlüğü'nden kimin bu bilgiyi gazete yöneticilerine bildirdiğinin öğrenilmesi gerektiğini vurguladı; "News International nasıl olur da bir polis soruşturmasının gidişatından neredeyse aynı zamanda haberdar olabilir?" diye sordu.

Brooks ve halefi Andy Coulson'ın sözcüleri haberlere ilişkin yorum yapmayı reddetti. Londra Emniyet Müdürlüğü de şu aşamada davaya ilişkin başka ayrıntıyı tartışmanın yerinde olmayacağını ifade etti.

‘İsrail’in blöfüne meydan okuyan girişim’

İngiltere gazetelerinde, Filistin Özerk Yönetimi lideri Mahmud Abbas'ın yarın Birleşmiş Milletler'e üye devlet statüsü için başvurmaya hazırlanmasına ilişkin çok sayıda haber ve yorum göze çarpıyor.

Financial Times yazarlarından David Gardner, Filistin halkının Birleşmiş Milletler'e başvuru planlarını, "İsrail'in blöfüne meydan okuyan bir diplomatik girişim" olarak değerlendiriyor.

"Birleşmiş Milletler'de Filistinlilerin devlet olarak kabul görme girişiminin tetiklediği diplomatik kriz, adalet ve kendi kaderini tayin hakkı arayışlarında ilerleme getirebilir de getirmeyebilir de." diyen David Gardner'a göre bu süreç, asıl olarak "sözde barış sürecini kat be kat sarmalayan ikiyüzlülük ve hilekarlığı soyup çıkarmaya başladı."

Gardner, "barış sürecinin Oslo'dan bu yana İsrail yerleşimlerinin Filistin topraklarına doğru durdurulamayan genişlemesine hizmet eden uluslararası bir paravan olduğunu savunuyor,

yerleşimlerin tek seferde en fazla 1992- 96 arası, yani barış sürecinin en şaşaalı döneminde İshak Rabin ile Şimon Peres'in idaresi altında yaşandığını hatırlatıyor.

Gardner'in belirttiğine göre yerleşimcilerin sayısı o dönem İsrail'de nüfus artışının dört katına denk düşen düzeyde, yüzde 50 oranında arttı.

David Gardner "dolayısıyla burada sorun, BM'den çıkacak bir tanıma kararının, eşit olmaktan son derece uzak bu iki tarafın müzakere ettiği barışçı bir kararı tahrip edeceği değil" diyor.

Yazar, böyle bir şeyin olması ihtimali bile bulunmadığını söylerken, "asıl mesele İsrail'in blöfünün ve Amerika'nın hiç de dürüst olmayan bir simsar olarak rolünün ne kadar boş olduğunun, Filistinlilerin devlet olma hakkının uluslararası ortamda tanınmasıyla ortaya konacak olması." diyor.

Netanyahu hükümeti ve Obama Birleşmiş Milletler'deki oylamayı anlamsız bulduklarını aktaran Gardner, "eğer öyleyse neden İsrailli diplomatlar çalmadık kapı bırakmayıp hatta bunu varoluşsal bir tehdit gibi gösterip önlemeye çalışıyorlar?" soruyor.

Cameron’dan BM konuşması

Times gazetesi İngiltere'nin Muhafazakar Partili başbakanı David Cameron'ın bugün Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na ilk kez hitap edeceğini yazıyor.

Gazete, Cameron'ın konuşmasında Birleşmiş Milletler'i baskıcı rejimlere karşı askeri harekata ve yaptırım oylamalarına daha hazırlıklı olmaya çağıracağını yazıyor.

Habere göre Cameron ayrıca Libya'da elde edilen başarının "kurumun sadece kınama söz konusu olduğunda değil, harekete geçmekte de birlik olması gerektiğini gösterdiğini" söyleyecek.

Ankara ve Suriye’ye yaptırım seçeneği

Financial Times, Türkiye'nin Suriye'ye yönelik yaptırım seçeneğini değerlendirmekte olduğunu yazıyor.

Habere göre bu adım, Ankara'nın Suriye'de demokrasi yanlısı eylemcilere yönelik baskıdan duyduğu kaygının giderek arttığını ve aylardır yaptırımları savunan Washington'a daha da yaklaştığını gösteriyor.

Ankara'nın Suriye'nin en büyük ticari ortaklarından biri olduğunun hatırlatıldığı haberde, Suriye ekonomisinin son altı aydır süren protestolardan etkilenmekte olduğu belirtiliyor.

Haberde IMF'nin Suriye ekonomisinin bu yıl yüzde 2 oranında küçülmesine yönelik tahminine de yer verilmiş.

Başbakan Erdoğan'ın kısa süre öncesine dek Suriye'yle iyi ilişkilere önem verdiğini, hatta Beşar Esad'la geçmişte Bodrum'da tatil bile yaptığını yazan Financial Times, ilişkilerin artık kırılma noktasına geldiğini yazıyor.

Yetkililere dayandırdığı haberde gazete, bu kırılma noktasını getiren olayı, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun geçen ay Şam'a yaptığı altı saatlik ziyarette Esad'ı cinayetleri durdurmaya ikna edememesi diye anlatıyor.