BIST 9.673
DOLAR 35,16
EURO 36,57
ALTIN 2.959,13
HABER /  SEÇİM

2015 seçimleri sonrası Kemal Derviş ne yapacak?

2015 genel seçimleri öncesinde CHP'ye destek vereceğini açıklayan eski bakan Kemal Derviş, tam olarak ne görev yapacak?

Abone ol

7 Haziran seçimleri öncesi, Ekonomiden Sorumlu eski Devlet Bakanı ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Başkanı Kemal Derviş, CHP'ye bir taahhüt vermiş; dışarıdan da olsa bir destek-danışman görev alacağını söylemişti. Peki Derviş'in görev tanımı tam olarak nasıl olacak? Derviş aktif siyasete katılacak mı? İşte Derviş'in ağzından o sorunun cevabı...

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'a konuşan Ekonomiden Sorumlu eski Devlet Bakanı ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Başkanı Kemal Derviş, 7 Haziran seçimleri öncesinde CHP'ye verdiği taahhüdü tekrarlayarak "Eğer sosyal demokrat bir programı oluşturacak hükümet kurulabilirse görev alırım." dedi.

"BU ÜLKEYE BİR KATKIDA BULUNABİLİRSEM..."

Derviş, “Siyasetin sert üslubunu, kırıcılığını sevmiyorum. Hatta çok üzülüyorum. Ben siyasete dönmedim. Aday değilim. Ama Türkiye'nin müthiş bir potansiyeli, dinamiği, insan enerjisi var. Geleceği çok iyi olabilir. Yaşım ilerlemesine rağmen, bu ülkeye bir katkıda bulunabilirsem bunu yapmak istiyorum. Dünyada 60 ülkede çalıştım. Uluslararası ilişkilerde tecrübem var. Ailemin çoğu burada… Partide de güçlü bir kadro var. Eğer hakikaten sosyal demokrat programı oluşturabilecek bir hükümet kurulursa sözüm tam: Ekonomiye yön verecek bir görevi kabul ederim” dedi.

kemal-dervis.jpeg

İşte Derviş'in o açıklamalarından çarpıcı satırlar:

CHP'nin de herkesten daha fazla özgürlükçü olması gerekir. Ben daha 2003’te türbanlı kızların üniversiteye gidebilmesini savundum. O zaman CHP’de azınlıktaydım. CHP 20 yıl sonra bu noktaya geldi.

Bence CHP anadil serbestisinde olsun, Kürt kimliği konusunda olsun, şiddet içermeyen her türlü görüşe saygı göstermeli ve farklı görüşlerin de özgürlüğünü savunan gerçek bir ilerici sosyal demokrat parti olmalıdır. Türkiye'de bunu umut eden geniş bir kitle var. Ve Kılıçdaroğlu başkanlığında çok ciddi adımlar atılıyor.

Toplumun güvenmesi biraz zaman alıyor tabii... Şunu görmeliyiz: Aidiyet siyaseti CHP’nin lehine değil; ister din aidiyeti, ister etnik aidiyet olsun… Ama uzlaşma, sosyal demokrasinin lehine olur. CHP'nin herkesi kucaklaması lazım. Biz, sosyal demokrasiyi, barışı ve eşitlikçi bir devleti savunuyoruz. Piyasaya da yakınız. Ancak piyasanın herkesin lehine işlemesi için denetlenip düzenlenmesi lazım. Bunu yapacak olan kurumlar da siyasal değil, teknik ve özerk olmalı. Özel girişimciler birbiriyle yarışacak, bu yarışın enerjisi ve girişimcilikle toplum ilerleyecek ve bu herkese yararlı olacak.

"CHP EKONOMİK ALANDA BAZEN ÇOK MUHAFAZAKAR KALDI"

Geçmişte CHP ekonomik alanda bazen çok muhafazakar kaldı.. Atatürk döneminde özel sektöre dayanmak mümkün değildi; ister istemez kalkınma, devlet sektörü ile ilerledi. Sonra savaş oldu. Savaşta büyümek zordu. Dünya harabe haline gelmişti. Türkiye bunlardan korunuyordu. Ondan sonra CHP kimse zorlamadan demokrasiye geçti. İşçilere haklar verildi. İsmet Paşa da hiçbir zaman özel sektör düşmanı değildi, devlet tarafından zengin yaratma politikası gütmedi.
Ama sonraları CHP, Boğaz köprüsü, renkli televizyon gibi bazı büyük projelere karşı çıktı ki, ben bunu yanlış bulmuştum.

