BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

21 Mayıs 2012 Basın Özeti

İngiltere gazetelerinde bu sabah: 'Lockerbie bombacısı' Megrahi'nin ölümü ardından yanıtı aranan sorular, Euro krizi yorumları ve Yahudi yerleşimlerinde üretilen malların yarattığı tartışma...

Abone ol

İngiltere gazeteleri, Lockerbie bombacısı olarak bilinen Abdülbasit Ali el Megrahi'nin sağlık sorunları nedeniyle cezaevinden salıverilmesinden yaklaşık üç yıl sonra gelen ölümünü manşetlerine taşıyor.

Megrahi, üç ay ömrü kaldığı söylenerek serbest bırakıldıktan sonra ülkesi Libya'ya dönmüştü. O dönemde Megrahi'nin Libya ile kimi ticaret anlaşmalarını garantiye almak için serbest bırakıldığı yolundaki haberler uzun süre dünya gündemini meşgul etmişti.

Guardian gazetesinin aktardığına göre İngiltere Başbakanı David Cameron, o dönemde davanın gerektiği şekilde yürütülmüş olduğunu savundu.

Megrahi'nin 2009'daki serbest kalmasında rol oynayan İskoçya bölgesel hükümetinin başbakanı Alex Salmond ise başından beri masum olduğunu savunan Megrahi'nin tek başına hareket etmediği yolunda kanaat bulunduğuna dikkat çekti ve ailesinin, 11 yıl önceki hükme ilişkin yeni bir temyiz davası açabileceği yolunda görüş belirtti.

Megrahi, 1988'de İskoçya'nın Lockerbie kasabası üzerinde infilak eden Boeing 747 tipi Pan-Am yolcu uçağına bomba yerleştirmekten hüküm giymişti. Saldırıda 270 kişi hayatını kaybetmişti.

Yanıtı aranan sorular

Times gazetesi saldırıya ilişkin hala yanıtsız kalan pek soru olduğunu yazıyor.

Gazete, İskoç polisinin saldırıyı soruşturmaya devam etmek üzere Libya'ya girişlerine izin verilmesinin yollarının arandığını belirtiyor.

Independent gazetesinin deneyimli yazarlarından Robert Fisk ise "Megrahi öldü ve biz Lockerbie'ye ilişkin gerçeği asla öğrenemeyeceğiz" yorumunu yapıyor.

Fisk, belki Megrahi'nin Lockerbie konusunda suçsuz olabileceğini, ancak kendi ifadesiyle Megrahi'nin alçaklığının, Lockerbie saldırısını örgütlenmesinden çok Kaddafi altında görev yapmış bir istihbarat ajanı olmasından kaynaklandığını savunuyor. Fisk'e göre Kaddafi'ye hizmet ederken temiz kalmış tek bir kişi bile yok.

İngiltere liderinden sert çıkış

"Ya tasarruf önlemlerini kabul edin ya da Euro Bölgesi'nden çıkın."

Independent gazetesi, İngiltere Başbakanı Cameron'ın Yunanistan'a bugüne kadarki en keskin uyarıyı yaptığını yazıyor.

Gazetenin aktardığına göre Cameron, Yunan seçmenlerin gelecek ayki seçimlerde Euro Bölgesi'nin birer üyesi olarak taahhütlerini yerine getirmeleri aksi halde ortak para birimini terketmeleri gerektiğini söyledi.

Öte yandan Financial Times, Çarşamba günü Avrupalı liderlerin Brüksel'de yapılacak gayrıresmi Avrupa Birliği zirvesinde gündeme getirmek üzere krizle mücadeleye yönelik bir dizi öneri üzerinde çalıştıklarını yazıyor.

Gazete geçmişte Almanya'nın bu tür önerileri reddettiğini, ancak şimdi Başbakan Angela Merkel üzerinde bu yönde bir baskı oluşabileceğini vurguluyor.

Financial Times'a göre Euro Bölgesi'nin 500 milyar euroluk kurtarma fonunun, doğrudan doğruya bocalayan Avrupa bankalarının sermaye yapısını yenilemeye yönelik kullanılması da öneriler arasında.

