BIST 9.474
DOLAR 34,42
EURO 36,43
ALTIN 2.838,09
HABER /  GÜNCEL

21 Temmuz 2011 Basın Özeti

Cameron ateş altında. Avrupa, euro bölgesini, Afrika ise canını kurtarma derdinde. F1'de rüşvet skandalı, FIFA'nın şike kaygısı.

Abone ol

İngiltere'de telekulak skandalına ilişkin tartışmalar dün yine parlamento zeminine taşındı.

Seçimlerden bu yana Murdoch grubunun yetkilileriyle 26 kez biraraya geldiği açıklanan Başbakan David Cameron'un ağırlıklı olarak bu görüşmelerde ne konuşulduğu sorularına hedef olduğu oturumda verdiği yanıtları tatmin edici bulmuyor gazeteler.

Independent, ''Murdoch kablolu yayın ağı BSkyB'nin satışı konusunda Cameron'a ne anlattı'' diye soruyor manşetinden.

Murdoch grubu, yüzde 39'una ortak olduğu BSkyB'nin tamamını satın almak istiyor ve bu konuda son sözü hükümet söyleyecek.

Independent, Başbakan'ın, görüşmelerinde bu konunun da gündeme gelmiş olabileceğine ilişkin imada bulunduğuna dikkat çekiyor.

Guardian ise, daha net bir ifadeyle taşımış konuyu manşetine.''Cameron BSkyB satışı konusunu görüştü Murdoch yöneticileriyle'' diyor ve başyazısında da Başbakan'ın muhakeme yeteneğini sorguluyor.

Başbakan'ın dün yaz tatiline çıkmadan önce telekulak skandalı krizine ilişkin sayfayı kapatmayı umarak parlamentoya geldiğini kaydeden Guardian, ''ama yanıt bekleyen sorularla ayrıldı'' diyor:

''Lideri olduğu Muhafazakar Partili milletvekilleri beğense de beğenmese de, Cameron'ın icraatı ve muhakemesi tartışılmaya devam edecek. Telekulak skandalı ve BSkyB satışına odaklanmış olan Murdoch grubunun yöneticileriyle 15 ayda 26 kez görüştüğünü kendisi itiraf etti.''

''Monica Lewinsky'yle seks yaptığı iddialarını reddeden Bill Clinton'ı hatırlatan bir üslup ve dikkatli bir şekilde hazırlandığı anlaşılan kelime oyunlarıyla da 'Murdoch'la ya da yöneticileriyle uygun olmayan bir diyalog içine girmediğini' söyledi. Kendisine yedi kez BSkyB satışını görüşmediğini söyleme şansı sunuldu, bu şansları kullanmadı. Müdahalesi çok açık. Bu daha Cameron'ın muhakeme yeteneği hakkında başlı başına açıklayıcı bir gelişme.''

Avrupa euro'yu kurtarabilecek mi?

Times'ın manşetinde ise, euro bölgesi krizine çözüm arayışları var.

Avrupa Yunanlıları kurtarma çabasında diyor Times.

Euro bölgesi liderlerinin bugün Brüksel'de yapılacak zirvesi öncesinde, Fransa lideri Sarkozy'nin, kurtarma paketinde bankaların da elini taşın altına sokmasını isteyen Almanya Başbakanı Merkel'i ikna etmek için dün ani ziyaretle Berlin'e gittiğini kaydeden Times, başyazısında, borç krizinin euro projesinin oluşmasındaki kalıtımsal hataları ortaya koyduğunu, ama Almanya'nın liderlik sergileyememesinin sorunu derinleştirdiğini belirtiyor:

''Alman vergi mükellefleri, bir başka ülkenin hovardalıklarının bedelini ödemeye katkı yapmak istemiyor. Ama Almanya eurodan büyük kazanım elde etti. Sakat doğmuş olan bu projedir bugünkü borç krizinin sorumlusu. Yunanistan'ın borcu 2002'de euro bölgesine katıldıktan sonra düşük faizle borçlanabildiği için birikti. Şimdi kendi para birimi olmadığı için parasını devalüe ederek daha rekabet edebilir hale gelemiyor.''

Euro bölgesi ülkelerinin esnek olmayan para birliğinin kurbanları olduğunu kaydeden Times, şu uyarılarda bulunuyor:

''Bu krizi çözmenin tek yolu, bazı borçların silinmesi, bir kısmı konusunda da vadeleri uzatarak ödeyebilme olanağı sağlanmasıdır. Bu demokratik olmayan ve ekonomik açıdan sorunlu; ama euro bölgesinin patlaması, muazzam bir küresel kriz tehdidi yaratacaktır. Almanya'nın bir sorumluluğu var, ama Merkel yönetimi altında hala oynayacağı rolü bulabilmiş değil.''