Bugün de büyük havalimanları önemli, demir yolları çok önemli... 3. havaalanı gerekli Türkiye'ye... Ama bunu doğayı tahrip etmeden, en doğru yere, özel çıkarların karışmadığı şekilde, bölgede yaşayan halkın çıkarlarına uygun olarak, ihtiyaçları doğrultusunda kurmak lazım. 'Yok olmaz' demek yetmiyor.

DERVİŞ CHP'NİN "YÜZYILIN PROJESİ"NE KATKIDA BULUNDU MU?

Projenin ayrıntısında katkım olmadı, ama genel strateji olarak kendine duvar koyup ardına saklanan, küreselleşmeden çekinen, bir Türkiye yerine, küreselleşmeden payını alan bir Türkiye olmayı savundum hep...

CHP bir ara kimlik, aidiyet siyaseti yaptı. Hiç yapmaması gerekirdi. Aslında CHP'nin ekonomi alanında siyaset yapması, çoğu dar gelirli, orta gelirli milletin temsilcisi olması, onların ihtiyaçlarını gözetmesi lazımdı. Ben hep bunu önerdim. Ama CHP, yıllarca Cumhuriyet, laiklik söylemini gerçek sosyal demokrat bir toplum anlayışıyla birleştiremedi.

Şimdi bence bu kampanyayla aşıyor. Ve bence yanıtını da almaya başlıyor. Tabii dar bir zaman… İnsanlar fikirlerini 5-6 haftada değiştirmiyor. Ama olumlu tepki olduğu da belli bence... Türk insanının işe, istihdama, eğitime, sağlığa ihtiyacı var. Bir de bu küresel dünyada yer edinmeye... Bu proje o bakımdan önemli.

Bizim Rusya gibi, İran gibi doğal kaynaklara dayalı bir ekonomimiz yok. Eğer yönetilebilirse uygun bir coğrafyamız var. Köprü vaziyetindeyiz. Türkiye bunu kullanabilirse, enerjide, suda, doğalgazda, turizmde Afrika'dan Almanya'ya, Rusya ve Çin'den Fas’a İspanya'ya kadar giden bölgeyi birbirine bağlayan bir alt yapı kurulup Avrasya ve Afrika bölgesinin önemli bir bölgesi olabilirse, uçar.

DERVİŞ'İN SİYASİ TAAHHÜTÜ

Siyasetin sert üslubunu, kırıcılığını sevmiyorum. Hatta çok üzülüyorum. Ben siyasete dönmedim. Aday değilim. Ama Türkiye'nin müthiş bir potansiyeli, dinamiği, insan enerjisi var. Geleceği çok iyi olabilir. Yaşım ilerlemesine rağmen, bu ülkeye bir katkıda bulunabilirsem bunu yapmak istiyorum. Dünyada 60 ülkede çalıştım. Uluslararası ilişkilerde tecrübem var. Ailemin çoğu burada… Partide de güçlü bir kadro var. Eğer hakikaten sosyal demokrat programı oluşturabilecek bir hükümet kurulursa sözüm tam: Ekonomiye yön verecek bir görevi kabul ederim.

EKONOMİYİ DÜZENLEYECEK BİR PLANI VAR MI?

Ekonomist olarak bunu söylerken üzülüyorum ama işin asıl çözümü siyasette... Siyaset yumuşasa, ulusal bir dayanışma, güven ortamı yaratılabilse Türkiye uçar. Vatandaş seçimde bu “Biz uzlaşma isteyenleri destekliyoruz” mesajı göndermeli...

Üniversitedeki görevim nedeniyle partizan gibi konuşamam. CHP'de de bir yetkim yok. Her parti tek başına kazanmak ister elbette... CHP kendine yüzde 35 hedefi koydu. Bence yüzde 30’a yakın bir sonuç başarıdır. Ama şu anda Türkiye'de eksik olan şey, uzlaşma kültürü... Bu seçimde iki şey çok önemli:

1) Bundan sonraki hükümetin koalisyon olması. Almanya'ya bakın Hristiyan demokratlarla sosyal demokratlar anlaşma imzaladılar. Birbirlerine girmeden idare ediyorlar. Örnek almamız lazım. Uzlaşma, koalisyonla çok daha rahat olur.

2) HDP'nin Kürt kimliğini, şiddete başvurmadan, demokratik yoldan savunan yaklaşımının Meclis’e taşınması... Eğer taşınmazsa, Türkiye demokrasisi için ciddi sıkıntılar çıkar. Ben CHP'liyim ama HDP'nin Meclis’te olması hepimiz için, barış için son derece önemli.