Yine Financial Times'da yer alan bir diğer haberde de İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'nde merkez bankası uzmanları ve mali düzenlemecilerin, sınır ötesi hizmet veren önde gelen yedi bankanın çökmeye yüz tutması halinde küresel mali sistemi korumak için elle tutulur ilk planlar üzerinde çalıştıklarını aktarıyor.

İngiltere Merkez Bankası, İngiltere Mali Hizmetler Kurumu ile ABD'deki Federal Mevduat Sigorta Kurumu'nun ortak çabaları, borç krizine kurtarma paketi dışında önlemler üzerinde yoğunlaşıyor.

Üzerinde tartışılan yöntem, yetkililere bankaları sermaye yapısını kendi içinde, kamu fonları değil özel sermaye kullanarak yenilemeye mecbur bırakmak için hak tanıyor. Bu sayede hisse sahipleri aksayan banka ya da şirketlerin sorumluluğunu üstlenmek durumunda kalabilecek.

Uzmanlar, bu sayede 2008'de Lehman Brothers'ın bir gecede çökmesiyle şirketin İngiltere ayağının da hizmet veremez hale gelmesiyle sonuçlanan durumun bir benzerinin yaşanmasını önlemeyi amaçlıyor.

Yerleşim malları gerginlik yarattı

"Güney Afrika İsrail'de Benyamin Netanyahu hükümetini öfkelendirdi."

Independent gazetesinin aktardığına göre Güney Afrika'nın Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimlerinde üretildikleri halde, "İsrail malı" diye satılan ürünlerin ithalatına yasak getirmeyi planlaması İsrail'in tepkisini çekti. İsrail Dışişleri Bakanı planlanan adımın "ırkçı izler taşıdığını" savundu.

İngiltere dahil bir çok ülke gibi Güney Afrika da Yahudi yerleşimlerini uluslararası hukuka göre yasadışı olarak değerlendiriyor. Habere göre Güney Afrika'nın Yahudi kökenli Ticaret Bakanı Rob Davies, İsrail'in sadece 1948 sonrası sınırlarını tanıdıklarını ilan etti. Yerleşimlerin tamamı ise 1967'deki Altı Gün Savaşları'ndan sonra işgal edilen topraklarda bulunuyor.

Independent, Güney Afrika'nın İsrail'in en büyük ticari ortağı olmadığını, ama kararın bu ülkedeki Filistin yanlısı grupların bir yılı aşkın süredir yürüttükleri kampanyanın zaferi anlamına geldiğini yazıyor.

Haberde Netanyahu'nun daha dün İsrail'in Afrikalılarla dolduğu ve bunun İsrail toplumunun dokusunu, ulusal güvenlik ve kimliğini tehlikeye soktuğu yolundaki açıklamalarda bulunduğu hatırlatılıyor.

Netanyahu Tel Aviv'de İsraillilerle Afrikalı mülteciler arasındaki gerginliklerin ardından böyle bir açıklama yapmıştı. 2005'ten bu yana savaş, yoksulluk ve şiddetten kaçarak İsrail'e giren Afrikalı sayısının 50 bini bulduğu belirtiliyor.

Horlama kanser habercisi mi?

Horlama ve uykuda nefes alma güçlüğü, vücudun ihtiyacı olan oksijenden yoksun kalmasına neden olabiliyor.

Daily Telegraph'ta yer alan bir habere göre kimi bilim çevreleri, kandaki oksijen seviyesinin düşük olmasının habis tümör ve bu tümörleri besleyen damarların gelişimini tetikleyebileceğini söylüyor.

Bu çevrelere göre gelecekte doktorlar, horlama sorununu çözerek kanserli hücre gelişimini de önleyebilir.

Veriler, ABD'de 1500'ü aşkın deneğin katılımıyla 22 yılı kapsayan bir araştırmaya dayanıyor.

Bu kişilerde söz konusu dönemde kanser oranlarını inceleyen bilim adamlarına göre, uykuda ağır ağır nefes güçlüğü yaşayan kişiler, hiçbir sorun yaşamayanların yaklaşık beş katı oranda kanser riski taşıyor.

Bu tür nefes alma güçlükleri arasında en yaygın olanı, uyku apnesi.

Uzmanlar, yine de bu alanda daha fazla araştırma yapılmasının gerekli olduğunun altını çiziyor.