Afrika can derdinde

Gazetelere hızlıca bir gözatmak bile gündeme ilişkin çarpıcı bir çelişkiyi ortaya koymaya yetiyor aslında. Zengin Avrupa euroyu kurtarmaya çalışırken, yoksul Afrika açlıktan ölmeme mücadelesi içinde.

Kuraklığın vurduğu Afrika boynuzu bölgesinde BM'nin kıtlık ilanı gazetelerin çarpıcı fotoğraflarla gündeme taşıdıkları konulardan. Bir genç kızın desteğiyle ancak ayakta durabilen, kaburga kemikleri sayılabilecek derecede zayıf, solgun Somalili bir çocuğun fotoğrafı Independent'in birinci sayfasında.

''Kıtlığın yüzü: Somali'de son 60 yılın en kötü kuraklığı'' diyor Independent ve Afrika boynuzu olarak bilinen bölgede 11 milyon kişinin gıdaya muhtaç olduğunu, Somali'nin güneyinde 3 milyon kişinin aç olduğunu, canlı hayvanların öldüğünü, gıda fiyatlarının arttığını, savaşın muhtaçlara yardım ulaştırılmasını engellediğini kaydediyor ve yardım örgütlerinin dünya liderlerini, uyarıları görmezden gelmekle suçladığını aktarıyor.

Başyazısında da, Avrupalı liderlere ''mazeretiniz yok'' uyarısında bulunuyor Independent: Kıtlık meselesi acımasız bir şekilde basittir. Eğer yardım alamazlarsa insanlar ölür. Ayak sürümekte olan Avrupa ülkeleri bunu hatırlamak ve yardım yapmak zorunda.

Ecclestone için yolun sonu mu?

Formula 1'in patronu Bernie Ecclestone'nun Almanya'da hedef olduğu rüşvet ve komisyon soruşturması gazetelerin irdelediği konulardan bugün.

Guardian, ''Ecclestone, sonunda F1'deki hakimiyetini kaybediyor mu?'' başlığıyla iddiaları aktarıyor.

İngiliz işadamı bir Alman bankasının Formula 1'deki hisselerinin satışı sırasında banka yöneticisine rüşvet vermekle suçlanıyor.

Guardian, bu hafta sonu Almanya'da yapılacak yarışlar sırasında iddiaları yanıtlayacağını söyleyen Formula 1'in patronunun başını ağrıtacak bir başka gelişmeye de dikkat çekiyor.

Ferrari'nin patronu Luca di Montezemolo, diğer takımlarla Formula 1'den ayrılıp kendi yarışlarını kurmaktan söz ediyor Guardian'a göre. Kendi çıkarlarımıza bakmalıyız diyor İtalyan işadamı: 2012 sezonunun sonunda bütün takımların, yarışların ticari haklarının sahibi olan CVC'yle sözleşmesi sona eriyor. Üç seçeneğimiz var. Sözleşmeyi yenilemek, ya da NBA'de olduğu gibi kendi yarışlarımızı başlatmak veya yeni bir ortaklığa girişmek.

FIFA'nın şike kaygısı

Independent gazetesinin spor sayfasında ise, FIFA'nın bahis şikesi kaygılarına ilişkin bir haber var.

Futbolda adı sanı duyulmayan ülkelerden futbolcuların şikeyi kolaylaştırmak için Avrupa ve Latin Amerika liglerine transferlerinin sağlandığından endişeli FIFA.

Gazete, salı günü sona eren bir yargılamada Finlandiya liginde yedi Zambiyalı ile iki Gürcistan vatandaşının maçların sonuçlarını etkilemek üzere rüşvet almaktan suçlu bulunduklarını, Singapur vatandaşı Wilson Raj Perumal'ın da dokuz futbolcuya rüşvet verdiği gerekçesiyle iki yıl hapis cezasına çarptırıldığını kaydediyor.

Yargılamanın ortaya koyduğu gerçeklerden biri de, Finlandiya gibi pek de ilgi görmeyen bir ligde bile bahis şikesi yapılan bir maçta şikecilerin 1 milyon 500 bin euro civarında gelir elde edebildikleri.

24 maçta şike yapıldığından kuşkulanıldığı da haberdeki ayrıntılardan.